To save the world translate Turkish
868 parallel translation
I'm trying to save the world!
Dünyayı kurtarabiliriz!
The cannon squat or lie monstrously sprawled, the eternal spirit of Evil hovers over this battle to save the world.
Toplar, kötülüğün sonsuz ruhu savaşın üzerindeyken dünyayı kurtarmak için etrafa yayılmışlardı.
For I came not to judge the world, but to save the world. "
Çünkü ben dünyayı yargılamaya değil... " "... dünyayı kurtarmaya geldim. "
# They came to save the world and win the gal at Casino Royale
# Dünyayı kurtarmaya geldiler ve Casino Royale'de kızı kazandılar
# He's going to save the world at Casino Royale
# Casino Royale'da dünyayı kurtaracak
Here we are, China, Hong Kong, and you're still trying to save the world.
Çin'e Hong Kong'a geldik ama sen hala Dünya'yı kurtarma peşindesin.
I think I'll give up trying to save the world.
Sanırım artık Dünya'yı kurtarmaya boş vermeliyim.
We wanted to save the world, they think only of themselves.
Biz dünyayı kurtarmak istiyorduk, onlarsa sadece kendilerini düşünüyor.
You people are going to save the world by blowing up the Hindenburg.
Hindenburg'u havaya uçurarak dünyayı kurtaracağınızı mı sanıyorsunuz?
This is her chance to play Christ, to save the world.
Dünya'yı kurtaran İsa'yı oynaması için O'nun adına iyi bir şans bu.
... either God lead them... or they had to save the world from a catastrophe... and they are telling that to themselves These psychoses can be detected.
Ya tanrıları öyle istemiştir ya da dünyayı bir felâketten kurtarma gereği duymuşlardır ve bunu kendiliğinden açıklarlar. Bu tip hastalıklar tespit edilebilir.
strengthen my purpose to save the world from a second ordeal of Jesus Christ and his grubby, mundane creed.
Sessizlik Tanrısı, ıssızlığın en yüksek tanrısı... beni, dünyayı "ikinci gelen" den kurtarmak için... ve onun pis inancından korunmak için güçlü kıl.
He's trying to save the world from Galactus.
Hayır, o bir kahraman. Dünya'yı Galactus'tan kurtarmaya çalışan adam.
You have the power to save the world!
Ama sizi dünyayı kurtarabilmek için... yeterince güçlü ve cesursunuz!
I urge you to save the world What's the use of having the skill?
Sizden dünyayı kurtarmanızı istedim kullanmayacaksanız, gücünüzün ne önemi var?
I offer my life to save the world
Dünyayı kurtarabilmek için... canımı kurban ediyorum
The Mistress sacrificed herself To save the world
Bilge hatun dünyayı kurtarmak için... kendini feda etti
We didn't come to save the world.
Dünyayı kurtarmaya gelmedik.
- His destiny is to save the world.
- Kaderinde dünyayı kurtarmak var.
Jeez, I just hope we're in time to save the world.
Umarım, dünyayı kurtarmak için tam zamanında yetişmişizdir.
One bunch of lunatics saying white supremacy justifies anything, what we need is some black nutcase saying black supremacy's going to save the world.
Beyaz hakimiyetinin çözüm olduğunu söyleyen bir avuç deli saçması... Bizeyse siyah egemenliğinin dünyayı kurtaracağını söyleyen kaçık bir siyah lazım.
Why are you trying to save the world?
Niye dünyayı kurtarmaya çalışıyorsun?
If I have to crucify you to save the world, then I'll crucify you.
Kurtuluş için seni çarmıha germem gerekiyorsa bunu yaparım.
People say Vishnu has come down to save the world, and some say he has taken your shape.
İnsanlar, Vishnu dünyayı kurtarmak için indi derler ve bazen senin kılığına girer.
How to save the world between lunch and dinner.
İki öğün arası dünyayı kurtarmak gibi.
I'm not the one running around trying to save the world.
Biliyor musun, böyle düşünüyorsan eğer belki de bu küçük ortaklığımızı bir an önce bitirmeliyiz.
You get a chance to save the world from those bastards.
Bu piçlerden dünyayı kurtarma şansını elde edeceksiniz.
What is the use of trying to save this mad world from these punishments?
Zıvanadan çıkmış dünyayı bu cezalandırmadan kurtarmaya çalışmanın faydası ne?
" To save Dreyfus, we had to challenge the might of those who dominate the world.
" Dreyfus'u kurtarmak için, dünyaya hükmeden kuvvetlere meydan okumak zorundaydık.
I wanted to become a priest to help save people poorer than me, and ever since the important people of this world started noticing me... ever since they allowed me to do big things, as they say...
Benden daha fakir insanları kollamak, onlara yardım etmek için rahip olmak istedim bu dünyadaki önemli insanların dikkatini çekmeye başladığımdan, onların dediği gibi, büyük şeyler yapmama izin verdiklerinden beri...
My friends, Colonel Drummond, the man that I believe came into the world to save mankind from sin taught that it was godly to forgive.
Dostlarım... Albay Drummond günahtan insanlığı kurtarmak için dünyaya geldiğine inandığım insan, bağışlamanın ilahi olduğunu öğretti.
We happen to be prisoners on the ship of a man who would willingly destroy the world in order to save it, Mr. Evans!
Dünyayı kurtarmak adına onu bilinçli bir şekilde yok etmek isteyen bir adamın gemisinde esir alındık, Bay Evans!
Is there anything in the world you wouldn't do to save your skin?
Bu dünyada kendini kurtarmak için yapmayacağın şey var mı?
So the only thing we can do to save her life is to exchange her for the one man in the world they want most.
Bu yüzden hayatını kurtarmak için yapabileceğimiz en iyi şey dünyada en çok istedikleri adamla onu takas etmek.
I tried to save them from the world but I couldn't.
Onları dünyadan soyutlamak istedim ama yapamadım.
Pray to the Lord to save me and I'll bring you the best horse in the world.
Tanrıya beni kurtarması için dua et ki, sana dünyadaki en iyi atı getireyim.
I suppose, to save them from the world of the future.
Sanırım, onları gelecekteki dünyadan kurtarmak için.
My mission, O Lord, is to save the world from another holocaust.
Sean'ı öldürenler biz değiliz, onu öldürenler kardeşimin adamları...
Save one, a sister world, far out in the universe, remembered to us only through ancient writings.
Evrenin çok uzak bir yerinde bize eski yazıları hatırlatan, kardeş bir gezegen.
Save one, a sister world, far out in the universe, remembered to us only through ancient writings.
Bir kardeş dünya, uzakta evrende bize sadece eski yazıtlar yoluyla hatırlatıldı.
Now my only wealth is in your hands which was my commendation to the world : all that remained to save me from starvation.
Şimdi tek servetim ellerinde dünyaya övgüm olan, beni açlıktan kurtarmak için bekleyen ellerinde.
I'm doing this... to save her back to the human world
Bunu sadece... Onu insanlar dünyasına göndermek için yapıyorum
To save our world, Gelfling you must find the Shard before the three suns meet.
Dünyamızı kurtarmak için, Gelfling Parça'yı bulmalısın üç güneş buluşmadan önce.
Those men at Catherine Labouré, known not only in this city but in the world... were trying to save a woman's life.
Catherine Labouré'de, bu kentin değil tüm dünyanın tanıdığı insanlar, o kadının yaşamını kurtarmaya çalıştılar.
We're doing it to save the world!
Dünyayı o koruyor.
To find a cure for the Empress and to save our world.
İmparatoriçe için bir şifa bulmak ve dünyamızı kurtarmak.
Who came into the world to save sinners, of whom I am the chief.
Günahkarları kurtarmak için kim dünyaya geldi, ben onun şefiyim.
What arrogance to think you can save the world.
Dünyayı kurtarabileceğini sanıyorsun, bu ne kibir!
" I have to be resurrected so I can save the world.
" Ki yeniden dirilip dünyayı kurtarabileyim.
The world was falling apart... and I wanted to save it and save myself.
Dünya yıkılıyordu... Ve ben de hem dünyayı hem de kendimi kurtarmak istedim.
Still trying to save the world.
Hala dünyayı korumaya çalışıyorsun.