The post translate Turkish
5,693 parallel translation
According the post-mortem report.. This woman committed suicide by setting herself on fire.
Gelen haberlere göre bu kadın kendini yakarak intihar etmeye kalkıştı.
So, wait, your news feed tells you that Isaac got a new pair of Italian loafers, or Ben, Ben wrote a funny headline for the Post, and that makes you feel like you still know somebody?
Yani, bir dakika, haber kutundan lsaac'in yeni İtalyan ayakkabıları aldığını veya Ben'in Post için komik bir başlık yazdığını öğreniyorsun ve böylece birini tanıdığını mı hissediyorsun?
The NHS and the welfare state were founded on the post-war re-evaluation of society.
NHS ve refah devleti savaş sonrası toplumun yeniden yapılandırılması sırasında kuruldu.
I saw the post cards you sent him from Paris.
Paris'ten ona gönderdiğiniz kartpostalları gördüm.
Yes, if I were the enemy, I would simply bypass the post.
Düşman olsam kestirme yolu kullanırdım.
The enemy can surround the post and Dannevirke will no longer be a fortress.
Düşman etrafını sarabilir ve Danevirke artık sağlam bir kale olmaktan uzaklaşır.
But we'll know more once he's completed the post mortem.
Ama otopsi raporundan sonra durum netliğe kavuşacak.
Be able to speak to the nature of the fatal blow, once I've completed the post mortem.
Bıçak yaralarının özellikleriyle ilgili bilgiyi ancak otopsiden sonra verebilirim.
Well I changed our address with the post office.
Postanedeki adresimizi değiştirdim.
I saw Harmon at the post office. Why don't you call him?
Postanede Harmon'ı gördüm.
Well, I should probably get to the post office before it closes.
Kapanmadan postaneye gitmem gerekiyor.
The post-its, the notes... we were decoding it story by story.
Renkli kağıtlar, notlar. Hikayeden hikayeye şifreleri çözüyorduk.
And the post orbital, the bone directly behind the eye, was broken and pulled outwards and laying at sort of a weird angle.
Göz çukurunun arkasındaki kemik kırılmıştı ve dışarı sarkıyordu ve garip bir açıda duruyordu.
I don't have the exact address because they pick up the post from the town hotel.
Postayı kasabadan aldıkları için elimde tam adresi yok.
Sweeping the floor of the post room at the Irish Times.
Irish Times gazetesinde yerleri süpürerek.
We're on the post-op floor, Toronto General, room 718.
- Ameliyat sonrası katı, Toronto General, 718. oda.
But you're in-charge of the post so who gave itto you?
Ama postalardan sen sorumlusun.
This was sent from the post office on Seventh and Lafayette.
Bu Yedinci ve Lafayette ile postane gönderildi.
Gave you five more points on the post-recoupment share.
Zararı telafi hissesinden sana % 5 daha verdim.
So he reads the post, next thing he comes in, walks right up to her and he just like...
Adam bunu okuyor, sonra içeri giriyor yanına yaklaşıp şöyle yapıyor...
But, you know, post-invasion, we needed to ensure the safety of humanity
Ama, biliyorsun, saldırı sonrası... insanlığın güvenliğini sağlamamız lazım...
Um, post invasion, the Heavies, uh, raided his village, killed his family.
İstila sonrası, yüklüler, onun köyünü bastı ve ailesini öldürdüler.
And she started telling me that her security post was the perfect setting for a movie, but she couldn't write because, as she put it, "Either you're born with it or you're not".
Bana güvenlik görevlisi olmakla ilgili bir sinema fikri olduğunu anlattı. Ama yazamıyordu, çünkü düşünüyordı ki : "Bu yetenek sizde ya vardır, ya yoktur."
♪ The Whig Party, post Millard Fillmore ♪
# Millard Filmore sonrası Whig Partisi #
Maybe it's in the second post.
Belki ikinci postada.
- Did you post the video yet?
- Videoyu paylaştın mı?
Man : The shrinks call it post-traumatic stress disorder.
Psikiyatr, buna travma sonrası stres bozukluğu diyor.
The fact is that your post has made it impossible to sit on the POTUS'secret any longer, so as a direct result of your actions, the President of the United States is bringing forward the announcement to today
Yayınladığın haber Başkan'ın sırrını saklamayı imkansız hale getirdi. Yaptıklarının direkt sonucu olarak Birleşik Devletler Başkanı, seçimlerde yeniden adaylığını koymayacağı duyurusunu bugüne aldı.
Having heard of his brother's death at the governor's 60th birthday party, Jo Yoon left his post and returned home after 10 years.
Valinin 60. doğum günü eğlencesinde kardeşinin ölüm haberini alınca Jo Yoon görevinden ayrılarak 10 sene sonra eve geri döndü.
The post-mortem?
Otopsi?
I hate it. This ain't the kind of post a guy makes his stars on.
Bu, rütbe atlayabileceğin türden bir görev değil.
Body was found by the museum attendant, Terence Black, post-grad at Wolsey College, working here for the summer.
Cesedi müze görevlisi Wolsey kolejinde yüksek lisans yapıp yazları burada çalışan Terence Black tarafından bulundu.
Post office should be able to tell you who holds the franking licence.
Postane damganın kimin adına düzenlendiğini biliyor olmalı.
The names of every person in America who will lose home care when the freeze sets in, who will lose half their welfare benefits, who will go on furlough, who will lose their student loans, transportation services, post-combat counseling.
Amerika'da bu kısıntı devreye girince evde bakım hizmetinden mahrum kalacak herkesin ismi. Destek gelirlerinin yarısını kaybedecekler, işten çıkarılacaklar, öğrenci kredilerini kaybedecekler, ulaşım hizmetlerini, savaş sonrası danışmayı...
Offensively, we are in the 41, I want to see a lot of post-touches and x-cuts.
Henüz 41 sayımız var, sizden isteğim hücumda bol bol blok yapmanız ve adam tutmanız.
In the back row near the lamp post.
- Arka tarafta, elektrik direğinin yanında.
Even though the new government had offered him a post, Aoshi still tried to save his men from death at the Shogun's hands.
Yeni hükümet Aoshi'ye görev teklif etmesine rağmen, o hala adamlarını Shogun'nın ellerinde ölümden kurtarmayı denedi.
Nothing for you in the first post, Mr Crab.
İlk serviste birşey yoktu Bay Crab.
This letter from Mr Fletcher's family arrived with the morning post.
Bu mektup Bay Fletcher'ın ailesinden sabah postasıyla geldi.
Your post mortem report from the scene of the crime indicates that you found that Abby Borden died around 9 : 30 in the morning and Andrew close to 11 : 00.
Olay mahallinizden gelen otopsi raporunuz göre, Abby Borden'nın sabah 9 : 30'da Andrew ise 11 : 00 civarında öldürüldüklerini belirtmişsiniz.
If the sky was a calendar and somebody stuck a Post-it note on top of it, what else could it be but a message?
Eğer gök bir takvim ise ve biri üzerine bir not yapıştırdıysa bu mesajdan başka ne olabilirdi ki?
You blog and post and try to get yourself on one of the big music sites, like Pitchfork.
Sen, bloğun ve gönderilerin kendinizi büyük bir müzik sitesine atmalısınız, Pitchfork gibi.
They've got some sort of top secret giant listening post out there in the wasteland.
Gizli bir tesisleri var. Her yaptığımızı görüp her söylediğimizi duyuyorlar.
Post-Olympiad of course, I'll need to branch out into modem theoretical physics if I'm going to describe a unified field theory for the four fundamental forces of nature.
Olimpiyat bitince, bir yandan doğanın dört temel gücü hakkında birleşmiş alan teorisini tanıtırsam diğer yandan da kuramsal fizikle ilgilenmem gerekecek.
Nick Ronson, from the Evening Post.
The Evening Post'tan Nick Ronson.
I joined the civil services... everyone in the family made it to some government post... except Nikhil No... Dad is...
Hayır, babam polis.
And, you know, I was just wondering, what the laws were about what you can and can't post on the Internet.
Anlarsınız ya, internette neleri paylaşıp paylaşamayacağımızı söyleyen kanunları merak etmeye başladım.
- You will be responsible for the new trading post.
- Yeni ticaret merkezinden sen sorumlu olacaksın.
Okay, well, then somebody wanted this photo on the Internet, and I'm guessing that the ghost didn't hop online to post it.
Tamam biri bu fotoğrafların internette olmasını istemiş ve sanırım hayalet bunu internete yükleyemez.
( Bellamy ) To distract the guard from his post. ( Fred ) Right.
- Korumanın dikkatini dağıtmak için.
Spent time with them post-mortem just like Heather Clarke the dancer.
Ölüm sonrası onlarla vakit geçirmiş. Tıpkı dansçı Heather Clark'ta olduğu gibi.
the postman 19
the post office 26
poster 21
post 471
postmortem 20
postman 26
posters 34
posture 33
post office 38
the power of christ compels you 31
the post office 26
poster 21
post 471
postmortem 20
postman 26
posters 34
posture 33
post office 38
the power of christ compels you 31
the police 666
the party is over 26
the police are here 92
the piano 29
the police are coming 33
the party 90
the plane 59
the police station 24
the park 61
the point is 1527
the party is over 26
the police are here 92
the piano 29
the police are coming 33
the party 90
the plane 59
the police station 24
the park 61
the point is 1527
the phone rang 17
the party's over 96
the prince 110
the policeman 19
the painter 35
the player 16
the people 229
the phone rings 24
the point 85
the patient 39
the party's over 96
the prince 110
the policeman 19
the painter 35
the player 16
the people 229
the phone rings 24
the point 85
the patient 39