Touch her translate Turkish
3,322 parallel translation
( slurred voice ) one day, I'm gonna tell June That she's amazing And pretty and I want to touch her hair
Bir gün June'a, müthiş olduğunu, ve güzel olduğunu ve saçlarına dokunmak istediğimi ve onu dilinin başladığı yerden öpmek istediğimi söyleyeceğim.
Did you touch her, grab her?
Ona dokundun mu, onu zorladın mı?
- No! Don't you touch her!
Ona dokunma!
Look, I mean, look, I was there, all right, but I didn't... I didn't even touch her.
Bak, ben oradaydım, pekala, ama ben ona dokunmadım bile.
I didn't even touch her.
Ona dokunmadım bile!
Aah! Don't touch her!
Dokunma ona!
Don't touch her.
Dokunma ona sakın.
I swear to God, I'm never - I'm never gonna touch her again.
Tanrı şahidim olsun ki, bir daha.. Ona bir daha dokunmayacağım.
You're sick, making him touch her like that!
Hastasın sen, çocuğa öyle dokunduruyorsun!
I swear to God, if you touch her, I will kill you.
Ona dokunursan, yemin ederim seni öldürürüm.
Whoa, whoa, whoa. - Don't you touch her!
- Ona dokunma!
It's like nothing can touch her. "
"Sanki hiçbir şey ona dokunamaz."
I didn't touch her.
Ona dokunmadım.
Lederer : Were you trying to touch her?
Ona dokunmaya çalışıyor muydun?
Don't touch her! Aah!
Dokunma ona!
I mean, only he can touch her.
Yani ona bir tek o dokunabiliyor.
Don't touch her.
Dokunma ona.
Don't touch her, we don't know how this works.
Dokunma ona, nasıl işlediğini bilmiyoruz.
You touch her, it won't be a tranq in your ass.
Eğer onu dokunursan kıçındaki bayıltıcı iğne olmaz.
Don't touch her!
Ona dokunayım demeyin!
Uh, I didn't touch her.
Ona dokunmadım.
Also, she's very skittish, so you have to touch her like this.
Ayrica çok utangaçtir, o yüzden ona böyle dokunman lazim.
Don't touch her!
Ona dokunma!
I didn't touch her.
Ona elimi bile sürmedim.
I didn't touch her. Hmm.
Ona elimi bile sürmedim.
I just wish that there was a way that I could get in touch with her.
Keşke onunla iletişime geçebilmemin bir yolu olsaydı.
I don't have any way of getting in touch with her.
Onunla iletişim kurmamın başka bir yolu yok.
We used to be best friends then we lost touch I'm trying to get her old address
Çok iyi arkadaştık ama iletişimi kopardık. Eski adresini bulmaya çalışıyorum.
You reach an age when you realize that being a man isn't about respect or strength, it's about being aware of all the things you touch.
Bir adam olmanın güçle ya da size gösterilen saygıyla alakalı olmadığını anladığınız bir yaş var. Adam olmak, etki ettiğin her şeyin farkında olmaktır.
I can't get in touch with her.
Ulaşamıyorum ona.
I swear by everything that I hold dear, if you touch one hair on her head, then I'll- -
Hayatımdaki her şey üzerine yemin ederim ki saçının tek teline zarar gelirse, seni- -
I already told you, you touch me, he kills her, then you.
Sana daha önce de söyledim, bana dokunursan, önce kadını, sonra da seni öldürür.
If you guys need to get in touch with her while she's in Atlanta, go through the FBI.
Eğer Atlanta'dayken onunla iletişime geçmek isterseniz FBI'dan randevu alın.
I haven't been in touch with her since.
O zamandan beri ondan haber alamadım.
I'm bussing all her tables'cause she refuses to touch half-chewed food!
Tüm masalarını ben topluyorum. Çünkü yenmiş yiyeceğe dokunmayı reddediyor.
Her feet don't even touch the ground.
Ayakları yere temas bile etmiyordur.
Tell her we'll be in touch about the charges against her.
Suçlamalar konusunda onunla bağlantıda olacağımızı söyle.
And though individual pieces of this puzzle may never physically touch... they all form part of that same grand mosaic.
Bu yapbozun her bir parçası fiziksel olarak birbirine temas etmese de hepsi aynı büyük mozaiğin birer parçasını oluşturur.
And ever since that day, any food I touch turns into cake.
Ve o günden sonra dokunduğum her yiyecek pastaya dönüştü.
I suppose she could have spent the night at a hotel, but, you know, it's not like her not to keep in touch.
Geceyi bir otelde geçirmiş olabileceğini düşünürdüm ama bu şekilde irtibatı koparmak ona göre bir davranış değil. - İyi misin sen?
Her touch causes intense pain.
Teninize temas etmesi şiddetli acı hissetmenize neden olur. Merhaba doktor.
She tortured him with her touch for three days.
Üç gün boyunca ona dokunarak işkence etmişti.
My attorney will be in touch with you in the morning to take your deposition about her mental state.
Avukatım akıl sağlığı hakkındaki görüşlerini almak için sabah seninle iletişime geçecek.
I-I didn't touch her.
- Buna reiki denir.
I've become selfish and spoiled, and incredibly out of touch.
Bencil, şımarık, her şeyden bihaber biri haline geldim.
So none of this matters until Bonnie is back in touch with her magic.
O yüzden Bonnie sihrine yeniden kavuşmadığı sürece bunların hiçbirinin bir önemi yok.
Denise used to drum her fingers on it just a touch.
- Denise buraya dokunur dururdu.
I don't know everything yet, but when I do, I'll be in touch.
Henüz her şeyi bilmiyorum ama öğrendiğimde sana haber veririm.
Don't let her touch anything.
Hiçbir şeye dokunmasına izin verme.
But if you touch a hair of her, don't even think of settling with me.
Ama onun saçının teline dokunursan bunu tolere edeceğimi düşünme bile.
You can't get in touch with her?
Ulaşamadınız mı ona?
here 35434
hermes 98
here we go 9033
hermano 85
hernandez 57
here you go 5858
heroes 83
hero 275
heroine 19
hers 94
hermes 98
here we go 9033
hermano 85
hernandez 57
here you go 5858
heroes 83
hero 275
heroine 19
hers 94
here we go again 374
herring 17
heroic 33
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
hermann 78
here we are 2264
here it is 2313
herring 17
heroic 33
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
hermann 78
here we are 2264
here it is 2313