Release him translate Turkish
1,056 parallel translation
Release him.
Bırakın onu.
All right, I'll release him.
Tamam, onu tahliye ederim.
Would you release him now?
Onu hemen serbest bırakır mısınız?
At 8 : 00, if you'll release him now.
Sekizde, tabi onu hemen serbest bırakırsanız.
I will not release him.
Onu serbest bırakmayacağım.
They have to release him by 10 : 00 a.m. Tomorrow morning... if he doesn't confess.
Yarın sabah 10 gibi onu serbest bırakacaklar... tabi itirafta bulunmazsa.
Release him.
Onu serbest bırak.
Release him or my army will attack.
Mahkumu bırak yoksa ordumu saldırtacağım!
In my opinion, Terzi's husband is innocent, and we have to release him.
Bence, Terzi'nin kocası masum ve onu salıvermeliyiz.
He has not done nothing, release him.
Hiç birşey yapmamış, salıverin.
The U.S. Has to release him soon to a void an international scandal.
Xantos çok zeki ve ünlü. O bir haydut değil.
Release him from his suffering.
Adamı acılarından kurtar.
Please release him.
Lütfen onu bırakın.
Release him!
Hepiniz çekilin!
Release him!
Serbest bırakın onu!
Release him.
serbet bırak onu.
Release him
Çöz onu!
Vader, release him.
Bırak onu Vader!
If he disobeys a husband's request then he'll have to face a king's move. Release him.
Ben ondn şunu istiyorum... Onunla yüzleşmeliyiz söyle ona.
Release him!
Bırak onu!
Take him away and release him!
Onu götürüp salın!
But I knew eventually I would have to find the courage to release him from the living dead.
Ama sonunda babanın yaşayan bir ölü olacağını biliyordum.
Release him.
Bırakın gitsin.
- Release him. - Release him?
- Serbest bırakın.
- Release him. - Release him?
- Serbest mi bırakalım?
- When they release him.
- Onu serbest bıraktıklarında.
They'll release him someday.
- Onu bir gün serbest bırakırlar.
Please release him.
Lütfen onu serbest bırakın.
Release him.
Serbest bırakın.
The board had to release him to me.
Kurul onu bana bıraktı.
He answers only to you, unless, of course, you're incapacitated and release him.
Ayrıca radyo dalgaları o kadar güçlü değil. O...
I beg you to consider some way to release him.
Serbest bırakılması için bir yol bulmanızı yalvarıyorum sizden.
I don't know if I should release him.
Onu göndermeli miyim emin değilim.
I can't just release him to someone from the pound.
Onu hayvan barınağından biriyle beraber gönderemem.
- But you can't release him now. Think what he'd be like after all this time!
Ama şimdi onu serbest bırakabilirsiniz.
If we don't keep our word and release him, then we are no better than him.
Biz sözümüzü tutmalıyız ve serbest bırakmalıyız, yoksa ondan daha iyi olamayız.
Arrest him and release him from his uncertainty?
Belirsizlikten dolayı yakala ve geri sal?
I was going to release him in the imposter's custody- -
Bu sahtekarın talimatıyla onu serbet bırakmak üzerey- -
Release him.
Salın onu.
Release him!
Bırakın onu!
- You can release him.
- Serbest bırakabilirsiniz.
Would you release him?
Onu serbest bırakır mıydın?
If you don't release Tigrero his friends will get to him, and than...
Loco'yu eğer siz serbest bırakmazsanız, arkadaşları serbest bırakacaklar.
They say they'll release Okada Izo, if it's really him.
Eğer gerçekten o ise, Okada Izo'yu salıvereceklerini söylüyorlar.
We could have used him again after our release.
Salıverildiğimizde gene kullanabilirdik onu.
I demand you release him at once.
Burası benim kentim.
And so I release you with a full heart and for the love of him you once were.
Bu yüzden seni, bir zamanlar olduğun adama duyduğum aşkla azat ediyorum.
Release him our friend.
Arkadaşımızı serbest bırak.
Toranaga had arranged Blackthorne's release from prison for the same reason he had sent him there :
Toranaga, Blackthorne`un serbest bırakılmasını ayarlamıştı, onu oraya yollamasıyla aynı nedenden ötürü :
I wanted to ask him, to request, if it would be possible to release Friar Domingo.
Bir sorum olacaktı, bir rica, Peder Domingo serbest bırakılabilir mi diye soracaktım.
Dear God... let your powerful strength... force the serpent to release your servant... so it no longer possesses him... whom you deign to make in your own image.
Yüce Tanrım... Senin gücüne inanıyor sana güveniyorum bana dayanma gücü ver inanan kulunu koru onun eski haline dönmesini sağla.
himself 154
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
release 156
released 42
release me 103
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
release 156
released 42
release me 103