English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Touching

Touching translate Turkish

5,370 parallel translation
It's a touching family reunion, but my life is at stake here!
Ne kadar dokunaklı bir aile birlikteliği ama burada hayatım tehlikede!
Oh, it's all very touching, Dexter.
Çok dokunaklı, Dexter.
And you're not touching them?
Onlara dokunmadın da, değil mi?
Touching.
Ne kadar dokunaklı.
- You're not touching that dog.
- O köpeğe dokunma.
I left because I didn't want it touching you or her, but I was wrong.
Terk ettim, çünkü bunun sana ve annene dokunmasını istemedim. Hata etmişim.
Like - - like never touching your husband?
Yani... Yani kocalarına asla dokunmayarak mı?
No touching.
Dokunma.
For old people peeing? Hector, stop touching everything.
- Bilmiyorum, her şeye dokunma.
Stop touching everything.
- Her şeye dokunmayı bırak.
- No touching, I promise.
- Dokunmak yok, söz veriyorum.
W... a-are you touching it?
Dokunuyor musunuz?
- Yes, I am touching it right now.
- Evet, şu anda dokunuyorum.
Oh. So touching.
Çok acıklı.
Stop touching us!
Bize dokunmayı bırak.
Without touching me.
Ben de.
Do you think you'll ever be able to stop touching me?
Bana bir daha dokunmayı düşünüyor musun?
You must be punished, for touching me.
Bana dokunduğun için, cezalandırılman gerekiyor.
Now, you're fucking touching me.
Çok acıklı söyledin.
"The one that returned after touching the fire."
Bay Jaan Mohammad Khan!
- No touching.
- Elleşme yok.
- I think touching's more important.
- Bence dokunmak daha önemli.
Am I your touch-screen phone... that you're constantly touching me.
Sizin dokunmatik telefonunuz değilim ki sürekli bana dokunuyorsunuz.
"Touching the heart and disappearing.."
"Kalbe dokunup ortadan kaybolman..."
Touching cases...
Dokunaklı davalar...
♪ Someone touching your face
# Biri yüzüne dokunuyor #
Could you please stop touching buttons that you don't understand?
Anlamadığın düğmelere basmayı keser misin?
Remember the last time you started touching things.
Geçen sefer birşeylere dokunmaya başladığında olanları hatırla.
Lost, hesitating... You were watching to the gates, you seemed willing to run away... Then in the evening, when your wife took you to bed like a baby, it was very touching...
Tedirgin bir şekilde kapıya bakıyordunuz, kaçıp gitmek isteyen biri gibiydiniz ve sonra gece vakti karınız sizi bir bebek gibi yatmaya götürdüğünde... haliniz çok dokunaklıydı.
I hate to break up this touching moment but the three of us have a little unfinished business.
Böyle dokunaklı anları bölmekten nefret ediyorum ama üçümüzün yarım kalmış bir işi var.
If you ever, ever think about touching me or my mother again, remember what just happened.
Eğer bir daha bana ya da anneme dokunursan neler olduğunu hatırla.
She don't want no one touching the whore.
Fahişeye kimse dokunmayacak diyor.
That's very fucking touching.
Çok duygusalmış ya!
The photographs are quite touching in their intimacy.
Fotoğraflardaki yakınlaşma çok dokunaklı.
Been touching the merchandise, has he?
Birilerinin yoluna taş koyuyordu, değil mi?
A touching sentiment.
Ne kadar da duygusal..
I feel a shadow of dread touching my whole being.
Korkunun gölgesinin bütün bedenimi sardığını hissediyorum.
Look, that was very touching.
Bak, bu çok dokunaklıydı.
- He's touching her butt!
- Hayır... - Kıçını elliyor!
No touching!
Dokunmak yok!
No touching.
Dokunmak yok.
... until the end she was up the front and touching people and dancing on the stage, and it was an absolute transformative performance and it absolutely changed everybody in a... you know, that could pay witness to that...
Sonunda öne gelmiş, insanlara dokunuyor ve dans ediyordu. Tam anlamıyla dönüştürücü bir performanstı. Ve kesinlikle konsere tanık olma fırsatına sahip olan herkesi değiştirdi.
That's touching. I never wanted to be a cop.
- Ben hiçbir zaman polis olmak istemedim.
Yeah, that's touching, but it still doesn't explain why you're following us.
Çok dokunaklı evet ama bizi neden takip ettiğini hala söylemedin.
I missed touching you.
Sana dokunmayı özledim.
'Cause Ward's a spooner, and... I can't even stand the thought of him touching me.
Çünkü Ward sarılarak uyur, ve bana dokunduğunu düşünmeye bile dayanamıyorum.
Now put your finger on the trigger very gently, like you're touching a lady's neck.
Parmağını çok hafifçe tetiğin üstüne koy. Bir kadının boynuna dokunur gibi.
Ladies like touching up young boys.
Kızlar genç çocuklara dokunmaktan hoşlanırlar.
Touching.
Dokunaklı.
Why are you touching the feet?
- Neden ayağına dokunuyorsun?
Stop touching my real boobs! - So, you mean...
- Yani demek istediğin..

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]