English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Wrongdoing

Wrongdoing translate Turkish

232 parallel translation
You gents who to a virtuous life would lead us And turn us from all wrongdoing and sin First of all see to it that you feed us
Siz beyler, bizi erdemli bir hayata götürecek olanlar ve bizi hatalardan uzak ve günahlardan uzak tutacaklar ilk önce halledin karnımızı doyurmayı sonra verin vaazınızı.
There is not one among you who has had the courage... to come to me and accuse me of wrongdoing.
Aranızdan tek bir kişi bile hata yaptığımı gelip benim yüzüme söyleme cesaretini gösteremedi.
Yes, just as innocent as our führer was of any wrongdoing against you.
Evet, sana hiç haksızlık etmemiş führerimiz gibi masum.
Conspired against, set upon by inferior peoples, inferior nations. He cannot admit to error, much less to wrongdoing.
Küçük toplulukların kurdukları komplolar karşısında suçlu olduğunu itiraf edemedi.
This evidence of my own wrongdoing incriminates the defendant as well.
Yanlış davranmama sebep olan bu delil davalının suçlu olduğunun da belgesidir.
I am innocent of any wrongdoing in my administration of the King's treasury, as Chancellor, or at any other time.
Ben masumum. Ne kralın hazinesini bir başbakan olarak yönetirken, ne de hehangi başka bir zaman, suç olan hiçbir şey yapmadım.
Leopold Smith, kneel and confess thy wrongdoing.
Leopold Smith... diz çök. Ve işlediğin hata için günah çıkar.
He's a victim of somebody else's wrongdoing.
Yanlış işler yapan birinin kurbanı oldu.
Thank you, Diane. lf either of you suspects any wrongdoing, come to me and I'll make an immediate and final decision.
Sağol Diane. Eğer içinizden biri haksızlıktan şüphelenirse bana gelin. Ben hemen son kararı veririm.
I know that my sin was very great but I beg of you....... do not let her suffer for my wrongdoing.
Günahımın çok büyük olduğunu biliyorum ama sana yalvarırım benim hatamın cezasını onun çekmesine izin verme.
I'd just like to see proof of wrongdoing.
Elinizdeki kanıtları bilmek istiyorum.
There is no proof of wrongdoing, only a suspicion of cheating.
Ortada bir kanıt yok, sadece kopya çekildiği şüphesi var.
Well, officer Forrest officer Mallory - you've been cleared of all wrongdoing.
Pekâlâ, Memur Forrest ve Memure Mallory, sonunda bütün suçlamalardan haklandınız.
Tell a man he's engaged in wrongdoing and he says, "Yeah, you're right."
Bir adamı bir şeyle suçlayın, o da size, "Evet, haklısın." desin.
There's been no proof of any wrongdoing'on my part.
Hata yaptığıma dair hiçbir kanıt yok.
Just a good, honest American who opposes wrongdoing... and especially carelessness wherever they occur.
Sadece haksızlıklara ve özellikle ihmalkarlığa karşı çıkan, iyi, dürüst bir Amerikan vatandaşıyım.
When I first began to look into the allegations concerning First Liberty I thought the wrongdoing was restricted to the vice-president.
First Liberty'yle ilgili iddiaları ilk incelemeye başladığımda... görevi kötüye kullanmanın başkan yardımcısına kadar uzandığını düşünüyordum.
Allegations of wrongdoing have also been made against Nance.
Sayın Nance'in de görevini kötüye kullandığı iddia edildi.
" It Does Not Rejoice For Wrongdoing.
" Günahla bir arada olmaz...
It clears me and the show of any wrongdoing.
Beni ve şovu temize çıkartan bir ifade.
Would he ever engage in wrongdoing?
O şimdiye kadar hiç günah işledi mi?
I have been accused of wrongdoing but these false accusations will not deter us.
Yanlış şeyler yaptığım için suçlandım fakat bu yanlış suçlamalar bizi yıldırmayacak.
We have documents, one of which is a report by retired fbi agents... which completely absolves Mr. Rothstein from any wrongdoing.
Elimizde belgeler var, bir tanesi de bir FBI raporu. Bu belgeler, Bay Rothstein'in hata yapmadığını ortaya koyuyor.
Citing wrongdoing, a judge has dismissed all charges against Daniel Ellsberg.
Yanlış yapılan şeyler, bir yargıç Daniel Ellsberg'e karşı bütün görevlerde kaçırdı.
I'm required to get her to admit her wrongdoing and make reparations.
Önemli olan kanun gereği suçunu kabul ettirmem, tazminat sözleşmeleri yapmam ve suç ortağını ortaya çıkarmamın gerekmesi.
I agree, but I can't boot him out... without definite proof of wrongdoing.
Kabul ediyorum, ama onu suçu kanıtlanana kadar uzaklaştıramam.
It's not about criminal wrongdoing. It's about mental fitness.
- Bu, suçla değil, akıl... sağlığıyla ilgili bir şey.
Ghemor's case has been reviewed by the new judicial system and he's been cleared of any wrongdoing.
Ghemor'un davası yeni yasal sistem tarafından incelendi ve tüm suçlarından aklandı.
Although cleared of any wrongdoing... in the deaths of Amy and David Cassandra,
Amy ve David Cassandra'nın ölümünden dolayı suçlanmamış olsa da
We make it very clear there has been no wrongdoing of any kind.
Net şekilde açıkladık ki yanlış herhangi bir şey olmadı.
We wanna make a protest with the inspector general. Look, there have been several investigations into the allegations made by the people at Weltech. And we have been repeatedly cleared of any wrongdoing.
Weltech'in iddiaları üzerine birkaç soruşturma yapıldı ve biz yine aklandık.
Now, I want to know the particulars of your wrongdoing.
Şimdi yaptığın yanlışın detaylarını bilmek istiyorum.
We thereby notify you, that unless you have direct evidence of wrongdoing... we reject your ultimatum and refuse to be retested.
Bu nedenle kabahat işlediğimize dair elinizde yanlışlanamaz ve somut bir kanıt olmadığı takdirde ültimatomunuzu geri çeviriyor ve tekrar sınava girmeyi reddediyoruz.
While we are willing to admit... some wrongdoing on the part of my client... given the extremely short duration of the marriage- -
Müvekkilimin hatası olduğunu kabul etmekle birlikte evliliğin süresinin çok kısa olması göz önünde bulundurulursa...
Masters at suppressing schools and wrongdoing.
Okulları disipline sokmada ve okullardaki aksaklıkları gidermede ustalar.
He will not admit to negligence or wrongdoing.
İhmal ya da hata olduğunu kabul etmeyecek.
There's no evidence of any wrongdoing.
Yanlış bir şey yaptığına dair kanıt yok.
I am confident that when presented with the facts it will be clear that there was no criminal intent or wrongdoing.
Gerçekler ortaya çıkınca kasti bir suç veya teşebbüs olmadığının anlaşılacağına inanıyorum.
Palmer claims to have been unaware of any wrongdoing...
Palmer tersliklerden haberi olmadığını iddia ediyor...
Moreover, he was willing to give those friends up when asked- - walk away without any further contact... after said encounter- - leading me to an assumption of further wrongdoing... with the young woman in question.
Dahası, Sorulduğunda ise o konuştukları arkadaşlarını satmaya- - irtibatını onlarla keserek yoluna devam etmeye hevesliydi... karşılaşmadan bahsedilince de- - Benim o kadın ile yanlış varsayımlara varıp daha fazla... saçmalamama sebep oldu.
One day I shouted his name... like any sinner overwhelmed by pain and wrongdoing.
Bir gün onun ismini haykırdım acı ve utanç altında ezilen her günahkarın yapacağı gibi.
I meant people suffer because of monarch's wrongdoing
Kralın haksızlığından dolayı insanların acı çektiğini söylüyorum
There was no I mean there was no criminal wrongdoing in Whitewater.
Yani Whitewater'da kanunlara aykırı hiçbir suç işlenmedi.
Either offer proof of his wrongdoing or be quiet!
Ya işlediği suçların kanıtını gösterin ya da susun.
I have in my possession that file of Deodhar's wrongdoing
Bende Devdharın kötülüklerini içeren bir dosya var.
As it wasn't Lewis's car, the money isn't clear evidence of any wrongdoing.
Bu Lewis'in arabası olmadığına göre, para hiçbir suçun kanıtı değil.
Although I doubt he'll find any concrete evidence of wrongdoing.
Ama sağlam bir kanıt bulacağından şüpheliyim.
There is no evidence that this man has committed any wrongdoing... nor is there any compelling evidence that cross-dressers are inherently lascivious... and the defendant knows that.
Bu adamın, yanlış bir şey yaptığına dair tek kanıt yoktur. Travestilerin, doğuştan şehvet düşkünü olduklarına ilişkin de kanıt yoktur. Ve savunma makamı bunu bilmektedir.
Without evidence of any wrongdoing, there's very little else we can do,
Bir yanlışlık olduğuna dair kanıtımız yokken, elimizden bir şey gelmez.
Um, without admitting any wrongdoing, my client understands that there's a dangerous killer out there.
Bütün suçlamaları kabul etmenin dışında müvekkilim dışarda bir yerde tehlikeli bir katilin olduğunu biliyor.
Carver was cleared of any wrongdoing in the shooting of Ezekiel Seaver.
Carver Ezekiel Seaver'in vurulması olayından tamamen aklandı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]