Stop fighting me translate Turkish
80 parallel translation
- Honey, why can't you stop fighting me?
- Neden sürekli benimle kavga ediyorsun?
Stop fighting me, Michael.
Benimle dövüşmeyi bırak Michael.
Stop fighting me.
Benimle kavga etmeyi bırak.
I wouldn't have to gag you if you'd stop fighting me!
Bana karşı koymasan, ağzını tıkamam gerekmezdi!
So stop fighting me!
O yüzden benimle tartışmayın!
Stop fighting me.
Benimle savaşmayı bırak.
But it saved my life, and... if you stop fighting me...
Ama hayatımı kurtardı ve eğer benimle dövüşmeyi kesersen...
Stop fighting me.
Benimle savaşmayı kes.
You need to stop fighting me and stay calm, okay?
Benimle mücadele etmeyi bırakıp sakinleşmelisiniz, tamam mı?
Would you stop fighting me? Ready?
Bana karşı koymayı keser misin?
- Stop fighting me! - Never!
- Karşı koymayı bırak!
Stop fighting me.
- Üzgünüm. Mücedele etmeyi bırak.
Stop fighting me.
Tepinmeyi kes.
- Stop fighting me.
- Benimle kavga etmeye son ver.
Stop fighting me on this.
Bana karşı çıkmayı bırak.
- Stop fighting me, goddamn it. - Let me go!
Debelenmeyi bırak, lanet olası!
Stop fighting me, Come here, Come here,
Kes ş unu gel buraya
Stop fighting me.
Direnme.
Stop fighting me.
Direnme artık!
Stop fighting me.
Karşı koyma.
- STOP FIGHTING ME!
- Debelenmeyi kes.
Stop fighting me, Bebe!
Benimle kavga etmeyi kes Bebe!
Stop fighting me!
Benimle savaşmayı kes!
It means you should stop fighting me and consider using this time to think.
Benimle kavga etmeyi bırakıp bu sefer düşünmeden değerlendirmemen demek oluyor.
You boys stop fighting and listen to me sing.
Çocuklar, kavga etmeyi kesin de şarkımı dinleyin.
Let me help you. Listen, stop fighting Or, I won't be responsible!
sana yardım etmeme izin ver. dinleyin, dövüş dursun veya, kazanırsam sorumlu degilim!
But me, he can stop worrying about. - Why were you fighting in the first place?
Beni dert etmesine gerek yok.
Stop fighting your battles with contagions... and holograms... and face me.
Bulaşıcı ve hologramlarla verdiğin şu savaşı... kes ve benimle yüzleş.
Listen to me! Stop fighting!
Kont, Joy Boy'da nasıl faka bastı bilmiyorum ben bir pet shopta bile daha iyisini yaparım.
They want me to stop fighting.
Savaşmayı bırakmamı istiyorlar.
Meanwhile, Caroline and I had started fighting more and more, and I had started threatening to have sex with a prostitute in order to get her to stop fighting with me.
Sonraları, Caroline ile ben sık sık kavga etmeye başladık. ve sonra onun benle kavga etmesini engellemek için, O'nu, bir fahişe ile seks yapacağım diyerek tehdit etmeye başladım.
I have a source that tells me if you accept what happened and stop fighting your execution, your son will be left out of this.
Bir kaynağıma göre, idam cezana karşı çıkmaktan vazgeçersen, oğlunu bu işe karıştırmayacaklar.
Promise me this, too. That you will never stop fighting.
Savaşmaktan asla vazgeçmeyeceğine dair söz ver.
Call me old-fashioned, but if you really wanted peace, - couldn't you just stop fighting?
Bana eski kafalı diyebilirsiniz ama, madem barış istiyorsunuz savaşa neden son vermiyorsunuz?
You need to stop fighting with me.
Bana sataşmayı bırak.
- I'm not gonna hurt you. Stop fighting with me. I'm not gonna get off, to until I know you'll stop.
- Susana kadar seni bırakmayacağım tamam mı?
Wait, when did you stop fighting for me?
Dur. Benim için savaşmaktan ne zaman vazgeçtin?
Then I'd tell Freddie and Cook to stop fighting over Effy before they hate each other for ever, and not make me take sides.
Sonra Freddie ve Cook'a Effy için kavga etmemelerini söylerdim birbirlerinden... ömür boyunca nefret etmemeleri, ve beni taraflarını almamaları.
It's funny, but whenever Bill and me fight, even as I'm screaming and I'm so mad I don't think I'm ever gonna stop, somehow, in the middle of all that I know we're both fighting for our relationship. For each other.
Garip ama Bill'le ne zaman tartışsak hatta tartışırken avazım çıktığı kadar bağırıp, sinirden deliye dönsem ve asla sakinleşemeyeceğimi düşünsem bile tartışmanın ortasında bir şekilde ikimizin de ilişkimiz için, birbirimiz için tartıştığını biliyorum.
Look at me : Stop the fighting.
Bana bak, kudurmayın.
Stop fucking fighting me.
Karşı koymaya bir son ver.
Then stop fighting with me.
O halde benimle kavga etmeyi kes.
Would you stop fighting me?
Benimle savaşma Napıcam?
But you still have me, so stop fighting with the past
Ben hâlâ yanındayım. Geçmişle savaşmayı bırak.
Stop- - stop fighting over me.
Durun. Benim için kavga etmeyi bırakın.
You pushed the journal off the table to stop me and Dad from fighting, didn't you?
Babamla ve benim kavgamızı durdurmak için günlüğü itip masadan düşürdün, değil mi?
Only my South Vietnamess counterparts were quick to remind me of the truth... that they'd been fighting and dying in these jungles for almost 10 years, struggling to stop the north vietnamese and Viet Cong from taking over their country.
Ne var ki Güney Vietnamlı meslektaşlarım bana gerçekleri hemen hatırlatıyorlardı. Neredeyse on yıldır bu ormanlarda savaşıp can veriyor ve ülkelerinin Kuzey Vietnam ile Viet Kong'un eline geçmesini engellemeye çalışıyorlardı.
Guys, guys. Stop fighting over me.
Beyler, benim yüzümden kavga etmeyin.
Stop fighting me.
- Ellerini ver!
Maybe we should stop fighting about why I won't let you out, and start talking about why you're not letting me in.
Belki de benim seni neden dışarı... çıkarmadığım hakkında kavga etmeyi bırakıp, senin beni neden içeri almadığın hakkında konuşmalıyız.
- Daddies! Stop fighting over me.
Benim için kavga etmeyin artık.