There's this girl translate Turkish
551 parallel translation
Yeah, I got this giant knife and I went to this girl's house and was gonna find her, but she wasn't there, so I just slashed her tires.
Evet, kocaman bir bıçağı alıp bu kızın evine gittim ama evinde değildi, ben de sadece arabasının tekerlerini deştim.
Well, there was this girl come along in a red dress -
Kırmızılar giymiş bir kız çıkmış karşısına.
"Now, it happened that in Bagdad at this time, there was a dancing girl named Sherazade... whose skill and beauty... had made her the idol of the people."
"O zamanlar Bağdat'ta, Şehrazat adında dansçı bir kız varmış... Yeteneği ve güzelliği sayesinde insanlar ona taparmış."
In the second place, this is the most important thing... soon there will be ads and signs saying I'm the average American girl.
Ayrıca, ki bu en önemli nokta, yakında benim sıradan Amerikalı kız olduğumu söyleyen reklamlar çıkacak.
I would like to dedicate this number to a little girl who's about to become a big star because she knows exactly where she's going and who she's going there with.
Bu şarkıyı, büyük bir yıldız olmak üzere olan küçük bir kıza adıyorum. Çünkü nereye gittiğini çok iyi biliyor. Ve oraya birlikte gittiği kişiyi de.
There's this young lady, almost a girl, I'd say.
Bu genç hanım, hatta küçük kız diyelim.
This girl proves there's human life on this plateau.
Bu kız bu yaylada bir insan yaşamı olduğunun kanıtı.
This detective was there, Norman told him about the girl, the detective thanked him and he went away.
Dedektif oradaymış, Norman ona kızdan söz etmiş ve dedektif ona teşekkür edip gitmiş.
Ahh! There's this girl, Lisa Fellini.
Lisa Fellini isimli bir kız var.
There's something about this girl.
Bu kızda bir şey var.
It took a woman to prove it. There's this girl, let's call her...
Bunu kanıtlamak için bir kadın yetti.
In this golden throat there's a hidden character. The girl directs the town.
O sadece bir artist değil, Şov dünyası ondan sorulur.
Then there's this spooky girl, Eva.
Bir de ürkütücü kız Eva var.
There's no helping this girl!
Bu kız da bir işe yaramıyor!
Once upon a time... down in Shreveport, Louisiana... there was this bad little girl named Melba Nyle.
Bir zamanlar Louisiana Shreveport'ta küçük kötü bir kız varmış. Adı Melba Nyle'mış.
Yuri, there's an extraordinary girl at this party.
Partide olağandışı bir kız var.
- There's this girl named Rosita he likes.
- Rosita diye bir kızla arası iyidir.
There's only one thing you can do with a girl like this.
Böyle bir kızla yapabileceğin tek bir şey var.
Well, there's this painting on the wall of a heart... er, girl.
Duvarında bir kalp... şey, bir kız resmi var.
There's no question about this girl being a definitive communist threat
Bu kızın kesinlikle komünist tehlike arz ettiğinden şüphe yok
There was this girl that lived across the hall.
Koridorun karşısında oturan bir kız vardı.
There's no girl like that in this town.
Bu kasabada öyle bir kız yok.
There's a girl and her father over at the lake who say that they saw the thing that made this.
Gölün kıyısında bunu yapan şeyi gördüklerini söyleyen bir kız ve babası var.
Soviets don't have one. In all the world, there's no one quite like Robin Sandza... unless it's this girl.
Dünyada Robin Sanza gibisi yok...
There's this girl that I wanted to ask you about.
Size sormak istediğim bir kız var.
No, I'm sorry, but there's this other girl.
Hayır, özür dilerim, ama bir de başka bir kız var.
I turned around and there's this great looking girl.
Dönüp baktım ve muhteşem bir kız vardı.
I asked him : Could you play something slow? I don't know how to dance, and there's this girl I like a lot.
15 00 : 16 : 37 : 12 "Nasıl dans etmeyi bilmiyorum... 13 00 : 16 : 40 : 01 ve çok hoşlandığım bir kız var" dedim.
There's a girl sitting down in my squad car below... too scared to come into this house.
Arabanın içinde içeri girmekten çekinen bir kız oturuyor.
Please, sir, this is important. Can you just tell me, is there a girl living there, mid 20's, 5'3 ", blonde, beautiful face, great figure, fresh skin, full lips... and young, vibrant, alive?
Bana sadece söyleyebilir misiniz, orda yaşayan sarışın yirmili yaşlarının ortasında sarışın biri, güzel yüzlü, müthiş biçimli, taze ciltli, tam dudaklı... ve genç, hayat dolu, diri?
There is this black guy with that blond girl.
Bir sarışın kızla, bir siyah adam vardı.
Well, there's this girl and...
Şey, bir kız var ve...
Hard to believe there's a little girl under all this.
Bütün bunların altında küçük bir kızın olduğuna inanmak zor.
There was this girl in the class.
Sınıfımda bir kız vardı. Beni terk etti.
You realize there's one way this girl is ever gonna take you seriously.
Bu kızın dikkatini çekmenin ciddi anlamda tek bir yolu var.
There's this girl. Let's call her... Betty.
Bir kız var, Betty diyelim ona.
There's this girl in it and she looks exactly like Chris.
Chris'e tıpatıp benzeyen bir kız var.
There's definitely more to this girl than meets the eye.
Bu kızda görünenden daha fazlası var.
There's this sort of naive girl that he's planning on...
Biraz saf bir kız var da, onunla...
There's a rule. There's a tradition that says I have to kiss this girl on the lips.
Bir kural var, bir gelenek, diyor ki...
There's this girl who looks just like me who got into a peck of trouble today, so if the principal calls and- -
Kimin umurunda? Biliyor musun, inanılmaz bir şey ama Kelly, iyi çocuk oldu.
Uh, there's only a 47 % chance you're gonna marry this girl Tess.
Tess'le evlenme şansın sadece 47 % oranında.
I mean, for example let's just say that there's somebody so unattractive in this room that even the girl cats won't let him pet them.
Diyelim ki bu odada cazibesiz biri var. O kadar ki dişi kediler bile onun... kendilerini sevmesine izin vermiyor olsun.
She sees everybody else's dad with a good education and says, "What did I do to deserve this?" You must be a bigger man. There's a wonderful girl's future at stake.
etrafındaki herkesin iyi eğitim almış babasını görüp, "bunu hakedecek ne yaptım?" diyordur olgun bir adam olmalısınız. söz konusu olan, harika bir kızın geleceği
Well, there's this girl.
Şey, şu kız var.
I appreciate there are real vampires and you're on this big holy mission, but obviously somebody read their tea leaves wrong, COs I'm not your girl.
Gerçek vampirler olduğunu ve kutsal misyonunu anlıyorum, ama birileri fala yanlış bakmış, çünkü aradığın ben değilim.
There's no way I can beat this girl.
Bu kızı geçmemin imkanı yok.
At the party there's gonna be a girl with knockers this big. - Bullshit!
- Bir kız gelecekmiş partiye, böyle göğüsleri varmış.
There's this girl at school here... She's 18, she's got a body to kill for, beautiful face, and she asked me...
Burada, okulda bir kız var - 18 yaşında, muhteşem bir vücut, harika bir yüz, ve benden...
You know, Byron, it's easy for us reporting this story... to forget there's a very scared little girl inside that car.
Biliyorsun ki Byron, bu haberi arabada çok korkmuş küçük bir kız yokmuş gibi sunabiliyoruz.
So Flakey Foont answers the door, and there's this girl's body standing there.
Böylece Flakey Foont kapıya bakar ve karşısında duran bir kız görür.
there's this 114
there's this guy 57
there's this thing 19
this girl 216
girl 5298
girls 4202
girlfriend 1187
girly 48
girls' night out 16
girlie 124
there's this guy 57
there's this thing 19
this girl 216
girl 5298
girls 4202
girlfriend 1187
girly 48
girls' night out 16
girlie 124
girl power 27
girls' night 20
girlfriends 145
girl talk 30
girl stuff 27
girls laugh 17
girls laughing 18
girl trouble 22
girl this time you're all alone 21
therese 78
girls' night 20
girlfriends 145
girl talk 30
girl stuff 27
girls laugh 17
girls laughing 18
girl trouble 22
girl this time you're all alone 21
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176