English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Tell us about that

Tell us about that translate Turkish

549 parallel translation
Would you tell us about that, please?
Lütfen bize bu konudan bahseder misin?
Gentlemen, if we're through admiring Mr. Webster's trophies, I'd like to ask Miss Davis to tell us about that wild party he threw last night.
Beyler, Bay Webster'in ganimetlerini yeterince izledinizse, şu dünkü çılgın parti üzerine konuşsak diyorum.
Tell us about that woman you ran down.
Ezdiğin o kadından bahset bize.
The realtor didn't tell us about that.
Emlakçı bize bundan söz etmemişti.
Would you tell us about that?
Eğitim kısmını biraz daha açar mısınız?
Hey, Blaster. Tell us about that big wave.
Blaster, Sunset'teki dalganın seni neredeyse öldürdüğü anı anlat.
Tell us about that computer in the US.
Amerika'daki şu bilgisayardan bahsetsene bize.
Tell us about that.
Bunu açıklar mısınız?
- Can you tell us about that?
- Bize bundan bahseder misin?
Tell us about that.
Bunu anlat.
Tell us about that bank you broke into.
Şu soyduğun bankadan bahset.
Can you tell us something about the murder that was committed in your home?
Evinizdeki cinayetle ilgili ifade verebilir misiniz?
Speaking of that, perhaps now you'll tell us... a little bit about who you are.
Yeri gelmişken, belki bize kısaca kendinizden bahsedersiniz.
I'll go to that man and tell him about us.
O adama gidip durumumuzdan bahsedeceğim.
Now that it's over, you ought to tell us what it's all about.
Henüz bitmedi ama. Bize neler olduğunu anlatman lazım.
She wasn't gonna tell us about the baby, and later she made that one break.
Bize bebekten söz etmeye niyeti yoktu. Sonra da dili sürçtü.
- Is that you can tell us about her?
Beklenmedik bir şekilde çıkageliyor.
Well, Nate, you'll have to tell us all about that.
Nate, bize her şeyi anIatmaIısın.
What words could I say that would tell him it was wrong about us?
Adımız çıkarsa ne olurdu?
- Now, to make us understand that tell us about your public life.
- Şimdi anlamamız için bize kamu hayatınızı anlatın.
Well. I am going after them because they're riding off to tell the rest of that hunting party about us.
Ben peşlerinden gidiyorum diğerlerine av partisini haber vermelerini engellemeliyim.
All us kids are putting in fifty cents to buy special books that'll tell us about the things the poor Negroes did.
Bütün çocuklar, yoksul zencilerin yaptıklarını anlatan özel kitaplar almak için ellişer sent koyuyoruz.
You remember the story Pa used to tell us about fighting that grizzly bear?
Babamın devamlı anlattığı hikayeyi hatırlıyor musun? Boz ayı ile dövüştüğü hikaye.
I don't know why Carlos didn't tell us... about that incident the other day at the border.
Carlos o gün sınırda yaşanan olayı bize neden anlatmadı, bilmiyorum.
Maybe it'll tell us something about the personnel that lived here.
Belki personel hakkında bize bilgi verebilir.
If my grandmother Tzeitel, may she rest in peace, took the trouble to come from the other world to tell us about the tailor all I can say is that it's for the best.
Tevye... Eğer Tzeitel Ninem, nur içinde yatsın, terziyi haber vermek için, öbür taraftan gelmek zahmetine katlandıysa Bizlere "Hayırlısı" demek düşer.
In that case, she'll tell us about this day.
Uyandıysa bugün yaşadıklarını anlatır.
Tell him that the two of us are right for each other and that may be he ought to think about getting his stuff and moving out.
İkimizin birbirimiz için uygun olduğunu eşyalarını toplayıp taşınmayı düşünmesi gerektiğini söyle.
If any of you can think of anything he did that maybe we should know about, stand up and tell us.
İçinizde onun yaptığı ve bizim bilmemiz gereken şeyleri bilen varsa kalkıp söylesin.
You used to tell us about the great book that you were going to write.
Eskiden hep, büyük bir roman... yazacağından bahsederdin.
Tell us about some of the exciting'things that have happened in the New York City Subway System lately, Rico.
Bize New York Metro sisteminde olan... enteresan şeylerden bahset.
There was someone there last night, that she didn't tell us about.
Dün gece orada biri vardı ve bize ondan söz etmedi.
Well, now that you're with us, why don't you, uh... why don't you just tell us a little about yourself?
Şimdi burada bizimlesin, neden bize neden bize biraz kendinden bahsetmiyorsun?
THAT'S WHY IT'S VERY, VERY IMPORTANT THAT YOU DON'T TELL HER ABOUT US.
İşte bu yüzden ona bizden bahsetmemen çok ama çok önemli.
Since you wish it, sir I will tell you frankly that you are the laughing-stock of everybody that they taunt us everywhere by a thousand jokes on your account and that nothing delights people more than to make sport of you and to tell stories without end about your stinginess.
Açıkça söylemeliyim ki her yerde sizinle alay ediyorlar. Her köşede hakkınızda sayısız şakalar yapılıyor, arkanızdan konuşmak, bağırmak herkesi rahatlatıyor. Her yerde cimriliğinizle ilgili hikayeler anlatılıyor.
He is my son too! Don't try to tell me that you care about him all that much, He didn't stop you from breaking us up.
Ona fazla bağlı değilsin olsaydın bizi bu hale getirmezdin.
You wanna tell us a little bit about that, Sam?
Bize biraz daha açar mısın bunu, Sam?
Mendez was kind enough... to tell us about seven murders that your father had commissioned in Miami last month!
Geçen ay Miami'deki babanın azmettirdiği yedi cinayetten bahsetme nezaketinde bulundu!
Could you tell us anything about that?
Bu konuda bize anlatabileceğiniz bir şeyler olabilir mi?
You're not gonna tell us that story about the exploding pig again, are you?
Blance, şu domuzu patlatma hikâyesini anlatmayacaksın yine değil mi?
The phrase "conspiracy theory" is one that's constantly brought up. And I think its effect, simply, is to discourage institutional analysis. You think there's a connection about what the government wants us to know and what the media tell us?
Aynı kavramlar sadece medya için değil, aynı zamanda eğitim kurumları ve genel olarak entellektüel basın için de geçerlidir.
All right, let's get to the White House now where I think veteran correspondent Frank Sesno can tell us a little bit about self-censorship. That internal guidance system's always going on, isn't it? - Is there any formal censorship there?
O da Chomsky gibi esas gündem belirleyici olarak basının örtbas edici etkisinden bahseder.
Anything you'd like to tell us about Teresa Banks... that might help us out?
Teresa Banks hakkında işe yarar başka bir şey biliyor musun?
I'll tell you something too that's starting to annoy me about UFO's the fact that they cross galaxies or universes to visit us and always end up in places like Fyffe fucking Alabama.
Size UFO'lar hakkında beni kızdırmaya başlayan bir şey daha söyleyeyim : "Bizi ziyaret etmek için galaksiler ve evrenler aşıp geliyorlar. Ve her zaman Fyffe gibi siktirik bir kasabayı yok edebilirler."
Except for the fact that Mom and Dad are too cheap to take us. So they go and then tell us about it.
Tabi annemin ve babamın filme bizi götürmeyecek kadar ucuzcu olmaları dışında güzel.
I want to learn about that, but I want Data to tell us.
Buna dair herşeyi öğrenmek istiyorum, ama bize Data söylesin.
Dr. Oppenheim, tell us about the deputy. You saw him that night, didn't you?
Dr. Oppenheim, bize şerifin yardımcısından bahsedin.
Ooh, you promised me... that you'd tell them about us soon.
Ooh, bana söz vermiştin... yakında onlara bizden bahsedecektin.
Could be dying, you never can tell about these things, so how's about you ungluing your fat ass from that boob tube and get us some snake-juice pronto.
Ölüyor olabiliriz, hiç belli olmaz. O koca poponu şu aptal ekranın önünden kaldırıp bize yılan ilacı bulsan diyorum... hemen.
Tell us about when you met Eisenhower. We haven't heard that story this hour (! )
Baba, Dwight Eisonhower'la tanışmanı anlatmayalı 1 saat oldu.
We just wanna know if you can tell us anything about the body that was found in that alley.
Biz sadece bilmek istiyoruz.. eğer bize bu arka sokakta bulunan cesetle ilgili bi rşey söyleyebilir misin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]