English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / To lie

To lie translate Turkish

15,056 parallel translation
You can keep doing your show, keep subtly hinting that there's something weird going on, but you have to lie about tonight.
Alttan alta garip şeylerin yaşandığını söyleyebilirsin. Ama bu akşamla ilgili yalan söylemek zorundasın.
Easton gets arrested only to lie about his wife's abduction?
Easton sırf eşinin kaçırılmasıyla ilgili yalan söylemek için mi tutuklandı?
What I want to know is why you have to lie about training me.
Beni eğitme konusunda neden yalan söylediğini bilmek istiyorum.
Where were you that you needed me to lie?
Senin nerede olduğun hakkında nasıl bir yalan söylemem gerekiyor?
I should never have told Duncan to lie about us being rich.
Zenginlik yalanı atmasını Duncan'a önermemeliydim.
How is it possible to lie with a man every night for years and not know who he is?
Yıllardır beraber olduğun bir adamın ne olduğunu nasıl bilmezsin?
I want to lie here forever.
- Burada sonsuza kadar yatmak istiyorum.
You're damn right, and I hope his execution makes it clear once and for all where people's allegiances need to lie.
Aynen öyle ve umarım onun idamı, insanların kime bağlı olması gerektiğini söyler artık.
It's better to lie your way out of a problem than kill.
Bir sorunu çözerken kan yerine dili kullanmak daha iyidir.
Someone with moments to live and no reason to lie - Dr Lorenz.
Yaşayacak hayatı olup, yalan söylemeye nedeni olmayan adamın, Dr. Lorenz'in.
- They asked me to lie.
- Yalan söylememi istediler.
- They don't want you to lie.
- Yalan söylemeni istemiyorlar.
God, I hate that I'm in this place and being forced to lie like I'm in 11th grade all over again.
Tanrım, buradan ve tekrardan lisedeymişim gibi yalan söylemeye zorlanmaktan nefret ediyorum.
I swear if you want me to lie for you, I will.
Yemin ediyorum, eğer senin için yalan söylememi istersen, yaparım bunu.
I'm not going to lie to you.
Sana yalan söylemeyeceğim.
I'm afraid I have to lie down.
Ne yazık ki uzanmam gerek.
Worry less about being a liability and more about your ability to lie.
Yük olma konusunda endişelenmekten çok yalan söyleme yeteneğin hakkında endişelen.
If I ask you a question are you gonna promise not to lie to me?
Bir şey sorsam yalan söylemeyeceğine söz verir misin?
You know I can't lie to you, Harold.
Sana yalan söyleyemeyeceğimi biliyorsun Harold.
- Davis, if you fucking lie to me... -... I'll smash your fucking face off.
Davis, bana yalan söylüyorsan senin yüzünü paramparça ederim.
Lie to me again.
Bana bir daha yalan söyleme.
But we're not gonna lie, because that's not, you know... that's not the right way to handle difficult situations.
Tabii yalan söyleyecek değiliz, çünkü yalan söylemek... zorlu durumlarla başa çıkabilmek için doğru bir yöntem değil.
And you're forcing me to live this lie.
Ve sen beni bu yalanı yaşamaya zorluyorsun.
You're forcing me to live this lie because you won't tell them the truth about our situation.
Annenlere durumumuzu anlatmadığın için... beni bu yalanı yaşamaya zorluyorsun.
I lie to myself, to others, even to you.
Kendime, diğerlerine, sana bile.
I don't lie to myself, and I don't hold on to a loser.
- Çünkü kendimi kandırmıyorum ve başarısızların ipiyle kuyuya inmiyorum.
Sometimes we lie to protect those that we love.
Bazen sevdiklerimizi korumak için yalan söyleriz.
Would I lie to you?
- Neden yalan söyleyeyim?
We lie to everyone.
Herkese yalan söylüyoruz.
We lie to our friends and our colleagues and our family.
Dostlarımıza, meslektaşlarımıza ve ailemize yalan söylüyoruz.
We lie to protect ourselves.
Kendimizi korumak için.
You want me to go in there and lie for you.
Benden oraya gidip senin için yalan söylememi istiyorsun.
Don't you lie to me, Hank!
Yalan söyleme bana Hank!
I'm not gonna lie to you.
Sana yalan söylemeyeceğim.
I would never lie. Not to you.
Sana karşı asla yalan söylemem.
I'm gonna show'em what happens to slaves when they lie to their massas.
Sahiplerine yalan söyleyen kölelere ne olurmuş göstereceğim. Yeni düzene hoş geldiniz.
You have a right to be mad,'cause I did lie to you.
Kızmaya hakkın var çünkü yalan söyledim.
And don't lie to me again!
Sakın bir daha yalan söyleyeyim deme!
And to prove it's not a lie...
Sahte olmadığını göstermek için de...
Don't make me lie to you.
Yalan konuşturmayın beni.
But if people need to know that we're okay to vote for me, I don't think I should lie and say that we are.
Ama insanlar bana oy vermek için iyi olup olmadığımızı bilmek istiyorsa iyiyiz diye bir yalan söyleyemem.
I lie to everybody about my parents.
- Ben ailemle ilgili herkese yalan söylüyorum.
I promise, I will never, ever lie to you, ever again.
Sana söz veriyorum, bir daha sana asla yalan söylemeyeceğim.
Everything he said to us was a lie.
Bize söylediği her şey yalandı.
I think Coulson's having me lie to them about the base lockdown.
Coulson üssün kapatılması konusunda yalan söylüyor bence.
I know kids lie to their parents about stuff, but you don't do that.
Çocukların ailelerine yalan söylediğini biliyorum ama sen söylemezsin.
I will attempt to guess the lie.
Yalanı tahmin etmeye çalışacağım.
If you want to find out, if you want me to get you out of this without jail time, don't lie to me again.
Öğrenmek istiyorsanız hapse girmeden bu işten sıyrılmak istiyorsanız bir daha bana yalan söylemeyin.
Don't lie to yourself.
Kendinizi kandırmayın.
Starting to question where your loyalties lie?
Kime sadık olduğunu sorgulamaya mı başlıyorsun?
That's a lie sold to you by the government.
Bu, devletin size attığı yalandan başka bir şey değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]