English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / We'll do

We'll do translate Turkish

11,565 parallel translation
What do you think, Jimmy? We'll need to sort you a nice big pistol.
Sana güzel bir tabanca ayarlayalım.
All right, we'll do one more take.
Bir çekim daha yapacağız.
All right, well, um... you want to help me do some more research and we'll find a place that's still open?
Tamam o zaman, hâlâ açık olan en iyi mekanı bulmama yardım etmek ister misin?
We'll do this together.
Bunu birlikte yapacağız.
If Pasiphae is to be defeated, then we'll do it together.
Eğer Pasiphae alt edilecekse bunu beraber yapacağız.
But I'm willing to be a fool, so why do you care? Do you like me? We'll make abalone rice that's full of oceany fragrance.
Çeviri : ohyoulovemetoo Yeppudaa Çevirmen Adayı
- Then we'll do it the hard way.
- O zaman işi zor yoldan yapacağız.
If we do that, we'll all go to jail. And I'm a cop.
İhbar edersek hepimiz hapsi boylarız.
We'll do it.
Biz yapacağız.
OK, Khaalid, we'll do the rest down at the station, check your paperwork.
OK, Khaalid, geri kalan kısmını karakolda halledeceğiz.
We'll do it.
Yaptıracağız.
JJ, take your time. We're all doing jobs we don't normally do, but we'll manage.
Acele etme J.J. Normalde yapmadığımız işleri yapıyoruz ama idare ederiz.
She may not wake up or what she'll be like even if she does. We do not know.
Gözlerini açamayabilir veyahut açsa bile nasıl biri olur bilmiyoruz.
What'll we do?
Ne yapmalıyız?
We'll never know why the people we watch do what they do.
Takip ettiğimiz insanların yaptıkları şeyleri neden yaptıklarını asla bilmeyeceğiz.
Because if we don't find out who really bombed Grand Central, who knows what they'll do next?
Çünkü Grand Central'ı kimlerin bombaladığını bulamazsak. Kim bilir sırada ne yapacaklar.
We get smart, and do it the old-fashioned way.
Akıllı davranacağız ve eski yoldan yapacağız.
We'll do it.
Yapacağız.
That's what we'll do.
Öyle yaparız.
- Do you think we'll see it?
Sence onu görecek miyiz?
But if we do I'll be ready.
Ama görürsek hazır olacağım.
Even if we do miss it, there'll be another one in 18 years.
Kaçırsak bile 18 sene sonra bir tane daha açılacak.
If we do, they'll take us down.
Koşarsak bizi indirirler.
We'll do our best to make sure we find whoever broke in here.
Buraya kimin girdiğini bulmak için elimizden geleni yapıyoruz.
- We'll do our best, captain.
- Elimizden geleni yapacağız. komiserim.
We'll keep you up to speed on everything we do.
Yaptığımız her şeyi sana haber vereceğiz.
We'll do both.
- İkisini de yapacağız.
If we find ourselves pushed to the limit, Cap, we'll do what we always do...
Eğer sınırımızı zorlayacak hale gelirsek Kaptan her zaman yaptığımız şeyi yaparız.
But we'll do fun things.
Ama biz eğlenceli şeyler yapacağız.
If she tries to stop us, we'll do what we have to do.
Eğer bizi durdurmaya çalışırsa, yapmamız gerekeni yapacağız.
Well, I'll call her later, but right now, can we please do some work?
Peki, onu sonra arayacağım ; ama şimdi biraz iş yapabilir miyiz?
Excellent. And we'll send you back tonight with enough goggles, plastic explosives and munitions to do the job.
İşi yapmanıza yetecek kadar gözlük, plastik patlayıcı ve cephaneyle sizi geri göndereceğiz..
- And then... we'll be able to do whatever the hell we want.
Sonra canımız ne isterse yapabileceğiz.
And the only way we'll be able to get them to do that is if they're our client.
Bunu yapabilmemizin tek yolu onların da... -... müvekkilimiz olması.
Swear we'll never do that again.
Bunu bir daha yapmayacağımıza yemin et.
And if for some reason you come up clean, we'll do the same to your brother, your cousins, friends, anyone you ever cared about.
Olur da temiz çıkarsan aynısını kardeşlerine, kuzenlerine, arkadaşlarına değer verdiğin herkese aynısını yaparız.
Okay, we can try this and when he fails, I'll do it myself.
Tamam, bunu deneyebiliriz ama başarısız olursa bizzat kendim yaparım.
Okay, fine... I'll just put "do not resuscitate" on every line and we'll be done, all right?
Her satıra "hayata döndürmeyin" yazayım da işimiz bitsin, tamam mı?
- Hurry up! We'll do the rings later.
- Yüzükleri sonra hallederiz.
I think we'll do it here.
Burada yiyebiliriz bence.
We'll do what we can.
Elimizden geleni yapacağız.
I'll just keep pretending to be the savior destined to free him, and we can do this together.
Ben Kurtarıcı rolüne devam edeyim ve hep beraber bu işi halledelim.
We'll do "Harold and Maude." It's a good date movie, I think.
"Harold ve Maude" u izleyelim. Randevular için uygun bir film bence.
I guess we'll have to do this the hard way.
Zor yoldan yapacağız artık.
Do you think we'll win the war?
Sence savaşı kazanır mıyız?
We'll let the justice system decide what to do with a drug-dealer who keeps 5-year-old girls in his refrigerator.
Bakalım adalet sistemi beş yaşında bir kızın cesedini buzdolabında saklayan bir torbacıya ne yapacak?
We'll find something. We always do.
Her zamanki gibi bir şey bulacağız.
He's not talking. If we want to find her secrets, we'll have to do it on our own.
Konuşmuyor, eğer sakladığı şeyleri bulmak istiyorsak kendi başımıza halletmeliyiz.
I know my sister. She'll hold on until we do.
Kardeşimi tanırım, biz gelene kadar dayanacaktır.
We don't know what he'll do to Gustav if I don't follow his demands to the letter.
Eğer mektupta belirttiği isteklerine uymazsak Gustav'a neler yapabileceğini bilmiyoruz.
- Name it, we'll do anything.
- Söyleyin yeter, her şeyi yaparız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]