Tell us translate Turkish
26,574 parallel translation
You can't honestly be trying to tell us that you saw a genie.
Gerçekten bize bir cin gördüğünü söylemeye çalışmıyorsun değil mi? .
And you're gonna tell us everything you know.
Ve bize bildiğin herşeyi anlatacaksın.
All right, Bob, it's time to tell us where that file is.
Pekala Bob, bize dosyanın yerini söyleme vakti geldi.
You're gonna tell us where it is.
Bize dosyanın yerini söyleyeceksin.
Why didn't he tell us?
Bize neden söylemedi ki?
Jerry, just tell us, tell us what you're talking about.
Jerry, çıkar şu ağzındaki baklayı yahu.
Look, we know you're not an export company, so why don't you just save us the double-talk and tell us what was taken.
Bakın, buranın ithalat şirketi olmadığınızı biliyoruz. Lafı hiç uzatmadan, ne çalındığını söyleseniz olmaz mı?
So why don't you tell us everything you know, and save yourself the trouble of going to prison.
Yani, bize bildiklerinizi anlatın ve hapse girmekten kurtulun.
Patrick here was about to tell us how I stole his idea.
Patrick şimdi sana fikrini nasıl çaldığımı söyleyecek.
Look, I don't give a damn if we got proof or not, we need to drag Michelle Shioma in and get her to tell us where Sara is.
Bakın, kanıtımız olup olmaması umurumda değil Michelle Shioma'yı yakalayıp Sara'nın yerini söyletmeliyiz.
What can you tell us about them?
Bize onlar hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Tell us everything.
- Her şeyi anlatın bize.
Now tell us everything.
Şimdi bize herşeyi anlat.
Tell us the truth, Kid.
- Doğruyu söyle evlat. ;
Can you please tell us again what happened in the restaurant?
Biz restoranda neler olduğunu bir kez daha anlatır mısınız?
It's important you tell us everything you remember.
Hatırladığınız her şeyi bize anlatmanız önemli.
Can you tell us what kind of woman she was?
Nasıl bir kadın olduğunu anlatır mısınız?
Tell us what you were doing that day.
O gün ne yaptığınızı anlatın bize.
Tell us about Berlin.
Berlin'i anlat.
So these photos tell us nothing?
Yani fotoğraftan bir şey söyleyemiyor muyuz?
- Tell us all about it.
- Bize herşeyi anlat.
We've been flying around on your stepmother's plane and you didn't think to tell us?
Üvey annenin uçağıyla etrafta dolanıyorduk ve bize bahsetmedin mi?
Why did you tell us to run?
Neden kaçmamızı söyledin?
Why did you not tell us this before?
Neden bize daha önce anlatmadınız?
- So... tell us about the cure.
Öyleyse bize tedaviden bahset.
We all have those voices in our heads, that tell us we're a disappointment, that tell us our work is insignificant.
Hepimizin kafasının içinde sesler vardır. Bize hayal kırıklığı olduğumuzu söyler. Yaptığımız şeylerin bir değeri olmadığını söyler.
Can you tell us what you remember about the accident?
Kazayla ilgili hatırladıklarınızı anlatır mısınız?
- You want to tell us what happened?
- Ne olduğunu anlatmak ister misin?
Anything else you want to tell us about what happened, Emma?
Bize anlatmak istediğin başka bir şey var mı, Emma?
Why do you think it took her so long to tell us about this place?
Bize buradan bahsetmesi neden bu kadar uzun sürdü sence?
Tell us how and when you took over
Bize Moriarty'nin örgütünü nasıl ve ne zaman devraldığını anlat.
The guy's obviously not a suicide risk, so you want to tell us why you wanted his belt and laces?
Adamın intihar riski taşımadığı ortada. O yüzden bize kemerini ve bağcıklarını neden istediğini söyler misin?
Every religion has a creation story, so, what do those stories tell us about who we are and where we came from?
Peki, bu hikayeler bize kim olduğumuz ve nereden geldiğimiz hakkında ne söylüyor?
The garden of Eden doesn't just represent the beginning of humanity, it is the beginning of our conversation with god and finding out when and where that took place would tell us an awful lot about who we are.
Aden bahçesi insanlığın başlangıcını simgelemekle kalmıyor. Tanrıyla olan iletişimimizin de başlangıcı. Bunun ne zaman ve nerede başladığını öğrenmek bize kim olduğumuz hakkında çok bilgi verecek.
Can you tell us what happened days before the facility was to be opened?
Tesis açılmadan önceki günlerde olanları anlatabilir misin bize?
The last days, can you tell us more?
Son günlerden bize biraz daha bahsedebilir misin?
Cells that tell us that this guy was exposed to a whole bunch of radiation back in 1895.
Bu çocuğun ta 1895'te bayağı bir radyasyon saldığını gösteren hücreler.
So, guys, tell us everything.
Kızlar, söyleyin bize.
Then why didn't you call us and tell us not to come?
O zaman neden arayıp gelmeyin demedin?
Then only a good spirit can tell us her.
Sadece iyi ruh bize söyleyebilir.
What I can tell you is that something very valuable was stolen from us last night.
Size sadece dün gece oldukça değerli bir şeyin çalındığını söyleyebilirim.
You tell SWAT to stand down, but you think that us, with a couple of pistols and a righteous disposition, we're gonna take this guy down?
SWAT'a geri çekilmesini söyledin ama elimizde iki silahla ilahi yollardan onu alt edeceğimizi düşündün, öyle mi?
I should tell you, right now, to keep your distance, let us do our jobs.
Şimdi sana, mesafeni koruman ve işimizi yapmamıza izin vermeni gerektiğini söylemeliyim.
We tell them you've been holding back on us, the deal's out the window.
Bizden bilgi sakladığını söyleriz ve anlaşma bir köşeye atılır.
What can you tell us about it?
Onunla ilgili ne söyleyebilirsin?
Tell them to let us know if something's moving.
Bir hareket varsa, bizi aramalarını söyle.
I'll page Jackson and cardio and tell them to meet us up there.
Jackson'la kardiyoya haber verip bizimle orada buluşmalarını söyleyeceğim.
Tell us.
Söyle bakalım.
Can you tell us what happened to them? I killed them.
Onları öldürdüm.
I forgot to tell you they sent us home with graduation tickets.
Mezuniyet biletlerini gönderdiklerini söylemeyi unuttum.
You have to tell him about us.
Bizim ilişkimizi ona anlatmalısın.