Ten miles translate Turkish
558 parallel translation
I've got reports for ten miles around.
15 kilometrelik alandan gelen raporlar var.
Now, this machine creates a fever ten miles away, it'll make your fortune.
Bu alet 10 kilometreye kadar sıcaklık verir. Zengin olabilirsiniz.
- Ten Miles!
10 mil.
Ten miles and the hottest day we've had.
16 kilometre bu cehennem sıcağında.
About eight or ten miles to Realito.
Realito 10 - 15 km uzakta.
The distance is ten miles and you are to take me there.
10 mil ötedeymiş ve beni oraya sen götürecekmişsin.
Ten miles a day will be good.
Günde on mil alırsak iyi.
A nice gentle soul who'd walk ten miles out of his way before he'd step on an ant.
Bir karıncaya basmadan on mil ötesinden yürüyecek kadar iyi biri.
We'll need every bit, or we'll hit the new world head-on, at ten miles a second.
Her bir damlasına ihtiyacımız olacak, yoksa yeni dünyaya kafa üstü çakılırız... Saniyede 16 kilometre hızla.
It was there a second ago! Ten miles to the northwest.
Bu şey bir saniye önce oradaydı.
We've only gone ten miles and we're already falling behind.
Topu topu on mil yol aldık, daha şimdiden planın gerisindeyiz.
Go ten miles in any direction from here and it's civilized.
Buradan her hangi bir yöne 15 km git, uygardır.
They're on their way. About ten miles from here.
Yoldalar, buradan 15 km uzakta.
Can smell it ten miles away.
Kokusunu on kilometre öteden alırım.
When the boat is ten miles out, she'll find out I'm not on the boat.
Vapur 10 mil gittikten sonra, benim vapurda olmadığımı anlayacak.
Ten miles and 3000 delinquents away from here.
Buradan 20 km. ve 3000 çocuk suçlu uzakta.
Ten miles from Reno.
Reno'dan 10 mil uzakta.
It's about ten miles that way.
Onbeş kilometre ileride.
- Allied aircraft, ten miles back.
- Müttefik uçağı 15 km geride.
- Ten miles, perhaps 15.
- 15, belki de 20 km.
Ten miles a hour, no more.
Saatte 15 km, fazla değil.
- Ten miles, sir.
- On mil efendim.
Ten miles up that road are the Germans!
15 km. Ötede Almanlar var.
- Ten miles show a deep channel.
- 15 km geniş boğaz demektir.
- I want those ten miles mined.
- O 15 km'nin mayınlanmasını isterim.
About ten miles that way, about ten or twelve miles that way, and about five miles that way.
Takriben on mil, şu tarafta, on veya on iki mil şu tarafta, ve beş mil şu tarafta.
Gordon Pasha is ten miles from the city... with a great convoy of grain and cattle.
Stewart Paşa! Gordon Paşa sığır ve tahıl sürüsüyle şehirden 15 km ötede.
They wouldn't let you within ten miles of the medium!
16 km'lik orta beden giymene izin vermemelilerdi!
Oh! All this jumping up and down is like running ten miles.
Tüm bu hoplayıp zıplamalar 10 km koşmak gibi geldi bana.
So I'm leaving your horse in Red Rock, ten miles from here. An advantage you'll have to give me.
İşte bu yüzden, bana avantaj olması için atını 10 mil ötede, Red Rock'ta bırakacağım.
Except I will not leave your horse, Ten miles from here, so look for another.
Ama senin atını 10 mil ötede bırakmayacağım, başka bul.
By now, he's about ten miles from here thinking he'll find me.
Kendisi şu anda buradan 10 mil uzakta beni yakalayacağını düşünüyor.
Ten miles of traffic jams and human beings eating each other in the bushes?
Kilometrelerce süren bir trafik sıkışıklığı ve çalılıklarda birbirini yiyen insanlar.
Ten miles!
16 kilometre eder.
Ten days later, Dietrich was 3,500 miles from New York... in Germany's great port city of Hamburg.
On gün sonra Dietrich New York'tan 5. 000 km. uzakta Almanya'nìn büyük limanlarìndan Hamburg'daydì.
We came down from Arrowhead 80 miles an hour, but- -
Arrowhead'ten saatte 130 km hızla geldik...
- Ten, 15 miles.
- 15, 20 kilometre. - Siz ikiniz devam edin.
Just drive 36 miles due east from Phoenix, Arizona, and there she is.
Arizona'da Phoenix'ten doğuya doğru 58 km gidince, dağ karşınıza çıkar.
- Ten thousand miles away.
- Aramızda binlerce kilometre vardı.
Although his 11 mission churches are spread out over a 4,000 square miles area, the Padre can overcome the handicap of distance by flying from his main parish, Saint Josef's in Mosquero, to wherever his duties take him.
4000 mil-kare alana yayılan 11 misyoner kilisesi olmakla birlikte, peder, görevli bulunduğu kendi ruhani bölgesi olan Mosquero'daki Saint Josef's'ten gelmenin uzaklık dezavantajının üstesinden, uçakla uçarak gelebiliyor.
Get all traffic routed out of Beverly Hills for two miles on each side of the church.
Beverly Hills'ten kilisenin iki tarafına doğru 3 kilometrelik yolu trafiğe kapattır.
I'd felt it before, miles away in Paris.
Bunu daha önce de hissetmiştim, binlerce kilometre uzaktan, Paris'ten.
Ten thousand miles away from home
Evimden kilometrelerce uzaktayım
When your husband's ten thousand miles away, what does it matter?
Kocan 18 bin km ötedeyken ne farkeder ki?
Your house is ten miles away.
Sizin ev en az 15 km uzakta.
Ten or 1 5 miles, full equipment, of course. - And plenty of water, I suppose.
10 ya da 15 km, ve tam teçhizatlı bir şekilde... • Ve bol miktarda su, değil mi?
Ten thousand miles, wasn't it?
Onbin mildi değil mi?
Ten minutes ago we were stranded in the cold miles away from anywhere.
On dakika önce ormanda soğukta kalakalmıştık.
Men willing to march 300 miles from the Delta to deliver ten pounds of rice to their army.
Bu adamlar ordularına 5 kilo pirinç taşımak için... 500 kilometre yürümeyi göze alır.
Two hundred and ten ultraviolet satellites now in position, 72 miles altitude, permanent orbit about the planet.
210 ultraviyole uydu konumlarını aldı. İrtifa 115 km., Gezegen etrafında kalıcı yörünge.
The capital of Auvergne is 240 miles from Paris and 37 miles from Vichy, which was the capital of France from 1940 to 1944.
Auvergne'in merkezi Paris'ten 240 ve 1940-1944 yıllarındaki Fransa'nın başkenti Vincy'den 60 km uzaklıkta.
miles 2190
miles an hour 504
miles per hour 260
miles apart 28
miles away 434
miles to go 28
miles wide 17
miles to the gallon 34
miles out 42
miles long 27
miles an hour 504
miles per hour 260
miles apart 28
miles away 434
miles to go 28
miles wide 17
miles to the gallon 34
miles out 42
miles long 27