White and blue translate Turkish
415 parallel translation
You're talking to somebody who knows you red, white and blue.
Seni kırmızınla beyazınla, mavinle tanıyan karın var.
This year it's ostrich feathers, red, white and blue.
Bu yılsa, devekuşu tüyleri, kırmızı, beyaz ve mavi renkli.
Everywhere gay red, white and blue hats!
Her yerde kırmızı, beyaz ve mavi şapkalar var.
Three cheers for the red, white and blue.
Kırmızı, beyaz ve mavinin şerefine.
I happen to have only one interest and that is symbolized by the red, white and blue of our glorious flag.
İlgilendiğim tek bir şey var... o da... şanlı bayrağımızın kırmızı, beyaz ve mavi renkleri ile simgelediği şeyler!
And from this, this desperation we look for a champion in red, white and blue.
Ve bu andan sonra... Bu gözü dönmüşlükten sonra.. kırmızı, beyaz ve mavi renkler içinden bir şampiyon arıyoruz.
Red, white and blue... "
Kırmızı, beyaz, mavi... "
The point's made by the dancers in red, white and blue.
Bunu kırmızı, beyaz, mavi dansçılarla vereceğiz.
And on my right wearing red, white and blue, weighing 210 pounds, undefeated in 46 fights,
Ve sağ tarafımda, kırmızı, beyaz ve mavi renklerde.. .. 95 kg ağırlığında.. .. 46 maçtır yenilgi almamış..
# And proudly above waves the red, white and blue
# Ve gururla kırmızı, beyaz ve mavinin üzerinde
Three cheers for the red, white and blue.
Kırmızı, beyaz ve mavi için 3 kere...
Every heart beats true For the red, white and blue
Ülkedeki herkesin yüreği Kırmızı, beyaz, mavi için çarpar
Red, white, and blue coat, couldn't catch a nanny goat!
Kırmızı, beyaz, mavi üniformalılar. yaşlı bir keçiyi bile yakalayamazlar!
Thy banners make tyranny tremble when borne by the red, white, and blue.
Bayrakların titretir zorbalığı, Kırmızı, beyaz ve mavi renkler doğduğu zaman.
And proudly above Waves the red, white, and blue
Hemen yukarıda Bayrağın kırmızı, beyaz ve mavisi
The Blue Force and the White Force.
Mavi Kuvvetler ve Beyaz Kuvvetler.
How you'd have loved the North Cape and the fjords and the midnight sun, to sail across the reef at Barbados, where the blue water turns to green, to the Falklands where a southerly gale rips the whole sea white!
Kuzey kutbunu ne kadar sevebilirdin. Ya fiyortları ve gece yarısı güneşini. Mavi suların yeşile döndüğü Barbados'sun kayalıklarından, güneyli fırtınaların denizleri beyaza çevirdiği Falkland adalarına yelken açmak ne kadar hoşuna gidebilirdi.
Red and white, carrying a little blue fan.
Kırmızı ve beyaz. Bir demet mavi çiçek taşıyordu.
A sky so blue and the white sails.
Günler nasıl geçiyor farkına bile varmıyoruz.
- Not if it's red, white, and blue.
- Kırmızı, beyaz veya mavi olsa bile.
All blue and white checkered.
Hepsi mavi-beyaz ekoseli.
- So all blue and white. - Precisely.
- Bu kadar mavi ve beyaz olmasaydı.
Inside box, blue beetle and white beetle.
Kutunun içinde mavi böcek ve beyaz böcek var.
Looking at him, I could see white sails and blue water.
Ona bakarken, beyaz yelkenlileri ve mavi suları görebiliyordum.
Navy-blue suit, a red tie and white shirt.
Lacivert takım, kırmızı kravat, beyaz gömlek.
White stockings and the blue shoes with pearls
beyaz çoraplar ve incili mavi pabuçlar
The great red and blue silver rocket, leaving a white trail against the blue sky.
Muhteşem kırmızı, mavi ve gümüş roket, mavi gökyüzünde beyaz bir iz bırakarak havalandı.
Well, perhaps a little blue here and there. But I think the overall colour should be white.
Belki tek tük mavi dokunuşlar olabilir ama ana renk beyaz olmalı.
A white one on the left and a blue one on the night...
Soldakinde beyaz, sağdakinde mavi bir mum.
We need nineteen white chips and one blue one, because whoever draws the blue chip is going to be the winner of the eye.
Ondokuz beyaz ve bir de mavi pul gerek. Çünkü mavi pulu çeken gözü kazanacak.
It will hold blue-white flawless diamonds between three and eight karats.
Üç ve sekiz karat arası, mavi-beyaz kusursuz elmaslarla doldurulacak.
A lovely little cottage down there with a white Merc and a blue T-bird.
Orada küçük şirin bir ev var, ayrıca beyaz bir Merc ve mavi bir T-bird.
And this is the ditch we're digging... connecting the white Nile to the blue Nile.
Ve buradada Beyaz Nil'den Mavi Nil'e kazdığımız bağlantı hendeği var.
Green, white, and blue.
Yeşil, kırmızı ve mavi.
You know : The big blue and white buildings
Bilirsin, şu büyük beyaz binalar.
He had all kinds of cords, all lengths... all colors White and red... green and yellow Orange and wine, purple and blue
Her çeşit ipe sahipti, farklı uzunluklarda bütün renklerde beyaz ve kırmızı yeşil ve sarı turuncu ve şarap rengi, mor ve mavi.
No red flags were raised, but Argentinean blue and white flags.
Kızıl bayraklar değil mavi ve beyaz Arjantin bayrakları sallanıyordu.
And his shirt wasn't blue, it was white. I remember now.
Ve tişörtü... mavi değildi, beyazdı.
A BLUE AND WHITE COOKEASI.
- Mavi-beyaz bir CookEasi.
And butchest fighting forces in the world. I love those white-flag trousers And the feel of rough blue serge
Ben o beyaz İspanyol paça pantolona ve o arsız küçük kalçalardaki sert mavi kumaşa bayılıyorum.
The code of the West Toast the red, white, and blue
Batı'nın raconu budur Kırmızı, beyaz ve mavinin şerefine iç
I bought two dresses... a blue one and a white one.
İki elbise satın aldım... biri mavi, öteki beyaz.
For this, we need a government of the people that combines the forces of blue-collar and white-collar workers, both rural and urban, believers and nonbelievers, all those who labor under the stifling control of monopolistic capitalism.
Bunun için her kesimden işçilerin şehirlilerin ve taşralıların, inananların ya da inanmayanların tekelci kapitalizmin boğucu kontrolü altında kim varsa hepsinin gücünü birleştirecek bir hükümete ihtiyacımız var.
A democratic government would allow blue-collar and white-collar workers, wage-earners or not, a better life.
Demokratik bir hükümet işçi sınıfının tüm kesimlerine daha iyi bir yaşam sağlayacaktır.
Yes, your wrap'em up in red, white, and blue Mr. Dragon's a goddamn Hessian, that's what he is.
Senin vatansever Bay Dragon... lanet olası paralı askerin tekiydi.
Tell'em he's got a white-and-blue bag around his shoulder.
Omzunda beyaz-mavi bir çanta olduğunu söyle.
Were you to do so, a million ghosts in olive drab... and brown khaki, in blue and gray... would rise from their white crosses... thundering those magic words :
Eğer sizler böyle bir şey yaparsanız... yeşil renkli asker giysileri kahverengi haki, mavi ve gri elbiseleriyle milyonlarca hayalet beyaz haçlarının altından... şu sihirli kelimeleri haykırarak kalkar :
Three months'supply of jubilee knickers. Red, white and blue.
Jubile donlarının üç aylık tedariğini kazandı.
Red, blue... and pure white as snow.
Kırmızı, mavi... ve kar gibi beyaz.
Here's capricious Carla, a dream in hyacinth-blue chiffon with the classic allure of the white pleated collar and cuffs.
İşte kaprisli Carla'mız... Sümbül mavisi bir şifon yaka ve manşetler, beyazın klasik cazibesiyle kıvrılmış.
I could see you in your blue suit and white, starched shirt... in Thomas's funeral parlor on Bradshaw Street.
Kolalanmış gömlek ve lacivert takım elbise içinde... Thomas'ın cenaze evinde yatarken de görebilirdim seni.
and blue 32
blue 909
blueberry 28
blues 38
bluebell 46
blue bloods 102
blue shirt 26
blue jeans 16
blue eyes 153
blue moon 21
blue 909
blueberry 28
blues 38
bluebell 46
blue bloods 102
blue shirt 26
blue jeans 16
blue eyes 153
blue moon 21
blue water 26
blue one 16
blue team 58
bluestone 23
blue sky 21
blue mountains 29
blue blur 16
blue skies 29
blueprints 36
white 1193
blue one 16
blue team 58
bluestone 23
blue sky 21
blue mountains 29
blue blur 16
blue skies 29
blueprints 36
white 1193
whitey 118
whitehall 26
whitehead 26
white boy carl 25
whites 22
white girl 29
white boy 86
white hair 22
white guy 31
white man 35
whitehall 26
whitehead 26
white boy carl 25
whites 22
white girl 29
white boy 86
white hair 22
white guy 31
white man 35