The sooner the better translate Turkish
969 parallel translation
- Yeah, the sooner the better.
- Olabildiğince çabuk.
- The sooner the better.
En kısa zamanda.
Which is my great good fortune, the sooner the better.
Benim talihim işte, ne kadar çabuk olursa o kadar iyi.
Well, 26 is the number and the sooner the better.
Tamam, numara 26. Ne kadar çabuk gitsek o kadar iyi.
The sooner the better, right.
Ne kadar çabuk olursa, o kadar iyi olur.
- The sooner the better.
- O halde ne zaman gidiyoruz?
- Go ahead. The sooner the better.
Ne kadar erken o kadar iyi.
Yes, and the sooner the better.
- Ne kadar erken edersen iyi olur.
The sooner the better. Now.
Ne kadar erken olursa o kadar iyi.
The sooner the better.
Ne kadar çabuk, o kadar iyi.
The sooner the better as far as I'm concerned.
Ne kadar çabuk gidersek o kadar iyi.
The sooner the better.
Ne kadar erken o kadar iyi.
Yes, the sooner the better!
Evet, ne kadar erken o kadar iyi.
Yes, the sooner the better.
Evet, ne kadar erken, o kadar iyi.
The sooner the better to coin a phrase.
Ne kadar çabuk olursa, o kadar iyi olur deyim yerindeyse.
We better find a place and get it dug and the sooner the better.
Bir yer bulup kazmalıyız. Ne kadar çabuk o kadar iyi.
I imagine the sooner the better, sir.
Sanırım ne kadar erken olursa o kadar iyi efendim.
You wanna get the feel of it, the sooner the better.
İnsan nasıl bir şey olduğunu ne kadar çabuk görürse o kadar iyi.
- But I don't like that man and the sooner he goes the better.
Ama bu adamdan hoşlanmadım. Bir an önce gitse iyi olur.
The sooner we leave, the better.
Ne kadar çabuk ayrılırsak o kadar iyi.
You sign, darling. The sooner you get used to your new name, the better.
Yeni ismine ne kadar çabuk alışırsan o kadar iyi.
The sooner they learn that, the better.
Bunu ne kadar hızlı öğrenirlerse o kadar iyi.
The sooner this matter's settled, the better.
Ne kadar erken çözümlersen o kadar iyi.
The sooner you do, the sooner Regis feels better
Ne kadar çabuk olursan, Régis o kadar iyi hisseder.
You're the same as anybody else and the sooner you get that through your head, the better.
Kimseden bir farkınız yok... bunu kafanıza ne kadar çabuk soksanız, o kadar iyi olur.
- The sooner the better for me.
- Köşeyi dönünce.
The sooner you get out there, the better.
Ne kadar çabuk olursan o kadar iyi.
The sooner, the better. Say 15 minutes. Right.
Ne kadar erken olursa o kadar iyi. 15 dakika.
- The sooner we get off the better.
- Bir an önce yola çıkmalıyız.
Me? The sooner, the better.
Ne kadar erken olursa o kadar iyi.
The sooner you admit it, the better it'll be for you.
Ne kadar çabuk itiraf edersen, senin için o kadar iyi olur.
- Well, you know, the sooner, the better.
- Bildiğiniz gibi ne kadar erken olursa o kadar iyi.
The sooner you turn him over to us, the better it'll be for you.
Kendi iyiliğiniz için teslim edin.
I may have to until we are safely married, so the sooner we get married the better!
Evlenene dek içmem gerekebilir, böylece çabucacık ve daha iyi şartlarda evlenebiliriz!
The sooner we get out of here, the better.
Buradan ne kadar erken ayrılırsak o kadar iyi.
Sooner you find out that horse'll kill anybody that tries to ride him the better off you're gonna be.
Bu atın ona binmeye kalkan herkesi öldüreceğini çok geçmeden anlasan iyi olur yoksa öldürdüğü sen olacaksın
Talk to her. The sooner, the better.
Onunla bir an önce görüş.
The sooner, the better.
Ne kadar çabuk olursa o kadar iyi olur.
The sooner we blow up the old Louisa, the better.
Luisa'yı ne kadar çabuk imha edersek o kadar iyi.
The sooner, the better.
Ne kadar erken, o kadar iyi.
Believe me, the sooner he gets a bullet through his head, the better.
İnan bana, Onun kafasına bir kurşunu ne kadar erken sıksak o kadar iyi.
The sooner I'm out of it, the better.
Daha da erken dışardayım, daha iyi.
The sooner we get going, the better.
Ne çabuk gidersek o kadar iyi.
The sooner this is over with, the better it'll be for the whole country.
En kısa sürede bu konunun kapanması ülkemiz yararına olacak.
Sooner the better.
Ne kadar çabuk olursa o kadar iyi olur.
And the sooner, the better.
Ve yakında daha iyisi gelir.
The sooner it's over with, the better.
Yakında her şey iyi son bulacak.
I think the sooner I get settled in Auvers, the better.
Auvers'e ne kadar çabuk yerleşirsem o kadar iyi olur bence.
The sooner you get going, the better.
Yola ne kadar çabuk çıkarsanız o kadar iyi olur.
The sooner we get him home, the better.
Onu eve ne kadar çabuk götürürsek, o kadar iyi.
Well, as far as I'm concerned the sooner you get started, the better!
Şey, bence ne kadar erken başlarsamız, o kadar iyi olur.
the sooner 58
sooner the better 24
the better 784
the simpsons 168
the sun 236
the sun is shining 35
the show must go on 78
the same goes for you 21
the s 152
the sky's the limit 40
sooner the better 24
the better 784
the simpsons 168
the sun 236
the sun is shining 35
the show must go on 78
the same goes for you 21
the s 152
the sky's the limit 40
the storm 50
the spectator 98
the same to you 32
the sun is out 17
the sound 24
the same as you 50
the same one 32
the song 78
the same thing happened to me 16
the same 389
the spectator 98
the same to you 32
the sun is out 17
the sound 24
the same as you 50
the same one 32
the song 78
the same thing happened to me 16
the same 389
the sex 65
the stairs 24
the sword 66
the star 53
the show's about to start 17
the singer 51
the shoes 52
the same thing 67
the stars 77
the same way 23
the stairs 24
the sword 66
the star 53
the show's about to start 17
the singer 51
the shoes 52
the same thing 67
the stars 77
the same way 23