Real hard translate Turkish
1,041 parallel translation
Now, you think real hard before you answer this.
Şimdi, bunu cevaplamadan önce gerçekten iyi düşün.
You ought to think real hard about taking my offer.
siz benim teklifimi düşünmelisiniz.
Well, it don't take any real hard thinking on my part, Mr. Brennan.
evet, onun bana zor geleceğini sanmam, Mr. Brennan.
3 times real hard.
Üç kez çok sert.
You've been thrown down the stairs real hard.
Trendeyken gerçekten fena düşmüşsün.
That'll scare them real hard!
Bu gerçekten sert, onları korkutacak.
I was real hard on you. No, LaVelle has it!
Kaba davranmak istemedim.
I work real hard.
Gerçekten çok çalışırım.
Old guy, very poor, and worked real hard.
Yaşlı, çok fakir bir adamdı, gerçekten çok çalışırdı.
The life in prison is real hard.
Hapisane hayatı zordur.
Think real hard.
İyi düşün.
Do you think if I study real hard, I might pass?
Gerçekten çok çalışırsam, geçebilir miyim?
I want you to study real hard, because remember, any one of you can grow up to be the president.
Çok çalışmanızı istiyorum çünkü unutmayın, hepiniz büyüyünce Başkan olabilirsiniz.
If I look around real hard, maybe I can find something for you to do. Hey, hey, Captain Collins.
İyice ararsam belki senin yapabileceğin bir iş bulabilirim.
- You work real hard now.
- Çok çalış.
That's an ol'horse that's had his bit jerked on real hard whenever he'd slow up or look down at the ground.
Bunu yıldızlara bakan yaşlı atlar için kullanırlar. Zorlanır, sürekli yavaşlar ve yere bakmaya başlar.
Well, it's not real hard to figure out why.
Sebebini anlamak o kadar zor değil. Bir sezonluk.
I think people have a real hard time seeing who other people really are.
Sanırım insanlara karşılarındaki gerçekten görmek oldukça zor geliyor.
We took it real hard in the stern.
Kıç kısım oldukça zordu..
I'm going to love you up real hard and long.
Seninle gerçekten sert ve uzun uzun sevişeceğim.
Well, you try real hard.
Gerçekten denemelisin.
I know a Police cop, a West Pointer a couple of fighter pilots, uh, they all... you know, most of them tried real hard.
Tanıdığım bir polis memuru bir Harp Akademisi mezunu, birkaç savaş pilotu var. Hepsi de epeyce çabaladı.
I heard the bitch came down on her real hard.
Cadaloz ona çok acımasız davranmış.
Or he'd rock me in my cradle real, real, real hard and I'd lose me formula.
Ya da benim beşiğimi o kadar... hızlı sallardı ki dengemi kaybederdim.
Now think real hard, Doc.
İyi düşün, Doktor.
Real hard.
Gerçekten zor.
I don't know. I figure another five years of real hard work... and maybe I'll be a human being.
Sanırım bir beş yıl daha, çok sıkı çalışmanın ardından kamil bir insan olacağım.
Try real hard.
Denemek gerçekten zor.
And I want you to think real hard about it.
Ama bu konuyu çok iyi düşünmeni istiyorum.
Just hit it real hard.
Sıkı vur.
Real hard, holdin'back the laughs. Real hard.
Kahkahaları tutmak gerçekten zordu.
Those Green Berets are real hard guys!
Şu Yeşil Bere'ler gerçekten zor adamlardır.
I try real hard not to fool anybody about who I am, what I want.
Kimliğim ve ne istediğim hakkında kimseyi aldatmak istemiyorum.
Was it real hard on the kibbutz?
Kibuts çok zor muydu?
I said, "What are you talking about?" He said, "Well, grab hold of her nose and blow real hard in her mouth."
Neden bahsediyorsun sen bana? "Burnunu sıkıca tut ve ağzından İçeri sertçe üfle."
My balls was hanging down there in the toilet. And that water was pullin'them too, real hard.
Hayalarım tuvaletin içindeydi ve su onları şiddetle çekiyordu.
It's real hard to keep calling you... from a pay phone if you're never there... so that's why I'm calling you from here.
Seni, hiç bulamayıp devamlı ankesörlü telefondan arayıp durmak artık zor gelmeye başladı, o yüzden seni buradan aradıım.
Jackie, you worked real hard.
Jackie, gerçekten çok uğraştın.
I'm sorry, but I just took a sauna, and it's real hard not to yell when you hit that cold water.
Özür dilerim, sauna'dan yeni çıktım. O soğuk suya atlayınca bağırmamak çok zor.
- You'll listen real hard?
- Çok iyi dinleyeyim mi?
I worked real hard for this, Louis. Hope you know what you're doing.
Bunun için çok çalıştım, Louis, umarım ne yaptığını biliyorsundur.
And a real thin stiletto in his left. First he takes the stiletto and jabs it as a hard as he can into the nape of the guy's neck.
İlk önce hançeri alarak olanca kuvvetiyle adamın boğazına sapladı.
You call it fashionable, but it's hard to argue that in the face of death, life loses real meaning.
Moda olduğunu söyledin ama ölümün karşısında hayat..... gerçek anlamını yitirmiyor mu?
It's hard to make out the difference between... what's real and what is not real.
Gerçek olanla olmayanı... ayırt etmek gerçekten zordur.
Seeing as we flushed $ 2,800 of his hard-earned bucks it's Death Valley, son, believe me. - Some real tough guys.
2,800 doları çöpe attığımızı gördükten sonra sonumuz Ölüm Vadisi olacak, evlat, inan bana.
A couple of real fucking hard-ons.
Gerçekten çok zorlayan bir ikili.
You know, people see movies about prison life but until you've actually spent time here it's hard to get the real flavour of what it's like.
İnsanlar hapis hayatı hakkında filmler izliyor ama burada vakit geçirene kadar gerçek niteliğini kavramak çok zor.
You'd better find the real spy or I'll make it very hard for you.
Evet! - Oku bakalım.
It's hard for you to tell who's real
Gerçeği sahtesinden ayırmak zordur!
I'll tell them we had a fight. Won't be hard to make that sound real.
İnandırmak o kadar zor olmaz.
It's very hard, with real pros.
Her haliyle zordur.
hardware 22
hard 725
hardy 174
hardly 502
harder 533
hardman 24
hardcore 24
harding 62
hard pass 21
hardison 43
hard 725
hardy 174
hardly 502
harder 533
hardman 24
hardcore 24
harding 62
hard pass 21
hardison 43
hard kill 18
hard day 29
hard times 35
hardly ever 25
hard work 70
hard to tell 74
hard worker 16
hardworking 26
hard to starboard 26
hard to explain 19
hard day 29
hard times 35
hardly ever 25
hard work 70
hard to tell 74
hard worker 16
hardworking 26
hard to starboard 26
hard to explain 19