English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / San

San translate Turkish

367,483 parallel translation
- I think so.
- Sanırım.
Who do you think you are?
Sen kim olduğunu sanıyorsun?
And if you don't think that we're at a critical juncture in the road, you are pathetically mistaken.
Kritik bir yol ayrımında olmadığımızı sanıyorsan yanılıyorsun.
You know, you keep deciding who I am and you keep reading me wrong.
Sürekli beni tanıdığını sanıyorsun ama hep de yanılıyorsun.
We lost Ahmadi a short time ago and believe he is no longer in Damascus.
Ahmedi'yi kısa süre önce kaybettik ve artık Şam'da olmadığını sanıyoruz.
I understand Ahmed Al Ahmadi is still a threat?
Ahmed el Ahmedi hâlâ bir tehdit sanırım.
Well... I believe that the opportunity will present itself to the next president, whomever he may be.
Ne yapalım, bu şerefe bir sonraki başkanın nail olacağını sanıyorum, artık her kim olursa.
Did you think LeAnn Harvey wouldn't tell me?
LeAnn Harvey'nin bana söylemeyeceğini mi sanıyordun?
I thought we were working well together.
- Birlikte uyumlu çalıştığımızı sanıyordum.
Who the fuck do you think you are?
Sen kendini ne sanıyorsun be?
President Walker, it's been established in Heather Dunbar's special prosecutor's report that we have reason to...
Başkan Walker, Heather Dunbar'ın raporunda belirtildiğine göre, sanıyoruz ki...
I think there's a leak. In the Underwood Administration.
Sanırım Underwood hükûmetinde haber sızdıran biri var.
You know people. You know them for years.
Bir insanı yıllardır tanıdığını sanıyorsun.
You really think that I didn't know, Doug?
Cidden bilmediğimi mi sanıyordun?
I thought you were closer than that.
Sizi daha yakın sanıyordum.
You think it's some kind of insurance, but it's not.
Güvence sanıyorsun ama değil.
You know, you think you can erase something.
Bir şeyi silebileceğini sanıyorsun.
How cold do you think I am?
Ne kadar duygusuz sanıyorsun beni sen?
If you think your little over-the-top revenge monologue is gonna throw me off your scent, then you are sorely mistaken.
Bu bayağı ve abartılı intikam monoloğunun bana hedef şaşırtacağını sanıyorsan fena hâlde yanılıyorsun.
- Okay, well, I think that's it.
- Tamamdır, bitti sanırım.
She must think I'm denser than a Ponderosa maple.
Kafamın, Ponderosa akçaağacından daha kalın olduğunu sanıyor herhâlde.
I am soft, privileged lady, and I thought that bothered me.
Ben hassas ve ayrıcalıklı bir kadınım ve bunun beni rahatsız ettiğini sanırdım.
- Show me proof. I'm pathetic myself to be swayed by this, but I thought two grown-ups wouldn't team up just to tease me.
Böyle bir şeye aslında kanmamam gerekse de iki yetişkin adam bana eşek şakası yapmak için birlik olacak da değiller sanırım.
I didn't care much about previous lives.
Geçmiş yaşam denen şeyi fasa fiso sanıyordum.
Good things must come late. Like you.
Hoş şeyler daha geç geliyor sanırım, senin gibi aynı.
You must be here to celebrate her graduation.
Mezuniyetini tebrik etmeye gelmişsiniz sanırım. Bu bahaneydi sadece.
You, people, must have the tendency to say unbelievable stories... and must be unreliable people.
O çatının altındakilerin hepsi inanılmaz laflar eden güvenilmez kişiler sanırım.
Judging by the look on your face, I guess it didn't go well.
Yüzünün hâline bakılırsa netice iyi olmamış sanırım. Sizi baş başa da bırakmıştık.
He'll be at home, I think.
- Evdedir sanırım.
How do you know where I will go?
Nereye gittiğimi sanıyorsun?
You kept looking behind... and now you will die by my hands.
Fakat ardına bakıp durman yüzünden benim ellerimde öleceksin sanırım.
Eh, I took the freight elevator'cause the doorman thought I was garbage.
Kapıcı beni çöp sanınca yük asansörüne bindim.
I thought the tip was included!
- Bahşiş dâhil sanıyordum!
So... I guess real religion is about knowing we're not perfect - but trying to be better.
Sanırım gerçek din, mükemmel olmadığımızın farkına varmak ve daha iyi olmaya çalışmak demek.
I think so.
- Sanırım.
And I bet you there are lots of other bunkers out there just filled with scientists working on a vaccine as we speak.
Ve o kadar eminim ki şu anda konuştuğumuz sırada dışarıda aşı üretmeye çalışan bilim insanlarıyla dolu sığınak kaynıyordur.
I guess we're more alike than I thought.
Sandığımdan daha çok ortak yönümüz var sanırım.
Oh, honey, I thought we talked about that.
Tatlım, bunu konuştuğumuzu sanıyordum.
This is nice, but I think, uh, we're making people uncomfortable.
Bu güzel ama sanırım insanları rahatsız ediyoruz.
How do you think I got him to stop singing?
Şarkı söylemesini nasıl durdurdum sanıyorsun?
Nice view, Iron Man, but I'm guessing that's not why we're here.
Manzara güzel Demir Adam fakat buraya bunun için gelmediğimizi sanıyorum.
I think I am a temporary president trying to get you back in office.
Seni yeniden göreve getirmeye çalışan geçici başkanım.
One of them works at the NSA and he thinks there's a terror threat, so...
Ulusal Güvenlik'te çalışan bir veli terör tehdidi olduğunu düşünüyor.
But all I see here is a woman in her 20s, trying to get to 30.
Sadece 30'unu görmeye çalışan 20'li yaşlarında bir kadın görüyorum.
No one who ever got tangled up in the Middle East came out ahead.
Orta Doğu'ya karışan hiç kimse kârlı çıkmadı.
It enables us to look and listen in on every computer and every cell phone of everyone working for us.
Böylece bizim için çalışan herkesin bilgisayar ve telefonlarını dinleyebiliriz.
Maybe someone staying at the hotel or working there took it.
Belki otelde kalan ya da çalışan biri almıştır.
Aidan Macallan was an NSA employee, so, no, the president had no idea what he was up to.
Aidan Macallan, Ulusal Güvenlik çalışanıydı, yani hayır, Başkan onun amacından haberdar değildi.
No. Sneaking off with your phone, the clean hair, your one bra that fits properly... spill.
Telefonunla gizlice kaçmalar, temiz saçlar üstüne tek yakışan sütyenin.
We were raising money for Mrs. Martin in the attendance office who lost her house in a mudslide.
Evini bir çamur kaymasında kaybeden okul çalışanı Bayan Martin için para topluyorduk.
Her brother from her previous life is a goblin, the man she likes is a grim reaper, and her part-timer sees ghosts.
Geçmiş hayatındaki ağabeyi olan kişi ; bir goblin hoşlandığı adam ; bir ölüm meleği yarı zamanlı çalışanı ise hayaletleri görüyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]