This man translate Turkish
42,762 parallel translation
We can't praise this man.
- Bu adamda övgüyle söz edemeyiz.
The entire world has been praying for the recovery of this man who has changed lives not only through his music, but also through his philanthropic endeavors.
Bütün dünya sadece müziğiyle hayatları değiştiren bu adamın iyileşmesi için dua ediyordu bunda başka yardımsever çabaları da var.
I had a dad. This man is just my biological father.
Bu adam benim sadece biyolojik babam.
Father, this man thwarted the plans of two generations of Zemos.
Baba, bu adam Zemo'ların iki neslinin planlarını engelledi.
But I was there... and one night, I was walking back to my hotel, and... I came across this man... a traveler.
Ama bir gece için... ben oradaydım, otelime doğru yürürken, birden... bir turistle... karşılaştım.
This man, that took your mother away from us, took you from me, he will not have my granddaughter.
Anneni bizden alan, seni benden alan bu adam torunumu da alamayacak.
So, we don't know if this man had a family, we don't know if he was running away from something, and we don't know if he was the good guy or the bad guy.
Bu adamın bir ailesi olup olmadığını bilmiyoruz. Bir şeyden kaçıp kaçmadığını bilmiyoruz. İyi adam mı, kötü adam mı olduğunu bilmiyoruz.
I will spare your lives because of this man's honor.
Sırf bu adamın hatırı için hayatlarınızı bağışlayacağım.
Do you remember this man?
Bu adamı hatırlıyor musun?
You and this man arrived in the United States just a few weeks ago.
Sen ve bu adam Amerika'ya geldi Sadece birkaç hafta önce.
This man's a liar.
Bu adam bir yalancı.
There's this man, and there's a woman.
Bir adam ve bir kadın.
- This man is a monster!
- Bu adam bir canavar!
This man is a monster!
Bu adam bir canavar! Lütfen.
This man was a private citizen on a business trip.
Bu adam iş seyahatine çıkmış normal bir vatandaştı.
This man is perpetuating a lie.
Bu adam bir yalancı.
This man...
Bu adam...
This man, he is very dangerous and absolutely relentless.
Bu adam çok tehlikeli ve kesinlikle çok acımasız birisi.
You're gonna take this man's oxygen for another one of your crazy ideas?
Bir başka çılgın fikrin için bu adamın oksijenini mi alacaksın?
Some guys tried to put this man down for a long winter's nap.
Bazı adamlar, bu adamı uzun bir kış uykusuna yatırmaya çalıştı.
This man.
Bu adam.
And then this man who wants to kill you... - That everything you've ever told me was a lie. He tells me that I don't know you at all.
Bir de seni öldürmek isteyen bu adam gelmiş bana seni hiç tanımadığımı söylüyor.
Look with favoring eyes on this man
Bu adama çok iyi gözlerle bak
Who is this man, this American pig
Kim bu adam, bu Amerikan domuzu?
- Kim, leave this man behind - Stay here
Kim, bu adamı terk et
And then, this man who wants to kill you, he tells me I don't know you at all.
Ve adam kalkmış bana seni hiç tanıyamadığımı anlatıyor.
Oh, yeah, this is the chatty man of motorsport, Mr Effervescent, ladies and gentlemen, Kimi Räikkönen!
Motorsporlarının geveze ismi Bay Hareketli bayanlar, baylar ;
Every time I met a new black person, I would put a mark in this notebook, and every time I met a black man,
Ne zaman siyah bir adamla tanışsam, bu defterime, bir işaret koyardım.
Man, I'm so happy you guys don't have to work this weekend, and the whole crew can roll out to the party.
Kanka, bu haftasonu çalışmadığınız için çok mutluyum, böylece tüm ekip partide olacağız.
Tandy, this is no way to live, man!
Değmez! Tandy, burada yaşamanın imkanı kalmadı.
Oh, man, this thing's got its own baked potato setting.
Dostum, bu şeyin kendi patates pişirme ayarı var.
This is crazy, man.
bu çılgınca, adamım.
Oh, man, ooh. Deirdre's really on my junk about this order snafu thing, so I have to go.
Deirdre yine başıma sipariş sorunu hakkında bir şey çıkardı.
Oh, man, this sucker's gonna launch.
- Amanın, bu şerefsiz kendini fırlatacak.
Oh, hell no, you ain't cancering your way out of this one, old man.
Hayır, hayır kanserini kullanarak bundan, kaçamazsın ihtiyar.
So the old man is nearly gone at this point.
ve yaşlı adam bu noktaya yakın bir duruma gidiyor.
And there was this one man named Mattathias who had five sons and probably some daughters, too- - but we may never know, because welcome to history- - and one son named
Mattathias adında bir adam vardı. beş erkek çocuğa ve muhtemelen kızlara sahip, - - ama biz asla bilemeyiz çünkü hikayemize burada başlıyor- - ve bir çocuğunun ismi
I appreciate the fact that you are a very dramatic man, but the next time you start a conversation with, "This is the hardest thing that I have ever had to say to you," it better end with, "I'm gay now," "I found a lump in my nut,"
Dramatik bir adam olmanı takdir ediyorum ama bir daha ki sefere bir söze başlarken "bu, şu ana dek sana söylemek zorunda kaldığım en zor şey diyorsan", cümleni artık ben eşcinselim, testislerimde yumru buldum ya da nerden geldiğini anlamadım, arabadan kanı çıkarmama yardım et diyerek bitir.
This is... this is how does a man compromise his vision face.
Bu bu bir adamın iç tasarımda uzlaşmaya varmasındaki surat ifadesi.
This frame job came from way up on high in our own government, man.
Bu iftira işi, devletimizin en üst seviyelerinden geldi dostum.
This is for my man Adam and his beautiful wahine, reunited after 12 long and lonely months.
12 uzun ve ızdıraplı aydan sonra yeniden birbiriyle kavuşan Adam ve onun güzel aşkına gelsin bu şarkı.
Man, my little girl could wire this show in her sleep.
Adamım, küçük kızım bunu uykusunda bağlayabilir.
- I appreciate this, man, I really do.
Bunun için minnettarım, adamım gerçekten.
We'll pick this up at the site. What you doing, man...
Bunu sahada konuşacağız.
Man, if this goes sideways, which there's about 200 ways that this can go wrong, your career is over.
- Frank, beni dinle. Adamım, eğer bu ters giderse ki yaklaşık 200 farklı şekilde... her şey ters gidebilir, kariyerin sona erer.
I'm building a political profile of a man this country is desperate to know more about...
Ülkenin, bilgilenmek istediği adamın siyasi profilini çıkarıyorum.
Mike, that man gave up his career and his freedom for what's on this hard drive.
Tüm kariyerini ve özgürlüğünü o hard diskteki veriler için feda etti.
This old man who destroyed your life...
Senin hayatını mahveden o ihtiyar adam...
Man, that's like a caramel apple, except your hand's the apple, the tar's the caramel, and no one finds this delicious.
- Dostum, karamelli elmaya benziyor elmanın elin, karamelin de katran olmasın dışında tabii... -... ve kimse buna lezzetli demez.
Man, my nephew can finger-paint better than this.
Dostum, benim yeğen parmak boyasıyla bunun daha güzelini yapar.
Man, chicks are gonna be all over this spy thing.
Dostum, hatunlar bu ajan işlerine bayılırlar.