English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ R ] / Ride' em

Ride' em translate Turkish

133 parallel translation
Ride'em, cowboy!
Göster ona kovboy!
Ride'em, cowboy!
Sür onu kovboy!
- Ride'em, cowboy!
- Sür onu kovboy!
Don't let'em ride you too much.
Üstüne gelmelerine izin verme.
Why didn't you ride down and help'em?
Aşağı inip niye onlara yardım etmedin?
Come on, ride'em, cowboy!
Haydi, sür atını kovboy!
Come on, boy, ride'em.
Hadi oğlum koş.
Ride'em!
Koş.
Let's ride'em.
Atlara binin.
You gonna let'em ride into town and take it over like they owned it? !
Kasabaya girip kendilerine aitmiş gibi alıp götürmelerine izin mi vereceksiniz?
If those big lumps Cash and Andy want fresh bread, let'em ride home for it.
Canı taze ekmek isteyen eve gelir. Cash de Andy de bunu iyi bilir.
I can't ride out every day and prowl amongst'em like I can my cattle.
Sığırlarıma yaptığım gibi, onlara çobanlık edemem, aralarında gezemem.
Yardmaster up at Junction told me to let'em ride, so I locked'em in here.
Manevra müdürü onları da almamı istedi ben de onları buraya kilitledim.
You ride over there, Nathan. Take Henry with you, tell'em to come get'em.
Nathan sen Henry ile birlikte oraya git ve söyle gelip onları alsınlar.
There are a few legitimate guys, and most of'em are phonies. And the people are all suckers. They're taken for a ride.
Ve saf insanları kandırıyorlar.
That's it, preacher, ride'em.
İşte bu, vaiz, devam et.
We can travel right on with'em up to the big pine country where the Sioux never ride.
Onlarla birlikte hareket edersek, Sioux'ların asla gitmek istemeyecekleri... büyük çam ağaçlarının olduğu bölgeye kadar gidebiliriz.
We'll ride ahead and take'em at the narrows. Breed.
Onları boğazda yakalayacağız, Breed,
Let'em ride.
- Hepsini koyuyorum.
Let'em ride again.
Yine hepsini koyuyorum.
Let'em ride.
Bırak binsinler.
Let'em ride again.
Bırak tekrar binsinler.
Ride'em in
Ride'em in
Ride'em in, rawhide
Ride'em in, rawhide
- Ride'em in
- Ride'em in
For some girls, if they're... if they're good looking, I give'em a ride.
Bazı kızlar için geçerli. Eğer... Eğer güzellerse onları gidecekleri yere götürüyorum.
Ride'em, cowboy.
Sür onları kovboy.
MURDOCK : Ride'em, cowboy!
Sür onları kovboy!
I'm gonna get them guys. I'm gonna make'em pay for messing up my ride.
O adamlara aracıma zarar vermenin bedelini ödeteceğim.
Ride'em, cowgirl.
Sür onu kızım.
Ride'em, cowboy!
İşte böyle kovboy!
Hey! Guy! Ride'em, cowboy!
İşte böyle kovboy!
Anybody else wanna go ride'em?
- Başka isteyen var mı?
Ride'em, cowboy!
Kovboy gibisin!
We ride'em when it suits us.
Canımız istediğinde bineriz.
Ride'em, cowboy!
Sür şunu, çoban!
- Come on, ride'em, cowboy.
Sür bakalım, kovboy!
Well, when they get chilly like that, it's best just let'em ride it out.
Eh, onlar gibi soğuk olsun, en iyisi sadece'em dışarı oluruna bırakmak.
Another "ride'em in," the forewoman of the Rubber Rose Ranch, a Delores del Ruby, is now free on bond after having been arrested in Sisters with more than 50 pounds of peyote buttons.
Diğer bir haber de, Rubber Rose Çiftliği'nin yöneticisi Delores Del Ruby, kefalet karşılığı serbest bırakıldı. Sisters Kasabası'nda yirmi kilo peyote tohumuyla yakalanmıştı.
Tell'em it's a beautiful ride.
Güzel bir yolculuk olacağını söyle.
- Ride'em, cowboy!
- Bastır, kovboy!
Ride'em, cowboy!
Yürü be kovboy!
Ride'em, cowboy!
Sür hadi kovboy!
[Margeen] Ride'em, cowboy!
[Margera] - it Ride, kovboy!
I'll ride'em over to Midway, OK?
Onları Midway'e gönderiyorum, tamam mı?
Yeeha! Ride'em, cowboy!
Yakala onları, kovboy.
Yo! Ride'em, cowboy! Whoo-hoo!
Bin ona kovboy.
Yee-hah! Ride'em, cowboy!
Topla sürüyü, kovboy!
Ride'em, cowboy!
Topla sürüyü, kovboy!
- The judge gave'em the long ride, boss.
- Yargıç onlara uzun bir zaman verdi, patron.
Ride'em, cowboy.
Sür, kovboy.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]