English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / When i was ten

When i was ten translate Turkish

356 parallel translation
But I walked here once when I was ten and peered in at the windows.
Ama on yaşındayken bir keresinde gelip pencerelerden içeri bakmıştım.
Mrs. von Stang gave this to me when I was ten years old.
Bayan von Stang bana bunu on yaşımdayken vermişti.
When I was ten my father died, and they discovered oil on our land.
Babam öldükten sonra toprağımızda petrol bulundu.
I lost my father when I was ten
Babamı on yaşındayken kaybettim.
I married him when I was ten
On yaşındayken onunla evlendim.
You died when i was ten years old.
Sen ben 10 yaşındaken öldün
Never. I promised myself when I was ten years old.
Hiç. 10 yaşındayken kendime söz verdim.
When I was ten, eleven my mother died.
Ben 10 yaşımdayken, 11 annem öldü.
You met me when I was ten.
Benimle tanıştığında 10 yaşındaydım.
111 years ago, when I was ten years old,
1 1 1 yI önce, ben daha on yasndayken,
I handled my first bird when I was ten.
On yaşından beri bu işin içindeyim.
He told me everything when I was ten.
Daha 10 yaşımdayken bana her şeyi anlattı.
When I was ten I got sick in the Empire State Building.
Empire State Building asansöründe midem bulanmıştı.
I started working when I was ten.
Çalışmaya başladığımda henüz on yaşındaydım.
Mom and Dad would never leave me alone when I was ten.
Ben 10 yaşındayken annem ve babam beni yalnız bırakmazlardı.
And me when I was ten.
Ben de on yaşındayken böyleydim.
He killed himself when I was ten years old.
Ben on yaşındayken intihar etti.
DAD, YOU STARTED TAKING ME TO YOUR JOBS WHEN I WAS TEN.
Baba, beni çaldığın yere götürdüğünde ben 10 yaşımdaydım.
IT FELT LIKE SOMEBODY LIT A FIRE IN MY CHEST, WHEN I WAS TEN OR SOMETHING.
Evet. Sanki birisi göğsümün üstünde ateş yakmış gibiydi. 10 yaşında filandım.
- I moved to the Bronx when I was ten.
- On yaşında Bronx'a taşındık.
I'd about stopped having nightmares until one day when I was about nine or ten -
9-10 yaşına gelene kadar hiç kabus görmemiştim.
I remember once when he was only ten I locked him in his room, just to tease him.
Hatırlıyorum da daha on yaşındayken sırf onu kızdırmak için odasına kapatmıştım.
He was shouting, trying to get the controls from Jesse... when I got up there two hours later.
İki saat sonra vardığımda, bağırıyor, kontrolleri... ... Jesse'ten almaya çalışıyordu.
When I realised that you were the one slipping away from me, that you'd left Venice, all I could think of was to find you again.
Uzaklaşmak isteyenin sen olduğunu anladığımda Venedik'ten ayrılmıştın tek düşündüğüm şey seni bulabilmekti.
I knew Willie right from the time when he was a boy in Cardiff.
Willie'yi Cardiff'ten, çocukluğundan beri tanırım.
I went to school when I was more than ten years old
Ben on yaşındayken okula gittim.
I don't know, but Mortar said that Dobie was jealous and that she was like that when she was a little girl and she never wanted anybody to like Miss Wright and that was unnatural.
Bilmiyorum, Mortar Dobie'nin kıskandığını söyledi küçüklüğünden beri böyleymiş o kimsenin Bayan Wright'ten hoşlanmasını istemezmiş ve bu doğal değilmiş.
"frasari"... wild animal hunt... and I was ten when I bagged my first tiger.
Frasari. Vahşi hayvan avı. İlk kaplan avladığımda, on yaşındaydım.
- Well, I was ten when I took those....
- Bu dersleri alırken on yaşındaydım.
Then about ten days ago, when I got up, she was nowhere to be found in the house.
Sonra yaklaşık 10 gün önce uyandığımda gitmişti ; evde değildi.
We used them as the key to Dieter's radio code, when I was operating him in Austria from Zurich in 1943.
1943'te Zürih'ten onun Avusturya'daki faaliyetlerini... yönetirken onları Dieter'ın telsiz şifresine anahtar olarak kullanırdık.
I stopped playing with guns when I was a boy of ten.
10 yaşında bir çocukken, silahlarla oynamayı bıraktım.
That's good. I shot a gun when I was eight- - I mean, ten years old.
- Güzel. - 8 yaşındayken silah kullanmıştım. 10 yaşındayken.
I remember that day, ten years ago when I was told not to think of us as father and son.
Bizi baba oğul olarak düşünmemeni söylediğim on yıl önceki o günü hatırlıyorum.
But she is my daughter. Perhaps not biologically, but in every other sense. I took her into my home when she was ten and I raised her as my own.
Yani, TV'de bütün şu şeyleri, bu adamla evleneceğini ve ona aşık olduğunu ve... söylediğini gördüğünde neler hissettiğini hesaba katarsak.
( Horrocks ) My really big moment was when we crossed the frontier, because, you see, I had commanded the rearguard during the withdrawal to Dunkirk.
Hudut hattına girdiğimiz ânı unutmam mümkün değil. Çünkü Dunkirk'ten geri çekilirken artçı birliklerin komutanıydım.
It's just as it was ten, fourteen years ago when Nathalie and I were young.
Gene 10, 14 yıl öncesi gibi. Nathalie ile benim genç olduğum zamanlar.
When I was driven out I felt I was followed I felt the same way when I came to see you I have heard the ten assassins are lurking around these parts you'd better be careful
Klandan sürüldüğümde... takip edildiğimi hissetmiştim... Aynı hissi buraya gelirken de hissettim! O 10 ünlü süikastçinin... bu bölgede cirit attığını duymuştum
It's a gift from Dick the bootblack. He said I was to wear it when I'm with all the swells.
Oh, Boyacı Dick'ten bir hediye Havalılarla takarsın dedi.
I was following a reef when I saw some of those guys from the Fin Quest.
Av peşinde olduğum sırada Fin Quest'ten gelen bir kaç adamla karşılaştım.
When I woke up this morning, I knew I was free of Odette.
Bu sabah uyandığımda, birden bire artık Odette'ten kurtulduğumu hisssettim.
Didn't I make this for you when I was about ten?
Ah... 10 yaşımdayken bunu sana ben yapmamış mıydım?
I guess it's a little different now, this was ten or twelve years ago, it can't be quite the same, but when you wear an earring certain things
Benim bahsettiğim on yirmi yıl öncesi. Hala aynı olamaz ama bazı şeyler bellidir.
I was ten when it all began.
- Herşey başladığında 10 yaşındaydım.
... like when Roben Turmel returned from Venice... I know, I was with him.
Robert Turmel'in Venedik'ten döndüğü gibi...
We have not had irony here since'83, when I was the only practitioner of it and I stopped as I was tired of being stared at.
1983'ten beri burada espri yapılmaz. Son ve tek yapan bendim yüzüme aval aval bakılmasından bıktığım için bıraktım.
Bluestar was at 1 7 ¼ when I left the office. Up from 1 5.
Ofisten çıkarken Bluestar 17 1 / 4'teydi. 15'ten yükseldi.
It was a quarter-past ten when I moved to go.
Saat onu beş geçe gitmeye hazırlandım.
My ma was married for ten years, but he left when I was born.
Annem on yıl evli kalmış ama babam ben doğunca onu terk etmiş.
I was ten when the B-29 came.
B-29'lar geldiğinde, on yaşındaydım.
He was here when I came here ten years ago.
Tanca dan buraya geldiğimde o buradaydı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]