English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ R ] / Relaxes me

Relaxes me translate Turkish

117 parallel translation
I said, "Driving relaxes me."
"Araba kullanmak beni rahatlatır." dedim.
- Oh yes, it relaxes me.
Evet, beni rahatlatıyor.
Walking relaxes me.
Yürümek beni rahatlatıyor.
Just relaxes me. There's one more thing.
Bir şey daha var...
It relaxes me.
Beni rahatlatır.
It just sort of relaxes me.
Ama bazen rahatlatıyor.
It relaxes me.
Beni rahatlatıyor.
well, I'm nervous because of this audition and everything, so I've got to chew. relaxes me.
Bu sınav ve diğer şeyler yüzünden çok gerildim bu yüzden sakız çiğniyorum.
Asking questions always relaxes me.
Soru sormak beni daima rahatlatır.
It relaxes me.
Rahatlatıyor.
It's okay, it relaxes me.
Sorun değil. Rahatlatıyor.
I find painting relaxes me.
Resim yaparken sakinleştiğimi düşünüyorum.
Usually singing relaxes me.
Genelde şarkı söylemek rahatlatır.
- This relaxes me.
- Bu beni rahatlatıyor.
Itjust relaxes me to work with them.
Bunlarla uğraşmak beni rahatlatıyor.
It relaxes me.
Rahatladım.
I do coke on occasion, relaxes me.
Kokain çekeceğim.
Calms me down, relaxes me, I feel secure.
Beni sakinleştirip rahatlatıyor. Güvende hissediyorum.
It relaxes me.
- Beni rahatlatıyor.
Now it's painting... that relaxes me.
Resim yapmak... beni rahatlatıyor.
So I played the only thing that relaxes me, that stops me from thinking.
Bu nedenle beni rahatlatan, beni düşünmekten uzak tutan tek şarkıyı dinlemeye başladım.
Since coming back, I find it's the only thing that relaxes me.
Geri geldiğimden beri, beni rahatlatan tek şeyin o olduğunu keşfettim.
It relaxes me.
Bu beni rahatlatıyor.
Telling me to plan ahead is like telling me to sprout wings, and it's things like being told to plan ahead that make me so crazy that yoga is the only thing that relaxes me, except I show up here, and I can't get in, and you tell me to plan ahead.
Bana planlarımı erkene almamı söylemek, kanatlarımı çırpmamı söylemek gibi bir şey, ve bana başkasının böyle akıl vermesi daha da çılgına çeviriyor ki yoga beni rahatlatan tek şey, buraya vaktinde gelmem yetmiyor, ama içeri giremiyorum ve sen bana daha erken gelmemi söylüyorsun.
Can I smoke? That relaxes me.
Sigara içmemin sakıncası var mı?
- Cleaning it relaxes me.
- Beni rahatlatıyor.
A joint makes me feel a bit hungry, and it relaxes me.
Esrar iştahımı açıyor, üstelik beni sakinleştiriyor.
you know what relaxes me?
Nasıl rahatlarım biliyor musun?
It relaxes me in social situations.
Sosyal durumlarda rahatlatıyor beni.
It just relaxes me... clears my mind.
Sakinleşıyorum, kafamı dağıtmış oluyorum.
You know what really relaxes me?
Beni neyin rahatlattığını bilmek ister misin?
- It relaxes me.
- Beni rahatlatıyor.
I like it. It relaxes me.
Hoşuma gidiyor.
Uh, the noise relaxes me, you know.
Gürültü beni dinlendiriyor.
Sketching relaxes me.
Resim çizmek beni rahatlatıyor.
That always relaxes me.
Bu beni her zaman sakinleştirir.
The truth is my mother taught me and knitting relaxes me especially after a long hard day.
Ama dinle, işin aslı bunu bana annem öğretti ve örgü beni rahatlatıyor. Özellikle uzun ve zor bir günün ardından.
It's a revolting affectation, but it relaxes me.
Yapmacık bir eda ama beni rahatlatıyor.
I find it relaxes me.
Beni rahatlattığını fark ettim.
Relaxes me.
Beni rahatlatıyor.
Sam, he really relaxes me.
Sam beni çok rahatlatıyor.
Drinking relaxes me and helps me focus.
İçmek beni yatıştırıyor, ve yoğunlaşabilmemi sağlıyor.
I like working in fuschia, it relaxes me.
Fuşya rengine bayılırım da, beni rahatlatıyor.
This idiocy relaxes me.
Bu salaklık beni rahatlatyor.
Caring for my bonsai relaxes me.
Bonzayımla ilgilenmek, beni rahatlatıyor.
I find that relaxes me.
Bu beni rahatlatıyor.
Music relaxes me.
Müzik beni rahatlatıyor.
Me and music always relaxes everyone.
Ben ve müzik her zaman, herkesi sakinleştiririz.
Colonel Skimmel appreciates an artistic type like myself. Relaxes with me.
Albay Skimmel benim gibi sanatçı birini sever, bana güvenir.
As it watches me going away, it relaxes and returns to its doze.
Benim uzaklaştığımı gördükten sonra rahatlar ve şekerlemesine devam eder.
That relaxes me immediately.
Şimdi içim rahatladı işte.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]