Spare me translate Turkish
1,921 parallel translation
Spare me that on this feast day!
Beni ziyafet gününde boşandıracaksınız!
Spare me the lecture.
Beni azarlamayı bırak artık.
Please spare me. We'll have to fold.
Beni bağışlayın ama neredeyse iflas etmek üzereyiz.
Spare me the humor.
Beni memnun ediyor.
Spare me the details!
Detayları anlat!
Spare me the infamous... 'Chanel silence'.
Beni onlarla bir tutma.'Chanel sessizliği.'
Spare me the lies, Etienne.
Yalan söylemeyi bırak Etienne.
Spare me.
Affet beni!
- Spare me the not-with-my-sister routine.
Kızkardeşim laflarıyla zamanımı harcama benim.
Spare me.
Kıyma bana!
For a noble purpose- - to spare me the social embarrassment of having a drug-addled first cousin- - which I'm assuming is embarrassing, yes?
Asil bir sebeple. Beni uyuşturucu bağımlısı bir kuzene sahip olmanın utancından kurtarmak için ki ben bunu utanç verici buluyorum, haksız mıyım?
Spare me!
Acıyın bana!
Spare me the'how-could-you'monologue!
'Canımı bağışla','nasıl yapabildin'trajedisi.
Spare me the act.
Beni de aranıza alın.
We can talk but spare me the interrogation.
Konuşabiliriz ama beni sorgulamayı bırak.
Spare me the platitudes.
Bu basmakalıp lafları etme bana.
Spare me the Nerd Herd crap.
Bırak şu inek zırvalarını.
Spare me, kid, okay?
Hadi be sen de, evlat, tamam mı?
Spare me.
Bağışla beni.
Oh, spare me the history lesson, Murdoch.
Bana tarih dersi verme, Murdoch.
Are You An Academician? Oh, Spare Me.
Sen, bir akademisyen misin?
Spare me the morality lecture.
Düşünüyorum da bir de bu adama hayrandım ben. - Ahlak dersini geç, Shel.
Spare me the Pan-African bullshit.
Afrika birliği geyiğini bırakın artık.
All right, spare me the history lessons.
Tamam, tarih dersini geç.
Oh, spare me, lily.
Yeme beni, Lily.
Oh, spare me your moralizing.
Bana ahlak dersi verme.
Spare me the drama, Jethro.
- Hiç abartma Jethro.
Spare me the rodeo tricks and cowboy confidence.
Zamanı birtakım hilelerle boşa harcama.
Spare me your "darling," Sandra.
Bana hiç "canım" deme Sandra.
Spare me the apology for butting into my life for the millionth time.
Hayatıma milyonuncu kez karıştığın için özür dilemene hiç gerek yok.
I know we've had our differences, Wilhelmina, but we're going to have to find a way to work together. Oh, spare me, Alexis.
Farklılıklarımız olduğunu biliyorum Wilhelmina, ama birlikte çalışmanın yolunu bulacağız.
ay, spare me the civics lesson, okay?
Vatandaşlık dersini sonraya sakla.
Just spare me the pity.
- Üzüldüğün için böyle söylüyorsun.
Catherine, whatever it is, just spare me.
Catherine, her neyse benden esirge.
Or he could sleep in the spare bedroom with me.
Ya da misafir yatak odasında benimle uyuyabilir.
Let me spare you the effort.
Hiç zahmet etme.
So spare me.
O yüzden kes artık!
Spare me the God stuff.
Tanrı bölümünü ben almayayım.
The gods blessed me with a spare.
- Tanrılar bana yedeğini verdi.
Spare my life, help me.
Yardım edin. Hayatım size bağlı.
Save me the inconvenience of hunting them down and I will spare them.
Ben çocukken.
And with all that life, all that time, you can't spare any for me.
Tüm geçen o zamanda, bu özelliğini bir zerre bile benim için kullanmadın.
Please spare me.
Lütfen beni bağışla!
He rang the bell and told me, so I ran downstairs... And I saw it there in the street with the windowbroken, without the stereo, the spare tire, the lighter...
Zili çaldı ve haber verdi, aşağı koştum... ve orda sokakta camı kırık bir şekilde gördüm, teyp yoktu, yedek lastik, çakmak...
Spare me.
Karışma bana.
He told me where he hidesNthe spare key, didn't he?
Anahtarı nerede sakladığını bana söylemişti, değil mi?
So spare us any petty squabbling and tell me about your three-year marriage which appears to have started off well.
O yüzden basit bir kavgadan öte bana iyi başlamış gibi görünen üç yıllık evliliğiniz hakkında bir şeyler paylaşın.
Actually, she gave me a spare key to her apartment.
Aslında... bana evinin yedek anahtarını vermişti.
Give me the necklace and I will spare your family curse it carries.
Kolyeyi bana ver, ben de ailene çökmüş olan laneti yok edeyim.
Let me borrow your spare.
Ödünç almama izin ver.
Look, spare me the act.
Bakın, oyunculuğunuza saygı duyuyorum.
spare me the details 17
spare me the lecture 17
mexico 335
metro 61
merci 624
melanie 499
menu 31
merida 43
metres 235
mercedes 285
spare me the lecture 17
mexico 335
metro 61
merci 624
melanie 499
menu 31
merida 43
metres 235
mercedes 285