English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Wrongfully

Wrongfully translate Turkish

133 parallel translation
He knows you're good men, wrongfully sold into slavery.
Sizin iyi adamlar olduğunuzu ve sürgüne gönderilmenizin hata olduğunu biliyor.
Before doing this, however, Henry wrongfully took possession of his father's dress clothes... including $ 20 which Uncle Randolph was negligent enough to leave in his pocket.
Lakin, bunu yapmadan önce Henry yanlışlıkla Randolph amcamın ihmalkar bir şekilde davranıp cebinde 20 dolar unuttuğu babasının gece kıyafetini almış.
"Given the excruciating remorse induced by my evil deed, " and the fear of paying for my sins in the eternal flames of hell, " I provide that all the wealth I wrongfully acquired
Kötü davranışlarımın vermiş olduğu dayanılmaz azap ve sonsuz cehennem alevleri içinde günahlarımın cezasını çekme korkusunu göz önünde bulundurarak haksız yollardan edindiğim ve kurbanımın cesedinin yanına gömdüğüm tüm servetin gerçek sahiplerinin de öldüğünü varsayaraktan tek bir şartla bulunduğu yerin sahibine verilmesini öngörüyorum.
A multitude of countries wrongfully sent to sleep
Sayısız ülke haksız surette uyku halinde.
It's possible that the head is in pain because it was wrongfully separated from its body.
Başı gövdesinden haksız yere ayrıldığı için acı çekiyor olabilir.
I refuse! You used the most despicable of tactics to kill my wife and then wrongfully accused me of treason... I shall have my revenge!
Karımı öldürmek için en adi taktikleri uyguladınız ve haksız yere beni hainlikle suçladınız.
'Go in Abyssinie, where the king does not treat anybody wrongfully.'
"Habeşistan'a gidin,... orada kimseye haksızlık edilmez."
You, Xixo, are hereby charged with wrongfully and unlawfully slaughtering one goat on the 21st of September, 1980, in Oniamatokwe.
Sen, Xixo, yanlışça ve kanun dışı, 21 Eylül 1980'de Oniamatokwe'de bir keçiyi öldürmekle suçlanıyorsun.
We have wrongfully accused you.
Size yanlışlıkla ithamda bulunduk
Josette will be wrongfully persecuted.
Josette boşuna acı çekecek.
So unless you wanna be responsible for wrongfully turning your neighborhood into a war zone l suggest you drop this whole thing right now.
Komşularını yanlışlıkla bir şavaş alanı içinde bırakma sorumluluğunu almak istemezsin. Önerim, hemen bu iddiandan vaz geçmen.
So they have and many men have been hanged wrongfully.
Bu yüzden onlar ve birçok adam yanlışlıkla asıldı
I give you back that which was wrongfully taken from you.
Yanlışlıkla senden alınanı, sana geri veriyorum.
That he had received 1,000 ducats of Don John... for accusing the Lady Hero wrongfully.
Leydi Hero'ya haksız yere iftira etmek için Don John'dan bin duka altın aldığını söyledi.
To the President, my father... You know what's in here, and unless you open your borders, allow all the wrongfully accused to return to their country, I will use this on you and on the United States.
Başkan'a, babama... burada ne olduğunu biliyorsun ve sınırları açıp haksız yere suçlananların ülkelerine dönmesine izin vermezsen bunu sana ve ABD'ye karşı kullanacağım.
Sir Walter Raleigh, Alcamedes, Solzhenitsyn, they, um, well, they were all wrongfully imprisoned.
Sir Walter Raleigh, Alcamedes, Solzhenitsyn, onların hepsi haksız yere hapse atılmıştı.
I wrongfully usurped Sergeant Skinner's position... and I suggest you consider him to replace me.
Çavuş Skinner'ın yerine el koymuştum. Benim yerime onu almanızı tavsiye ederim.
I'm being wrongfully accused.
Yyaannllıışşllııkkllaa ssuuççllaannddıım.
I'm being wrongfully accused.
Yanlışlıkla tutukladılar beni.
They prove I've been wrongfully accused!
Onlar suçsuzluğumu ispatladı!
Ryan Harrison, I say to you, on behalf of law enforcement all over the world you were wrongfully accused.
Ryan Harrison, sana, kanun güçlerinin karşısında yanlışlıkla suçlandığını söylemek isterim.
Myself have often heard them say - when I have walked like a private man - that Lucius'banishment was wrongfully, and that they have wished that Lucius were their emperor.
Halk arasında dolaşırken çok duyardım. Lucius'un cezalandırılması hataydı. Keşke yapmasaydım.
The only issue before this court is whether or not there was an oral contract, and whether it was wrongfully breached.
Bu celsenin konusu, ortada sözlü bir anlaşma olup olmadığı ve bunun çiğnenip çiğnenmediği.
I was handcuffed to this bench, surrounded by this motley assortment of other wrongfully accused gentlemen.
Etrafımda çeşit çeşit.. İftiraya uğramış beyefendiler vardı.
One Tony Reed, and I'm guessing wrongfully accused.
Tony Reed, bence suçlu değil.
Well, after having felt just a teensy-weensy little bit of guilt over having wrongfully inspired this establishment I took it upon myself to expose the Potter B B to the outside world via the mighty pen of Mr. Frederick Fricke.
- Bu işletmeyi yanlış teşvik etmekten duyduğum küçücük suçluluk duygusundan sonra Potter Pansiyonu'nu dış dünyaya açma yolunun Bay Frednick Fricke'nin güçlü kaleminden geçtiğini buldum. - Fred, kim?
You see being wrongfully accused and denying the charges as rights. I don't understand.
Haksız yere suçlanmış olmayı da suçluluğun inkar edilmesini de birer hak olarak görüyorsunuz sizi anlamıyorum.
Richard Jewell brought when he was wrongfully accused. Someone died in that office building.
Herhâlde Emniyet, Richard Jewell yanlış suçlandığında açtığı davaları düşürdü.
There is no compelling evidence to suggest Damon was wrongfully charged.
Damon'ın yanlış suçlandığını gösteren bir kanıt yok.
Luke's been on me since first grade, when he wrongfully accused me... of sabotaging a clay imprint that he made of his hand.
Luke 1. sınıftan beri üzerime gelir. Elinin izini çıkardığı kil tableti sabote etmekle suçlamıştı beni.
My client was wrongfully convicted of rape and attempted murder.
Müvekkilim tecavüz ve cinayete teşebbüsten yanlışlıkla suçlandı.
And even one wrongfully imprisoned man is too many.
Haksız yere hapse giren bir adam bile çoktur.
It was wrongfully labeled "A Tarantino Film," even though he was just credited as executive producer.
Sadece yapımcısı olmasına rağmen, yanlışlıkla bir Tarantino filmi olarak etiketlendi.
that was wrongfully taken from her just because you want to turn a profit?
Çünkü siz rant elde edeceksiniz!
Then I'd say they're being sued by a woman who claims she was wrongfully removed... from the company's clinical trial of a potent new diabetes medicine.
Sonra da, yeni ve güçlü bir diyabet ilacının klinik deneylerinden haksız yere uzaklaştırılan bir kadın tarafından dava edildiklerini söylerim
Ms. Willows, was John Mathers wrongfully convicted?
Bayan Willows, John Mathers yanlışlıkla mı hüküm giydi?
Sorry you were wrongfully imprisoned, Simpson.
- Sizi yanlış tutukladığımız için, pardon.
Jake went to the press, the adoring press, tears in his eyes... and told the world how much he missed his baby... and how he was wrongfully accused.
Jake, kendisine bayılan medyayla gözlerinde yaşlarla görüştü ve bebeni ne kadar özlediğini ve haksız yere suçlandığını anlattı.
He wrongfully cheated on me!
Haksız yere beni aldattı!
If I hadn't wrongfully arrested you, none of this would have happened.
Seni haksız yere tutuklamasaydım bunların hiçbiri gerçekleşmezdi.
We Jin didn't steal the orb... he was returning it to their village gate and was wrongfully punished by the Gan Jin.
Wei Jin'ler küreyi çalmadı. Köylerinin kapısına geri götürüyordu ve Gan Jin'lerce haksız yere cezalandırıldı.
I would've thought being shut by the health department, albeit wrongfully, would've taken its toll on business.
Sağlık Bakanlığı tarafından yanlış da olsa kapatılarak oyuncağın alınabilirdi.
Wrongfully accuse again.
Yine yanlış itham.
People are being wrongfully imprisoned for working in a charity and doing nothing but trying to help the homeless.
İki kişi bir hayır kurumunda çalıştıkları ve evsizlere yardım etmeye çalışmaktan başka bir şey yapmadıkları için haksız yere hapse atıldılar.
But it has also wrongfully convicted many a man.
Fakat, haksız yere mahkum edilen bir çok insan var.
Detective, wrongfully imprisoned, and this DNA match proves it.
Dedektif. Yanlış adamı içeri tıktınız. DNA eşleşmesi bunun kanıtı.
You know I'm afraid that being wrongfully convicted is the tragic way my story ends.
Yapma şunu. Biliyorsun haksız yere yargılanıp, Hayatımın trajedi ile sonuçlanmasından korkarım.
An agreed statement confirming they were wrongfully arrested, illegally incarcerated and tortured.
Onların haksız yere tutuklandıkları, yasa dışı olarak hapsedildikleri ve işkence gördüklerini onaylayan mutabık kalınmış bir demeç.
Open the gates of the past and free the souls of the wrongfully damned.
Geçmişin kapıları açılsın. Haksız yere lanetlenen ruhlar serbest kalsın.
But they should have served none of this since they were wrongfully accused.
Zaten suçsuz oldukları halde suçlandıkları için bu kadarını da ödememeleri lazımdı.
The wrongfully accused are not guilty in the eyes of the Lord.
Suçsuz olduğu halde suçlananlar tanrının gözünde masumdur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]