The anger translate Turkish
1,862 parallel translation
Look for an innocence beyond the anger.
Öfkenin ardındaki saflığı ara.
Because... beneath the insecurity... and the anger... he's a beautiful person.
çünkü güvensizliğin ve sinirinin ardında çok iyi bir insan.
The anger and the hatred that you poured into me for years made it impossible.
Yıllardır içimde biriktirdiğim kin ve öfke..... bana bu anı yaşama imkanı verdi.
Ben, you broke my heart, and it's taken me so many years... to get over the hurt and the anger that I've had for you, and the anger I had for God.
Ben, kalbimi kırdın ve bunu unutmak yıllarımı aldı. Bu acıyı atlatmak sana ve Tanrı'ya olan öfkemi unutmak çok zor oldu.
That the anger has gone and that life goes on.
Dargınlığın bittiğini ve hayatın devam ettiğini.
Anger brought her back to life but the anger has gone and life goes on.
Dargınlığın kendisini hayata döndürdüğünü ama dargınlığın geçtiğini ve hayatın devam ettiğini söyledi.
I was so aggrieved... and I couldn't let the anger go...
Çok haksızlığa uğradım ve öfkeme engel olamadım.
People can learn to live with delusions, but the anger I saw in you...
İnsanlar hayallerle yaşayabilir ama sende gördüğüm o öfke.
I'm trying to leave the anger behind.
Öfkeyi geride bırakmaya çalışmak.
You stretch out your hand against the anger of my foes, and with your right hand, you save me.
"Düşmanlarımın öfkesine karşı elini kaldırırsın... "... ve sağ elinle beni kurtarırsın.
That's the anger.
İşte öfke bu.
He's past the anger.
Öfke aşamasını aşmış.
I'm talking about the anger you feel for her.
Ona duyduğun kızgınlık hakkında konuşuyorum.
Spit the anger out, and eat well.
Sinirlenmeyin ve iyice yiyin.
Um, I get the anger,'cause we're all angry.
Ortada bir gerginlik var ; çünkü hepimiz gerginiz.
The anger and the bad times. But the mistakes...
Öfkemiz, kötü zamanlarımız hatalarımız- -
KYO, I'M SORRY FOR WHAT HAPPENED TO YOUR FATHER, BUT YOU MUST BE CAREFUL NOT TO LET YOUR ANGER GET THE BEST OF YOU.
KYO, Baban için üzgünüm ama dikkatli olmalısın, öfkenin seni yenmesine izin verme.
And if you defy him you'll anger him for the last time.
Ona karşı gelirsen onu son kez sinirlendirirsin.
He uses the weakness of our brains, for us to drive to anger... to fear, to despair.
Aklımızın zayıf yönlerini bize karşı kullanıyor bizi sinirlendirmek, korkutmak ve umutsuzluğa düşürmek için.
The brain controls fear, empathy, sleep, hunger, anger. Everything.
Beyin korkuyu, empatiyi, uykuyu, açlığı, öfkeyi, her şeyi kontrol eder.
Not too much to report but anger and pain and thinking, "Where's the way out?"
"Çıkış Yolu'nun" nerede olduğunu düşünmek dışında söyleyecek pek bir şey yok.
I'm haunted by the vivid memories of killings and corpses and anger and pain...
Cinayetlerin, cesetlerin, o canlı anıların öfkenin, acının...
His laughter. His anger. The sound of his gargling.
Gülüşünü öfkesini... ağzını çalkalarken çıkardığı sesi...
They're still venting out their anger on the English teachers.
Onlar hala, İngilizce öğretmenlerine öfkeliler.
But when the tears reflect our anger... at God's designs, things that we cannot immediately understand... these tears hurt the living, as well as those who are no longer with us.
Gözyaşlarımız kızgınlığı yansıtırsa... Tanrı katında, hemen anlayamadığımız şeyler... bu gözyaşları yaşama zarar verecek, Bizimle birlikte olmayanlara da zarar verecek.
But when the tears reflect our anger at God's designs, things that we cannot understand.
Ama gözyaşları kızgınlığı yansıtırsa Tanrı'nın gözünde, biz anlayamayız.
I say that your story begins with a promise that will break the thread of anger.
Bence hikayeniz öfkeyi unutmak üzere verilmiş bir sözle başlıyor.
The Lord does not want you to stuff your anger and your sorrow and your burden into this bottle and drink from it.
Tanrı dertlerini, öfkeni ve acılarının çözümünü şişelere yükleyip, içmeni istemiyor.
There is much anger in the air.
Evet, havada oldukça öfke kokusu var
For we are in the fifth circle, Anger.
Şimdi beşinci çemberde, Öfke'deyiz.
See the souls over whom anger has prevailed.
Üzerinde nefretin hüküm sürdüğü ruhları gör.
Anger. That's the cure for what ails you.
Rahatsızlığının tedavisi bu.
The reaction to the accident of Ayrton was pure anger with himself. He could not accept it.
Kaza sonrası tepkisi saf öfkeydi kendisine karşı, ve buna dayanamadı.
The man that thought he was the king of his domain, a man of anger, only concerned with the present, with his possessions, this man would no longer live.
O adam, onun etki alanının kralı diye düşündüm. Öfkeli bir adam, sadece mevcut ile ilgili malı, mülkü ile bu adam daha uzun süre yaşayamaz artık.
And then when you told her the truth, all those feelings, all that anger that she'd been holding on to for so long... It had to go somewhere.
Sonra sen gerçeği söylediğinde tüm o hisleri, uzun süredir içinde tuttuğu tüm o öfkeyi boşaltması gerekiyordu.
Mojo is how anger can izaæi the little boy.
Harikaydı ama
I have a diploma from anger management, where I learned talking about your feelings is the manly thing to do.
Neler hissettiğini anlamamı sağlayan sinir kontrolü diplomam var ki bu erkeğin yapması gereken bir şeydir.
I understand your anger at losing the ship, but it wasn't really yours to begin with.
Gemiyi kaybettiğiniz için sinirlenmeni anlıyorum ama ilk baştan gerçekte sizin değildi.
- You ever heard of the term "anger sex"?
- "Öfke ile seks" terimini hiç duymuş muydun?
Dad went to see the judge because he felt aggrieved and he couldn't control his anger
Babam haksızlığa uğradığını düşündüğü için yargıcı görmeye gitti ve öfkesine hakim olamadı.
Why did you take anger on them that you've for the girl?
Neden öfkeni onlardan çıkardın sen?
- the best thing for you would be to stop displacing your anger.
- Bu da ne demek?
Yes, and the latter fuels most of my anger.
Evet, ikinci söylediğin öfkemin en büyük sebebidir.
But it does take lots of energy ; The kind of energy you need major motion to get- - Hate, anger, love.
Ama bunu yapmak çok fazla enerji ister nefret, öfke, sevgi gibi önemli hisleri göndermek için...
The president clenches his jaw, slight hints of anger, But then he modulates his voice and folds his hands.
Başkan çenesini sıkıyor, ufak bir kızgınlık belirtisi gösteriyor ama sonra sesini değiştirip, ellerini kavuşturuyor.
Because I've given up the magic that fueled my anger.
Çünkü öfkemi tetikleyen büyümden vazgeçtim.
Zing of anger gets the blood up.
İşte bak. Öfkenin gücü- - Kan beynine sıçrıyor.
I mean, y... your anger has to go somewhere else, because you can't stick it in the one place it belongs.
Öfkeni bir şekilde çıkarmalısın elbet ama böyle olmaz. İçinde tutman da doğru değil çünkü.
The guy's got serious anger management issues.
Bu herifin ciddi derecede öfke kontrolü sorunları var.
Everett was in a court-ordered anger management program when two of the murders occurred.
İki cinayet işlendiği sırada Everett, mahkeme kararıyla gittiği öfke kontrolü programındaymış.
When I did this green, having green filters in the filler light and sort of pinkish colours in the sun effects, it was a thing of anger,
Dolgu ışığında yeşil filtreler kullandığımda... ve güneş efektlerinde pembemsi renkler olduğunda... bu öfkeyi yansıtıyordu.
anger 240
anger issues 18
anger management 20
the autotrophs began to drool 82
the actor 54
the apocalypse 36
the accountant 17
the accident 58
the airport 62
the attic 32
anger issues 18
anger management 20
the autotrophs began to drool 82
the actor 54
the apocalypse 36
the accountant 17
the accident 58
the airport 62
the attic 32
the air 87
the architect 42
the armory 16
the address 54
the answer is no 232
the answer is 144
the asshole 16
the apartment 34
the all 89
the affair 31
the architect 42
the armory 16
the address 54
the answer is no 232
the answer is 144
the asshole 16
the apartment 34
the all 89
the affair 31
the answer is yes 95
the animals 29
the artist 45
the arm 18
the art 27
the angels 28
the americans 76
the authorities 21
the army 80
the accent 16
the animals 29
the artist 45
the arm 18
the art 27
the angels 28
the americans 76
the authorities 21
the army 80
the accent 16