They were translate Turkish
71,079 parallel translation
They were already laying people off at the coal mine.
Kömür madeninde insanları... işten çıkarıyorlardı.
They were the aggressors on Ganymede.
Onlar Ganymede'deki saldırganlardı.
They were coming right at us.
Bize doğru geliyorlardı.
Yeah, they were charging at us.
Evet, bize şarj ediyorlardı.
They were firing at us.
Bize ateş ediyorlardı.
And the Blues, they were closing in on us fast.
Ve Blues, çabucak bize yaklaşıyorlardı.
The UN marines, they weren't firing at us, they were shooting behind them, at him.
BM deniz gemileri, bize ateş etmiyorlardı. Onların arkasında, arkasından ateş ediyorlardı.
And after that, they knew they were being watched, so the trucks started moving...
Ondan sonra da izlendiklerini anladılar ve kamyonlar tekrar harekete geçti. Uydular için bir gösteri yaptılar.
The soldiers who were there, who came there to collect you, they were... They were told to slaughter any boys they found there.
Orada olan askerler, sizi almaya gelen askerler o askerler orada bulunan her çocuğu katletme emri almışlar.
Just the, uh, the guys last night, they were sayin'- - okay, what did your ladies tell you last night?
Dün geceki adamlar, diyeceklerdi - Tamam, dün akşam sana ne dedi Bayanlar?
They were red.
Kırmızıydı.
Most people don't remember what they were doin'40 years ago.
Çoğu kişi hatırlamaz kırk yıl önce ne yaptığını.
Hell, most people don't remember. What they were doin 40 minutes ago.
Hatta çoğu kişi, kırk dakika önce ne yaptığını bile hatırlamıyor.
They were here, Len.
Buradaydılar, Len.
They were just here to have fun.
Buraya eğlenmeye gelmişlerdi.
They were here, Leonard.
Buradaydılar Leonard.
They were only happy to lend him to us.
Ona sadece bize borç vermekten mutluluk duyuyorlardı.
So we were able to isolate the sound they were hearing.
Duydukları sesi ayırdık.
They were making a bomb.
Bir bomba yapıyorlardı.
They were gonna blow a hole in the fence and escape.
Çitte bir delik açıp kaçacaklardı.
They were lined up around the bloc to bury you and I talked them out of it.
Seni gömmek için sıraya geçtiler ve ben onları vazgeçirdim.
You knew that they were lying, and yet you didn't press, but what I don't know... is whether it's because you're soft or because you're subversive.
Yalan söylediklerini biliyordun ama yinede üzerlerine gitmedin. Henüz anlamadığım şey bunu budala olduğun için mi yoksa baltalamaya çalığın için mi yaptığın.
I just want things to be back the way they were.
Sadece şeylerin eski hallerine dönmesini istiyorum.
They were Deuce's Caboose chili dogs!
Deuce'in Vagonu'nun acılı sosislileriydiler!
They said they were going to take them home but they threw them out the airlock.
Onları eve götüreceklerini söylemişlerdi ancak hava kilidinden uzaya attılar.
They weren't firing at us. They were shooting at him.
Ateş ettikleri biz değildik, oydu.
I thought they were magic.
Sihirli olduklarını düşünürdüm.
They were waiting for us.
Bizi bekliyorlardı.
Or, they were prepared in advance to collect data on the field test of their new weapon.
Ya da yeni silahlarının alan testinde veri toplamak için önceden hazırlanmışlardı.
They were closing in on us fast.
Hızla üzerimize geliyorlardı.
Why didn't you tell me they were gonna say that?
- Bunu söyleyeceklerini bana niye söylemedin?
They were going to kill you.
Sizi öldüreceklerdi.
- By the third dentist, my gums were so swollen that my teeth fell like they were ready to fall out.
- Üçüncü diş hekimi tarafından, Diş etlerim çok şişti ki dişlerim esiyordu Düşmeye hazırdılar.
But my mother was a patient here, rest her soul, and they were so good to her, I just wanted to do something.
Ama annem burada hastaydı, huzur içinde yatsın.. .. ve ona çok iyi davrandılar.
The hospital deny any impropriety, naturally, and as far as they were concerned, the matter was closed.
Hastane de doğal olarak hırsızlığı reddediyor.. .. ve onların bildiği kadarıyla, olay kapatılmış.
They were all your patients, Dr Powell.
Onların hepsi sizin hastalarınızdı Dr Powell.
They were sick already.
Onlar zaten hastaydılar.
They were seen as a gateway from one world to another.
Onları başka bir dünyaya açılan bir kapı olarak görürlerdi.
And they were cast upon the earth.
.. yeryüzüne yağdı.
Jon said they were colleagues.
Jon meslektaşları olduğunu söyledi.
Sure. They were tiny anyway.
Zaten çok küçüklerdi.
I figured they were, too.
Onlar da uyanıktır dedim.
According to the death certificates, they were both cremated.
Ölüm belgelerine göre, Her ikisi de yakıldı.
Records indicate they were cremated here, which if I remember correctly is supposed to include all body parts.
Kayıtlar burada yakıldığını gösteriyor. Doğru hatırlıyorsam bütün vücut parçalarını yanması gerekir.
They were all Wesen, and a lot of them wound up buried in that guy's cemetery.
Hepsi Wesen'di ve birçoğu O adamyn mezarlığına gömüldü.
They're my mother's... were my mother's.
Bunlar annemin... annemindi.
Where were they?
Onlar nerede?
They'd docked and were waiting to take on cargo when the battle broke out.
Savaş patladığında yükü almak için beklemek üzere demirlediler.
Mars rains hell on Ganymede and now they're treating us as if we were the criminals.
Mars, Ganymede'ye cehennem gibi yağıyor ve şimdi de bize suçluymuşuz gibi davranıyorlar.
Parents were asleep when they heard the baby crying.
Bebeğin ağlamasını duyduğunda anne ile baba uyuyormuş.
What if what they assumed were mythological pagan creatures were actually artistic representations of Wesen from the universe or multiverse or wherever?
şayet onların Mitolojik pagan canlıları olduklarını varsayarsak Aslında Wesen'in sanatsal temsilcileriydi Evrenden mi yoksa çoklu evren'den mi, yoksa nerede
they weren't there 24
they weren't 91
they were together 21
they were best friends 18
they were good 30
they were right 58
they were beautiful 18
they were not 22
they were here 104
they were delicious 18
they weren't 91
they were together 21
they were best friends 18
they were good 30
they were right 58
they were beautiful 18
they were not 22
they were here 104
they were delicious 18