They were just translate Turkish
3,569 parallel translation
They were just hardworking boys that were foolish.
Çalışkan ve bir o kadar da aptal adamlardır.
They were just asking us questions about Susan.
Bize Susan hakkında sorular soruyorlardı.
They were just follow-up questions.
Bu sorular prosedürü tamalamak için.
- No, they were just so boring.
- Hayır ama çok sıkıcılar
You know, they were just they were just always guessing.
Biliyorsunuz ki, onlar sadece onlar sadece tahmin ediyorlardı.
They were just staring like that.
O şekilde boş boş bakıyorlardı.
They were just gathering dust.
Tozlanıp duruyorlar.
Well, I feel that they were just trying to be tongue in cheek.
Bana sorarsan kalçaları dile gelmiş.
I think they were just some guys.
Sıradan birileriydi sanırım.
They were just here.
Daha yeni gitmişler.
Think they were just happy to have one less patient to care for.
İlgilenmeleri gereken hastalardan biri eksildiği için mutluydular sadece.
I thought they were just props.
Ben onların süs olduğunu sanıyordum.
They were just saying that in college, like girls have sex all the time.
Üniversitede kızların hep seks yaptığını diyorlardı.
"They were just normal guys but terrible, terrible dancers."
ama rezil dansçıydılar. "
They were just here about ten minutes ago.
On dakika önce buradaydılar.
They were just collateral damage. In a plane crash that you caused for god knows what reason!
Onlar senin sebep olduğun ve kim bilir neyi amaçladığın bir uçak kazasında öylece kim vurduya gittiler.
They were just my age.
Üçü de benim yaşımdaymış.
They were trying to shoot a couple who was testifying against the family, and I don't know if they no see me or they just think I'm a statue, but I got shot 19 times.
Aile aleyhine tanıklık edecek bir mafya patronunu vuracaklardı. Artık beni görmediler mi yoksa beni heykel mi sandılar bilmiyorum. 19 kez vuruldum.
I said, "I want an investigation," that they were all fucking idiots, and then it just got worse, and they fired me right there!
Bir sorusturma istiyorum dedim, hepsinin aptal oldugunu söyledim ve daha da kötülesti beni kovdular aninda.
The names that they called him were just horrendous.
Ona taktıkları isimler korkunçtu. Bayan JACOBSON SHANE'İN GÖZDE ÖĞRETMENİ
He just accepted anybody and everybody for who they were,
Herkesi olduğu gibi kabul ederdi.
Out loud, they were saying the verses, Almost, in a way, just to justify
Bir önceki gün eşcinsel diye oğullarını dövmelerini haklı çıkarmaya
That they were able to just say, "look, like, we're gonna be there for you."
diyebilmiş olmaları benim için çok anlamlı oldu.
The farmers were wrong. They just gave the government..
Çiftçiler yanlış yapıyor.
They hurried us off the plane so we couldn't take a look around and pretty much it was just here and the next thing we knew we were in town.
Uçağa binmek için acele ettirdiklerinden etrafa göz atamamıştık dışarıda oldukça fazla şey vardı. Ve kasabaya geldiğimizi anladık.
But they were elected on the promise of not going anywhere near that oil - and their arguments were - that rising CO2 emissions pose a threat globally and not just to Denmark.
Ama onlar bu petrol hiçbir yere gitmiyor vaadini için seçildiler. Ve onların argümanları vardı. Yükselen karbon salınımı Danimarka'ya küresel bir tehdit teşkil ediyor.
I thought they were all just... Turkey-sized.
Hepsinin normal hindi boyutunda olduğunu sanıyordum.
When I saw you at the Cheetah Club... there were about 20 people in a space for a thousand... and those 20 people, they just - they were chatting and they were drinking... and they were completely ignoring what was happening on stage.
Seni Cheetah Club'ta görünce bin kişilik mekanda 20 kişi vardı ve o 20 kişi de konuşup içki içiyordu sahnede olanı önemsemiyorlardı bile.
At first, I thought his abilities were just empathic, but they developed into something greater.
Başlangıçta yeteneklerinin sadece empatik olduğunu sandım.
There were rulers who still harbored thoughts of using the book again, and the masses didn't take too kindly to being reminded they are just mechanisms- -
Kitabı yeniden kullanma düşüncesindeki hükümdar ve yöneticiler vardı. Toplumlar da bir çarkın dişlisi olduklarının hatırlatılmasını hoş karşılamadı.
They were all around me, the demons, and they were... they were coming for me, just like God said.
Her yerdeydiler. Şeytanlar benim için gelmişlerdi. Tıpkı Tanrı'nın söylediği gibi.
Why didn't the girls just say they were on P.C.P.?
Neden kızlar P.C.P. aldıklarını söylemediler?
Nobody knows whether they planned on giving the money away or just decided when they knew they were getting caught.
Kimse, parayı dağıtmayı başta mı planladıklarını yoksa yakalanacaklarını anlayınca mı buna karar verdiklerini bilmiyor.
You were the prime suspect, they just couldn't close it.
Sen baş şüpheliydin ama bir türlü seni kuşatamadılar.
I think it's very unlikely someone who suffered third-degree burns when they were 15 would torch the body of a man they just murdered.
Sanırım, 15 yaşındayken üçüncü derece yanığa maruz kalan birinin, öldürdüğü bir adamdan yangın başlatması pek olası değil.
It's just the way they were born.
Nasıl doğdularsa öyledirler.
They were selling really well, but then we just reordered too many, and... they've been remaindered... to the warehouse sale.
Gerçekten çok iyi satıyordu, ama sonra çok fazla sipariş aldık ve... ihraç fazlası olarak tutuyoruz... depo satışı için.
They always get up precisely at quarter to 7 : 00, which is just the time that Claire would be going for her run, if she were here.
Her gün tam 7'ye çeyrek kala uyanırlar. Claire'in koşuya çıktığı saat. Tabii burada olsaydı.
Maybe they were more than just friends.
Belki de arkadaştan fazlası.
And most of them just say that they were disturbed and moved on.
Ve çoğu rahatsız olduklarını söyleyip geçiştirdiler.
They just threw human death and suffering at them Until they were finished.
İşleri bitene kadar insanları ölünceye dek çalıştırmışlar.
he fans were really hard-core and they would just vote loads and loads of times.
Hayranlar çok sadıktı... ve sürekli oy atıyorlardı.
And the great thing is that they saw when they were out in Africa just how many individual lives that that will make a huge difference to.
En önemli şey... Afrika'ya gittikleri zaman... bunun... kaç hayatı... değiştireceğini görmeleriydi.
- Can we just stop this? What were they doing when you left my wife and son to die?
- Sen karımı ve çocuğumu ölüme terk ettiğinde ne yapıyorlardı?
And we made sure to scoop up his wife and girlfriend just in case they were "affected" too.
Ve onun karısıyla kız arkadaşını enfeksiyon kapmış olma ihtimaline karşı topladık.
And I remember, seeing them for the first time, just not being able to believe how huge they were.
Onları ilk gördüğümde ne kadar büyük olduklarına inanamamıştım.
That just means that our killer knew what they were doing.
Bu demek oluyor ki katilimiz ne yaptığını biliyormuş.
Oh, so they were able to just salvage his foot?
Ayağını kurtarabilmişler mi yani?
You're just some scared guy who didn't get laid until they were 16.
16 yaşına kadar mala vuramamış korkak heriflerden birisin.
After I left, um, I heard- - this is just a rumor- - that--that Lester had been giving people drugs to keep them working when they were tired.
Ben ayrıldıktan sonra, bu sadece bir söylenti tabii Lester'ın, yorulduklarında da çalışmaya devam etmeleri için çalışanlara uyuşturucu verdiğini duydum.
I think they were counting my years before I left, not just the last seven months.
Ayrılmadan önce yıllarımı saydıklarını sanıyorum, son yedi ayı değil.
they weren't there 24
they weren't 91
they were 560
they were together 21
they were best friends 18
they were good 30
they were right 58
they were beautiful 18
they were not 22
they were here 104
they weren't 91
they were 560
they were together 21
they were best friends 18
they were good 30
they were right 58
they were beautiful 18
they were not 22
they were here 104