The affair translate Turkish
2,344 parallel translation
Well, my daughter didn't know about the affair.
Kızımın ilişkiden haberi yoktu.
How long have you known about the affair?
Bir ilişki yaşadığını ne zamandır biliyordun?
The affair. With my dad.
Babamla olan ilişkin.
Look, I am the married man having the affair with Lauren.
Bakın, Lauren'la ilişkisi olan evli erkek benim.
If the affair ever got out, my career would be ruined.
Eğer ilişki meydana çıkarsa kariyerim mahvolurdu.
The affair was 20 years ago, but sometimes Helene still calls out his name in her sleep.
Olay 20 yıl önceydi, ama bazen Helene uyurken onun ismini söylüyor.
You kissed me when I mentioned the affair.
Neden bir şeyler aradığımı söylemeden önce öpmediniz ki?
l- - the affair lasted several months.
Birkaç ay süren bir ilişkim oldu.
What's summer got to do with the affair?
Yazın bununla ne ilgisi var?
The affair began much later.
İlişki daha sonra başladı.
But the affair made Jack uncomfortable.
Bir farklılık gibi
How can you be so sure the affair is finally over?
İnsan nasıl kendi gözünü patlatabilir?
I know about the affair.
İlişkiyi biliyorum.
Could reveal the affair
# Bu aşk seni ele verecek
A somber gentle kiss- - a souvenir of the affair.
Ciddi, nazik bir öpücük. İlişkiden bir hatıra.
What I am going to do is attempt to give you a simple cleaning... which, as anyone who's been to the dentist will tell you... is an excruciating affair of intense oral pain.
Yapacağım aslında basit bir temizleme denemesi ki dişçiye gitmiş herkesin söyleyebileceği gibi ağzına dayanılmaz yoğun acılar veren bir işlemdir.
The congressman's wife has no comment after revelations regarding his affair.
Kongre üyesinin ilişkisinin açığa çıkmasından aylar sonra bile eşi herhangi bir yorumda bulunmadı.
Well, uh, the online movie guide said that it's like The Thomas Crown Affair meets Blow-Up.
Well, uh, Online film rehberi The Thomas Crown Affair, Blow-Up karışımı bir film dedi.
Oh, the thrill of a secret affair is the sneaking around.
Of, gizemin gerilimli ilişkisi sessizce etrafa yayılıyor.
When you asked Bart about the fire, no wonder an affair was something he chose not to remember.
Bart'a yangını sorduğun zaman bir ilişkiyi hatırlamamayı seçmesine şaşırmamak gerek.
Perhaps I judge you too harshly after the consulate affair.
Belki de konsolosluktaki olaydan sonra seni fazla acımasızca yargıladım.
Soundtrack "The Thomas Crown Affair."
"l'affaire Thomas Crown" un orjinal kaydı.
So then he tells me the only reason that they're having this affair was because of the "L.O.L." Thing. Larry : I drove her to it.
Sonra ilişkiye başlamalarının sebebinin LOL mevzusu olduğunu söylemez mi bana?
Are you having an affair with the couch?
Koltukla bir ilişkin mi var?
Yes, uh, Colette and I met outside school a few times over the last few years, but- - you and Colette have been having an affair for a few years.
Evet, Colette ve ben geçmişte birkaç kez dışarıda buluşmuştuk, fakat... Sen ve Colette birkaç yıldır bir ilişki yaşıyorsunuz.
Even though you knew she'd had an affair, you never questioned that you were the father?
Bir ilişkisi olduğunu bildiğin halde ben nasıl babası olabilirim diye hiç sorgulamadın, değil mi?
Well, my daughter and I have the same initial, "J." One day she opened the wrong letter and found out I was having an affair.
Kızımla aynı şeyler.. bir gün yanlış mektubu açtı
â ™ ª Life unexpected 2x13 â ™ ª Affair Remembered Original Air Date on January 18, 2011 â ™ ª Bent or broken â ™ ª â ™ ª It's the family tree â ™ ª â ™ ª Each branch a part of a part of me â ™ ª
Emre Demirbaş ( LoneStar ) İyi seyirler.
Steve McQueen's sunglasses from The Thomas Crown Affair.
Bunlar "Thomas Crowne Affair" filmindeki Steve McQueen'in gözlükleri.
Yeah, well, you got the wrong guy, because Casey didn't write the book, and he didn't have an affair with your wife.
Yanlış adamı öldürdün. Kitabı Casey yazmadı. Karınla ilişkisi de yoktu.
The police say she pretty much lived at the office, so if she was having an affair, odds are it was with somebody at work.
Polis neredeyse ofiste yaşadığını söylemişti, eğer öyleyse ve bir ilişkisi varsa,... bu kişi işyerinden birisidir.
That affair was the talk of the town.
Bu olay şehirde konuşma konusuydu.
Everyone knew about the love affair, but the lovers'unexpected end came as a shock to everyone.
Herkesin gönül macerasından haberi vardı ; fakat âşıkların beklenmedik sonu herkesi şok ederek geldi.
The Kennedy campaign has been largely a family affair.
Kennedy kampanyası tam bir aile şirketi gibi yürütülmekte.
Men think they can have the right to numerous affairs but... when a woman has an affair, men are left speechless.
Erkekler, sayısızca ilişkileri olabileceğini düşünür ama kadın olunca, erkekler sessiz kalamaz.
The woman you're having an affair with is his wife.
Senin onun karısıyla ilişkin var.
The Thomas Crown Affair... the Steve McQueen version.
Kibar Soyguncu Steve McQueen'in oynadığı.
Six years ago, you had an affair with a woman who worked at the hospital.
6 yıl önce, hastanede çalışan bir bayanla beni aldatmıştın.
Marilyn had an affair with Arthur Miller, the writer.
Marilyn'in yazar Arthur Miller ile bir ilişkisi vardı.
Mm-hmm, residual skepticism from the whole red sky affair.
Bütün bu kızıl gökyüzü olayından kalan şüphe kırıntıları.
"The memory of our torrid affair has turned my winter heart to summer."
"Yakıcı ilişkimizin hatırası kalbimi kıştan yaza çevirdi."
That's when my love affair with the mail started, and it's never gone away.
İşte o zaman posta servisine olan aşkım başladı ve hiç bitmedi.
The wife in an abusive marriage... having an affair with some mystery man, which could also be Scott.
Kötü davranılan bir evlilikteki bir eş gizemli bir erkekle ilişki yaşıyor, ki bu Scott'ta olabilir.
The last time I was graced with Gaia's presence was at some sober, airless affair, hosted by um, oh, what was the man's name?
En son Gaia'ya görme şerefine nail olduğumda alkolsüz, boğucu bir şenlikteydik. Kim düzenlemişti, neydi adamın adı?
Tonight is going to be the first date in a long and fulfilling love affair.
Bu gece uzun ve doyurucu bir aşk macerasının başlangıcı olacak.
We've had another student come forward to report an affair with Emily, during the school year, on the school grounds.
Emily'yle ilişki yaşadığı rapor edilen başka bir öğrenci daha var. Bir sene boyunca, okulda.
Patrick was gay, so they weren't having an affair, but if Martin is sterile, Julie might have asked Patrick to be the donor, hence the paternity test.
Patrick gay bu yüzden bir ilişkileri olamaz ama Martin kısır ise elimizdeki babalık testine göre Julie, Patrick'ten donör olmasını istemiş olabilir.
I think you know the rest, and now you come back and stick your nose into our business affair...
Sanırım gerisini biliyorsun. Şimdi geri geldin ve bizim işlerimize burnunu soktun.
I mean, my father sent her white roses the entire time He was having an affair with his business partner.
Yani babam bir iş ortağıyla ilişki yaşadığı zaman anneme sürekli beyaz çiçekler gönderiyordu.
Five years ago Simon had an affair, but the couple are keen to put the incident behind them.
Beş yıl önce Simon'ın bir ilişkisi oldu. Ama çift bu olayı geride bırakmaya niyetli.
You told me you did it again in the morning and that to me is an affair.
İlişki olduğunu sabah kendin yine söyledin.
affair 30
affairs 20
the autotrophs began to drool 82
the actor 54
the apocalypse 36
the accountant 17
the accident 58
the airport 62
the attic 32
the air 87
affairs 20
the autotrophs began to drool 82
the actor 54
the apocalypse 36
the accountant 17
the accident 58
the airport 62
the attic 32
the air 87
the architect 42
the armory 16
the address 54
the answer is no 232
the answer is 144
the asshole 16
the apartment 34
the all 89
the answer is yes 95
the animals 29
the armory 16
the address 54
the answer is no 232
the answer is 144
the asshole 16
the apartment 34
the all 89
the answer is yes 95
the animals 29
the artist 45
the anger 33
the arm 18
the art 27
the angels 28
the americans 76
the authorities 21
the army 80
the accent 16
the android 74
the anger 33
the arm 18
the art 27
the angels 28
the americans 76
the authorities 21
the army 80
the accent 16
the android 74