Through me translate Turkish
11,486 parallel translation
It's too low to hear, but I can just... feel it... running through me.
Ama onu hissediyorum. İçimde yankılanıyor.
You want to get to them? You got to go through me.
Onları istiyorsan, beni geçmelisin.
And if anybody has anything to say about that, they gotta go through me.
Biri bu konuda bir şey söylerse benimle uğraşması gerekecek.
You gotta go through me before her..
Beni ondan önce çıkarmalısın..
Monty, look, the city mission runs all donations through me, i even signed it.
Monty, bak. Şehir Vakfı tüm bağışlarını benim üstümden yapıyor, ben imzaladım bile.
Pull it, bullet will cut right through me, but there'll be countless OPA brothers and sisters standing behind me.
Kurşun delip içimden geçer ama ardımda DGİ'ndan sayısız erkek ve kız kardeşlerim olacaktır.
- Why won't you let me sleep through the last night?
- Dün gece uyumam için neden izin vermiyorsun?
He got me running through alleyways!
Tüm bu yolu koşturdu lan bana bu!
Guide me through it.
Girmeme yardımcı ol.
You don't know what she put me through.
Onun beni ne durumlara düşürdüğünü bilmiyorsun.
Hey, you gotta walk me through this, man.
Hey, beni iyi dinle dostum,
Indonesia. Edward, what would you think of me renting a car through the hotel?
Endonezya Edward, otel aracılığıyla bana bir araba kiralayabilir misin?
No, I talked to them, and they put me through to you.
Konuştum. Beni size yönlendirdiler.
Vic! Let me through!
Dur da geçeyim!
And this sort of imagines me singing to him, with all the stuff that he's going through, not to worry, because Santa's coming.
Şarkıda ona sesleniyorum, yaşadıklarını dert etmemesini, Noel Baba'nın geleceğini söylüyorum.
So basically there's nothing you can say short of proving she's some sort of neo-Nazi fembot that would, you know, make me think this wasn't a good idea, you know, and even then, I'd probably still go through with it.
Yani temelde hiçbir şey yok Onun bir çeşit olduğunu kanıtlamak için kısa diyebilirsin Neo-Nazi fembotunun, biliyorsun,
Lancaster just about got through the evening without calling me an ungrateful nigger.
Lancaster'ın bu akşam bana bir nankör zenci demediği kaldı.
Yes, put me through to Dr. Parsons at once please.
Evet, beni bir an önce Dr. Parsons'a bağlayın.
I wanted to thank you for going through all the trouble of planning a second wedding ceremony for me, but unfortunately I cannot attend. Well, why?
Benim için ikinci düğünü planlayarak zorluklara katlandın, teşekkür ederim fakat maalesef katılamayacağım.
Tommy, do you have any idea what you put me through?
Tommy, beni neyi içine çektiğine dair bir fikriniz var mı?
A pretty girl tries to comfort you in your time of stress and whatever the hell else you're going through, and you gonna take it there with me?
Güzel bir kız stres anında sizi rahatlatmaya çalışır Ve cehenneme ne yaparsan yap, Ve sen de orada yanıma alacak mısın?
Put me through to the Vichy Commissariat of Police.
Beni Vichy Polis Merkezi'ne bağlayın.
Find him and put me through to his cellphone.
Onu bul ve beni direkt olarak cep telefonuna bağla.
Okay, so you can talk me through everything that you see.
Yani gördüğün her şeyi bana anlatabilirsin.
- So talk me through this.
Konuş bakalım benimle.
I don't suppose you could just let me through?
- Sanırım girmemize izin vermeyeceksiniz.
If you're free tomorrow, come and watch me put Redtail through her paces.
Yarın müsaitsen gel de onu sınav yapışımı izle.
You ain't getting through to me!
Orayı delemezsiniz!
That 45 ain't gonna cut a hole through to me and you know it.
Elimde tuttuğum 45'liğin orayı delebileceğini sende biliyorsun.
After all you've been through, I think you can call me asshole if you want.
Tüm bu yaşadıklarından sonra puşt da diyebilirsin bana.
She once told me, when I was going through a time in my life where I was very lost...
Bir keresinde annem, hayatımın kaybolmuş hissettiğim bir evresinde bana...
Tell me or I'll shoot you through the fucking seat... tell me!
Söyle çabuk, yoksa seni oracıkta gebertirim, söyle çabuk!
Well, Trevor fucking roped me into going through the zero day exploit codes.
Trevor beni onların sıfır gün sömürü kodlarına yönlendirdi.
♪ The kind of eyes that hypnotize me through
Delip geçiyor Hipnotize ediyor o gözler beni
♪ That hypnotize me through
Hipnotize ediyor beni
I'm back in the Hill Country in the old days, hiding down in the root cellar while a Comanche war party searches through the house just over my head hunting for me.
Eski günlerdeki Hill Country'ye dönmüşüm, mahzende saklanıyorum, bu esnada Komançi savaşçıları kafamın üstünde evi arıyorlar, beni bulmak için.
Now, you show me that you got the guts to push this thing through, and you make yourself one very real candidate to become my Vice President of the United States... of America.
Şimdi bana, bu konunun üstüne gidip, kendini Amerika Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı adayı yapmak için cesaretin olduğunu göster.
♪ Let me ride through the wide-open country that I love ♪
♪ Sevdiğim ülkede serbestçe dolaşayım ♪
I, I thought long and hard as to what to do, but then it occurred to me that my husband was an acquaintance of your brother and that perhaps through him...
Ne yapmam gerektiği konusunda uzun uzun düşündüm ancak o zaman kocamın, ağabeyinizin bir tanıdığı olduğu aklıma geldi ve belki de onun aracılığıyla...
It helps me if I see myself through his eyes sometimes.
Bazen kendime onun gözlerinden bakmak faydalı oluyor.
She said she didn't want me going through life dragging around a sick wife and daughter.
Benim hasta bir eş ve kızla hayat sürmemem gerektiğini söyledi.
- Walk me through this shit.
- Beni bu pisliğe götür.
Excuse me, coming through.
Affedersiniz. Geliyorum.
If I run the video from my shoulder camera through an electrostatic filter, we might be able to see what happened to Shredder. Come on. Show me something, buddy.
Videoyu elektrostatik filtreyle çalıştırırsak Shredder'a... ne olduğunu görebiliriz.
You put me in charge, and Shredder slipped through our fingers.
Sorumluluğu bana verdiniz ve Shredder avucumuzdan kaçtı.
You want to walk me through what's going on here?
Burada olanları anlatmak ister misin?
Promise me that if the time should come, you will go back through the stones.
Söz ver bana, öyle bir zaman gelirse taşlara gidip geri döneceksin.
I remembered the date she'd told me at the trial, the year she came through the stones.
Mahkemede söylediği tarihi hatırladım. Taşlar aracılığıyla geldiği yıl..... 1968'di.
You... you promised me that if it came to this, ye'd go back through the stones, back home.
İş buraya gelirse taşlardan geçip eve döneceğine söz verdin.
Come with me through the stones.
Taşlardan geçip benimle gel.
Me, either. Well, the real prank Mm-hmm. is when I jam my dick through that hole and yell, "Special delivery!"
- Gerçek şaka sikimi deliğe sokup, "özel teslimat!" diye bağırmam olacak.