Run fast translate Turkish
877 parallel translation
Sure, chase your bit of luck But no need to run fast Though men always race after it
Tabii, kovalayın talihinizi çok hızlı koşmayın ama çünkü herkes kovalar talihi talih arkadan kovalar oysa.
- They couldn't run fast.
- Hızlı gidemiyorlardı.
I run fast.
Çok hızlı koşarım.
You'll run fast, but not very far, maybe.
Hızlı koşabilirsin ama fazla uzağa gidemezsin.
- Not run fast enough.
- Yeterli hızlı olmuyor.
Even when Clay was alive he couldn't run fast enough to catch me,... so when he does, you grab Mrs. Trent and run like lightning in the opposite direction.
Clay hayattayken bile hızlı koşamazdı, O benim peşime düşünce, Bayan Trent'i alıp hızla uzaklaşırsınız.
Run fast
Hızlı koş!
Didn't run fast enough.
Yeterince hızlı koşamadım.
Now, I say run. Run fast and far.
Şimdi kaç derim, hızla ve uzağa kaç.
You can't run fast enough for far enough.
Asla yeterince uzağa kaçamazsın.
They stumble that run fast.
Hızlı koşanın ayağı dolaşır.
You run so fast
Çok hızlı koşuyorsun.
Let's go and say a prayer for a boy who couldn't run as fast as I could.
Gidip benim kadar hızlı koşamayan çocuk için bir dua okuyalım.
- Give it time. Run, Mommy, fast.
- Biraz zaman tanı annecik.
I run down there as fast as I could, but time I got there...
Son sürat o yöne koştum ve vardığımda...
I run to death and death meets me as fast. And all my pleasures are like yesterday.
Ölüme koşuyorum, ve ölüm beni bulduğunda tüm zevklerim dünde kalacak.
He can't run very fast without his shoes.
Ayakkabıları olmadan hızlı koşamaz.
Run back to the hotel as fast as you can and put it in the lost and found.
Hemen otele dön ve bunu kayıp kutusuna koy.
I'll slow down, and you won't have to run so fast.
Ben yavaşlayacağım ki çok hızlı koşmak zorunda kalmayasın.
When you've counted 10, get out, walk in fast, but don't run.
10'a kadar sayınca çık, hemen içeri gir, ama koşma.
By the time the pile's grown to be really tempting... I won't be able to run half as fast as you.
Altın yığını akıl çeler hale geldiğinde... ben sizin kadar hızlı koşamayacağım.
He's bound to run through it pretty fast.
Haydan gelen huya gider.
We might not have run so fast!
Çok hızlı koşmayabilirdik.
I understand you can run out of money pretty fast in Paris.
Anladığım kadarıyla Paris'te insan hızla sıfırı tüketiyor.
Meanwhile, run away as fast as you can.
Bu arada sen kaçabildiğin kadar kaç.
I don't run so fast anymore.
Artık eskisi kadar hızlı koşamıyorum
- Never seen a man run so fast.
- Bu kadar hızlı koşan birini görmedim.
We run down hill fast as dickens to catch laundry, boss.
Biz yokuş aşağı tazı gibi koşarız çamaşırı yakalamak için.
Here, hold these balloons high in the air, and when I say "run", run as fast as you can and don't let the balloons go.
Bu balonları al ve "koş" dediğim zaman hızla koş ve balonları elinden bırakma.
Run as fast as I can and don't let the balloons go.
Hızla koşup balonları bırakmayacağım.
So, if you're accused of being fast, you might as well run.
Acelecilik suçsa, koşsan iyi olur.
A duke can run just as fast as the next man.
Ve bir dük de herkes kadar koşabilir.
- Not out for a fast run this trip, are you?
- Bu yolculukta sürat yapmayacağız, değil mi?
"No, Italians run away fast and leave behind nothing but empty bottles"
Hayır, bu İtalyanlar çabucak kaçıp, geride sadece boş şişe bırakıyorlar.
Better-looking than most, and can't run as fast.
Çoğundan daha iyi görünüyorsun, ve onlar kadar hızlı koşamazsın.
Can you run as fast?
Öyle koşabilir misiniz?
Hope you can run your feet as fast as you run your mouth.
Umarım ayağında çenen gibi işliyordur.
If I could run as fast as you, I'd be out of this place.
Senin kadar hızlı koşabilseydim, bu yerden kaçabilirdim.
I dropped my kindling', and I run as fast as I could, but I run into the fence.
Odunları atıp var gücümle koştum, fakat çite takıldım.
When I shout, you run just as fast as you can.
Bağırdığımda, koşabildiğin kadar hızlı koş.
No matter how fast you run... you can never run away from yourselves.
Ne kadar hızlı koşarsanız koşun asla kendinizden kaçamazsınız.
It's so damn fast and they run so close together it requires fantastic concentration and rather special skills.
Çok hızlı ve araçlar birbirine çok yakın mücadele ediyor inanılmaz bir konsantrasyon ve özel beceri gerektiriyor.
The rest is courage and how fast you can run.
Gerisi cesaret ve ne kadar hızlı koştuğuna bağlı.
We're gonna move in fast, hit hard and run.
Hızlı hareket edeceğiz, vurgunu vurup kaçacağız.
- He must have run very fast.
- Çok hızlı koşmuş olmalı.
No offence, but it seems to me you might have run some pretty fast tracks.
Kusura bakmayın ama çok hızlı yaşamış gibisiniz.
You can run as fast as you can, they'll catch you.
Ne kadar hızlı koşarsan koş, seni yakalarlar.
Don't run so fast!
Bu kadar hızlı koşma!
Run after me as fast as you can.
Koşabildiğin kadar hızlı, koş peşimden.
If you run real fast and climb over this wall, you can go free.
Gerçekten hızlı koşup o duvara tırmanırsanız, özgür olabilirsiniz.
Run a full check on the colony, I want this thing nailed down fast.
- Bunu tam halletmem lazım.