That happened translate Turkish
22,220 parallel translation
And I can assure you she is the main conspirator in everything that happened today.
Ve ben de size temin ederim ki kendisi bu işi organize eden esas suçludur Bugün burada olan herşey ile ilgili.
List everything that happened.
Ne olduysa yaz.
That happened on top of my $ 400 duvet.
Ve 400 $'lık yorganımın üzerinde oldu.
That happened with you?
Bu seninleyken mi oldu?
That is all that happened.
Olay bundan ibarettir.
And I'm guessing none of that happened because Scott was bayonetted by a Confederate turned into a zombie by a future virus.
- Ve galiba gelecekten gelen bir virüs yüzünden zombiye dönüşen bir Konfederason askeri Scott'ı öldürdüğü için bunların hiçbiri yaşanmadı.
But none of that happened to you.
- Ama bunların hiçbiri başından geçmedi.
- After your not-so-subtle reaction when you first met me... Harry told me all that happened with Zoom and your mom and your dad, so I decided
- Beni ilk gördüğünde verdiğin pek de gizleyemediğin tepkiden sonra Harry bana Zoom'u, anneni, babanı falan anlattı.
Has that happened before?
Daha önce böyle bir şey olmuş muydu?
That happened, Walter.
- Aynen öyle Walter.
Yeah, but clearly something happened between Marcus and Karla, because it looks like she's the one that drove that knife into his back.
Evet, fakat başka birşeyin daha olduğu çok açık Marcus ve Karla arasında, Çünkü görünüşe Marcus'un arkasına o bıçağı saplayan kişi
But you and I both know that's not what really happened.
Ama ikimiz de aslında olanın bu olmadığını biliyoruz..
And that's when it happened.
İşte tam o zaman oldu.
No, that's not what happened.
Hayır öyle olmadı.
Oh, come on, we all know what happened that night.
Hadi ama, geçen gece ne olduğunu hepimiz biliyoruz.
I would make sure y'all were okay with it. But... honey, that's not how it happened... and here we are.
Rızanızı alırdım ama... öyle olmadı canım ve... durum bu.
And then you are going to come home every night, and you're gonna tell me and your father everything that happened... what was said, their moods, their attitudes, their feelings... because that is what is important right now. Because, thanks to what you did, that is all that stands between us and this family being destroyed.
Çünkü yaptığın şey sayesinde şimdi hâlimizle ailenin yok olması arasında duran tek şey bu.
And screw the Deputy A.G. and screw your new boss and screw the Director if they're pressuring you... but it might be that you're holding off with Burov because your conscience is bothering you, because of what happened to Nina.
Üstünde baskı kuruyorlarsa Başsavcı Yardımcısı'nı da yeni patronunu da, Direktör'ü de takma ama Burov meselesini ilerletememenin sebebi vicdanının seni rahat bırakmaması olabilir Nina'ya olanlar yüzünden.
- That is not what happened.
- Olan şey senin suçun değil.
That story might have not happened to me, but I felt it.
O hikaye bana olmadı belki, ama ben bunları hissettim.
Everything that has happened to us in this house is your fault!
Bu evde olan her şey, senin hatan!
What happened to that alligator?
Timsaha ne oldu?
Well, we're not entirely sure that's what happened.
Öyle olduğundan tam olarak emin değiliz.
But that's not what happened here.
Ama burada olan şey bu değil.
What happened to that man, sir?
- O adama ne oldu efendim?
Her brain injury made it biochemically impossible for what happened that night to imprint on her memory.
Başına aldığı darbeler yüzünden beyni biyokimyasal olarak o gece olanları hafızasına kaydedemedi.
- That wasn't what happened.
- Öyle olmamıştı.
Found the truth of what happened that night.
O gece gerçekten neler olduğunu çözdün.
In fact I am so happy that nothing happened to you that night. You're absolutely safe.
O gece size bir şey olmadığı için çok mutluyum.
Look... whatever happened that day, it was in the heat of the moment.
Bak... o gün olanlar, anın heyecanına kapılarak oldu.
And that's precisely what has happened in this case as well.
Bu davanın konusu da tam olarak budur.
Well, that night we happened to be at a rock show and...
O gece bir rock konserinde bulunuyorduk ve...
That's why this happened.
O yüzden bunlar yaşandı.
I understand that they are not mature enough to understand that whenever it happened before - happened with your consent.
Anlıyorum ki bu kişiler daha önce yaşadıklarınızın kendi rızanızla olduğunu anlayacak kadar olgun değiller.
But that's not what happened that night.
- Ama o gece olan bu değildi.
- That's not what just happened.
- Az önce olan şey bu değildi.
What happened on that space station?
O uzay istasyonunda ne oldu?
Something's happened, J, something that involves all of us.
Bir şey oldu, J, hepimizi ilgilendiren bir şey.
You remember what happened last time we suggested that?
En son bunu önerdiğimizde neler olduğunu hatırlıyor musun?
Hey, what happened to that phone I just gave you?
Sana verdiğim telefona ne oldu?
That sometimes happened.
Bazen oluyordu böyle.
I'd prefer that we forget it happened.
- Olanları unutmamızı tercih ederim.
After what happened with the high-rise in Long Beach, Admiral Pace believes that if this doesn't work, the hackers will launch all remaining missiles onto U.S. soil.
Long Beach'teki binada olanlardan sonra Amiral Pace bu plan işe yaramazsa hackerlerin ellerinde kalan tüm füzeleri Amerikan topraklarına atacağını düşünüyor.
Look, Amaya, whatever happened to them, that's... That's not your fault.
Bak Amaya, başlarına her ne geldiyse bu senin suçun değil.
I just thought with everything that's happened lately and everything that you've been through, I wanted to make sure that you still felt the same.
Son zamanlarda olanlardan ve başına gelenlerden sonra hislerinin değişmediğinden emin olmak istedim.
At least I'd have my brother back. Yeah, you would have him back, but because of it, somebody might have something happen to them that's just as awful as what happened to Dante, and trust me, you don't want that on your conscience.
Evet, geri gelirdi ama sırf bu yüzden başka birinin başına Dante'ye olan kadar korkunç bir şey gelirdi ve inan bana, böyle bir yükü omuzlamak istemezsin.
It's the same thing that happened to Frankie Kane. - You don't know that.
- Bunu bilemezsiniz.
That's what happened in Flashpoint before you got hurt.
Flashpoint'te yaralanmadan önce böyle olmuştu.
I think the attack on Wally and the attack by Shade happened at essentially the same time. So that's not a coincidence.
Bence Wally'ye yapılan saldırının ve Shade'in saldırısının aynı anda gerçekleşmesi tesadüf olamaz.
It felt like, when these aliens got here, that finally something had happened I didn't cause, and maybe I could make up for everything I'd done to everybody, but I...
Bu uzaylılar geldiği zaman sonunda benim... sebep olmadığım bir şey diye düşündüm... belki yaptığım her şeyi telafi... edebileceğim bir fırsat dedim ama...
We're very sorry about what happened to Mr. Wender, but I would like you to know that I've assigned the anti-crime unit to his case and I've asked them to make catching whoever did this their top priority.
Bay Wender'in başına gelenlerden dolayı üzgünüz.. ... fakat bilmenizi isterim ki adli suç birimimizi bu olayla görevlendirdim ve onlardan bu işi yapan kişiyi bulmanın ilk öncelikleri olduğunu söyledim.
happened 142
that all started with a big bang 89
that doesn't seem fair 27
that is 2872
that is so lame 16
that is not 75
that is the question 108
that is awesome 117
that means a lot coming from you 16
that means a lot to me 54
that all started with a big bang 89
that doesn't seem fair 27
that is 2872
that is so lame 16
that is not 75
that is the question 108
that is awesome 117
that means a lot coming from you 16
that means a lot to me 54
that is not fair 93
that is so sweet 227
that sounds great 436
that sounds good 394
that one over there 16
that sounds fun 130
that was stupid 112
that was close 355
that way 1811
that is all 319
that is so sweet 227
that sounds great 436
that sounds good 394
that one over there 16
that sounds fun 130
that was stupid 112
that was close 355
that way 1811
that is all 319