The other side translate Turkish
9,061 parallel translation
No tagged ID, no localizing signature, the phone on the other end could be on Mars or on the other side of this room.
Etiketli kimlik kartı yok, yerini belirten bir imza yok. Diğer yandan, telefon Mars'ta da olabilir ya da odanın diğer tarafında da olabilir.
Stay on the other side of it.
O tarafta kalmaya bak.
Some sort of residual effect from my visit to the other side.
Diğer tarafa olan ziyaretimden kalan bir yan etki gibi bir şey.
Well, there's a door on the other side of the bathroom...
Tuvaletin diğer tarafında bir kapı var.
Time moves swiftly on the other side.
Zaman diğer tarafta hızlı akıyordur.
We can't let the portal close with him on the other side!
Geçidin kapanmasına izin veremeyiz geçitle beraber diğer tarafa geçer o!
I have a girl from the other side of the tracks dead.
Tek sorun, ben bunları yemem.
We took her to the other side of the valley, but she ran away.
Onu vadinin diğer tarafına götürdük ama kaçtı.
Look, it's on the other side, but I think I can do it.
Bak, oda koridorun öteki tarafında ama sanırım yapabilirim.
If the other side finds out that they've already crossed over into the first circle of Hell...
Ya diğerleri, Cehennem'in ilk halkasını çoktan aştıklarını öğrenirlerse...
But here's one door that can only be broken from the other side!
Ancak, sadece diğer taraftan yok edilebilen tek bir kapı kaldı!
After you make it through, you need to destroy the door on the other side.
Geçmeyi başardıktan sonra, kapıyı diğer taraftan yok etmeniz gerekiyor.
The other side of the street?
Yolun karşısında peki?
N-no! I felt bad when we got separated, but I knew that when he skated out the other side of that tunnel, an emotional scar would've been healed.
Ayrıldığımız anda kötü oldum ama o tünelin diğer tarafından kaydığında duygusal yarasının iyileşeceğini biliyordum.
We thought Molly Woods was on the other side.
Molly Woods'un diğer tarafta olduğunu sanıyorduk.
It turns out she is the other side.
Görünüşe göre diğer taraf kendisiymiş.
See you on the other side, bud.
Pekâlâ. Diğer tarafta görüşürüz, adamım.
Somebody's on the other side of the board.
Tahtanın diğer tarafında birisi var.
What did you say is going on on the other side of this curtain?
Perdenin diğer tarafında ne oluyor demiştiniz?
Someone contacted me from the other side.
Öteki dünyadan biri benimle bağlantıya geçti.
The data is on the other side.
Gerçek veriler, anlamsız olanların öteki tarafında.
If I do not want to get caught by the back of my neck by the other side, I have to know the truth about all of my suspicions.
Karşı taraftakilere hazırlıksız yakalanmamam için gerçeği bilmem gerek.
Residual effect from my visit to the other side.
Diğer tarafa olan ziyaretimden kalan bir yan etki gibi bir şey.
The other side?
Diğer tarafta mı...? Tamam.
Just flying round there and out the other side. ♪ Sharing horizons that are new... ♪
Bir taraftan diğerine adeta uçarak gidiyor.
Pass it to me once I'm on the other side.
- Diğer tarafa geçtiğimde uzat.
She's going back to the other side, but she's sending all of you her love.
Diğer tarafa geçecek ama önce hepinize sevgisini gönderiyor.
I think the other side of this wall is exposed to space.
Sanırım duvarın diğer tarafı uzaya saçılan kısım.
How do we know that on the other side of this door it's not exposed to space?
Kapının diğer tarafının patlamayla uçtuğu tarafa çıkmadığını nereden biliyoruz?
There's gotta be life support on the other side.
Diğer tarafta yaşam destek ünitesi olmalı.
The airlock is on the other side of that breach, genius.
Hava kilidi bu yarığın diğer tarafında kaldı zeka küpü.
Did you see Oliver on the other side?
Öbür tarafta Oliver'i gördün mü?
- What's so important on the other side?
- Diğer tarafta bu kadar önemli ne var?
- You need to destroy the door on the other side.
- Eğer diğer tarafta kapıyı yok etmek gerekir.
What's so important on the other side?
Ne diğer tarafta bu kadar önemli?
Alright if anyone sees us on the other side of the door we are screwed.
Pekala, bizi kapının diğer tarafında gören olursa, sıçarız.
Guess you left some of the old Mike Warren on the other side, huh?
Sanırım eski Mike Warren'ın birazını diğer tarafta bırakmışsın.
The guy on the other side of Gerard's suit.
Gerard'ın davalı olduğu kişi.
The motion sensor is calibrated to not shoot anything before the door, but it will take out anything that moves on the other side of it.
Hareket algılayıcısı kapının önündeki hiçbir şeye ateş etmemek üzere ayarlandı, fakat kapının öbür tarafında hareket eden herhangi bir şeyi indirir.
( MACHINE WHIRRING ) You're going to be laughing out of the other side of your face when Greenie's through with you, egghead.
Yeşillinin seninle işi bittiğinde suratının öteki tarafıyla gülüyor olacaksın yumurta kafa.
I have the Prime Minister of Israel and half of his cabinet on the other side of this door.
Israil Başbakanı ve kabinesinin yarısı şu kapının hemen arkasında.
The one that walked on the other side of the road and ignored the man who'd been attacked by robbers?
Hırsızlar tarafından saldırılan adamı görmezden gelen ve yolun karşı tarafından yürüyen kişi gibi?
Stefan without his humanity is one artery away from Stefan the ripper, and every day that goes by is one year of guilt waiting for him on the other side.
İnsanlığı olmayan Stefan, şu an deşici Stefan'dan bir atardamar uzaklıkta. Geçirdiği her gün, bir yıla sığacak kadar suç işlemesine yetecek.
Hardman accessed my computer and fed the other side my game plan.
Hardman bilgisayarıma erişti ve öteki tarafa oyun planımı verdi.
You told me you would fight to get our names on the wall once you got on the other side.
Sen bana öbür tarafa geçtikten sonra isimlerimizi duvara yazdırmak için savaşacağını söylemiştin.
Ray's waiting on the other side of the parking lot, isn't he?
Ray otoparkın diğer tarafında bekliyor, öyle değil mi?
( Bridget ) It's called discovery, which means either side has to reveal new evidence to the other.
Buna keşif deniyor yani bir tarafın diğeri hakkında yeni deliller sunma hakkı vardır.
- Other side of that hill, that's where they used to house some of the sawmill workers.
- Hayır. - Tepenin diğer tarafında kereste fabrikası çalışanlarının oturduğu yerde birkaç fabrika çalışanı da var.
Yeah, it's... just the other side of the old sawmill.
Evet... eski kereste fabrikasının diğer tarafı.
Look, it has a picture of him on one side and another woman on the other.
Bir tarafında onun diğer tarafında da kadının fotoğrafı var.
I know the general story, how her family died, the fire, but she's also told me about your other side, the good times.
Genel hatları biliyorum. Ailesinin öldüğünü, çıkan yangını. Aynı zamanda senin diğer yönlerini de anlattı.
the other half 29
the other night 242
the others 231
the other me 18
the other guy 58
the other woman 16
the other way around 24
the other one 318
the other day 439
the other way 103
the other night 242
the others 231
the other me 18
the other guy 58
the other woman 16
the other way around 24
the other one 318
the other day 439
the other way 103
the other thing 93
the other thing is 17
the other two 35
the other 237
other side 97
side 253
sideways 34
sides 51
sided 108
sidebar 61
the other thing is 17
the other two 35
the other 237
other side 97
side 253
sideways 34
sides 51
sided 108
sidebar 61
sidekick 32
side up 19
side note 16
sideshow bob 30
side door 25
side by side 69
side to side 29
side pocket 20
sided love 19
side up 19
side note 16
sideshow bob 30
side door 25
side by side 69
side to side 29
side pocket 20
sided love 19