You know him well translate Turkish
1,256 parallel translation
- Did you know him well?
- Onu iyi tanıyor muydun?
Did you know him well?
Onu iyi tanır mıydınız?
You know him well, it's best you be his teacher.
onu tanırdın! bence ona hocalık yapabilirsin!
Andy? They're working on him. You know him well?
Uğraşıyorlar.Onu tanıyor musun?
You know him well?
- Onu iyi tanır mıydınız?
YOU KNOW, I'M JUST REALLY GLAD I GOT TO KNOW HIM AS WELL AS I DID.
Onu o kadar bile tanıma fırsatım olduğu için çok mutluyum.
Yes, well, you know, I insisted that he bring it with him when he moved in here. I mean, after all, this is his home too.
Ne olsa burası onun da evi.
You just don't know him very well.
Onu pek iyi tanımıyorsun.
Well, ask him something really tough, you know?
Zorlayıcı bir şeyler sor.
Well, let's bring out the man of the hour, you know him as the -
İşte adamımız geliyor. Siz onu...
How well did you know him?
Onu ne kadar iyi tanıyorsun?
Well, you may not know him as well as you think you do. At least... not any more.
Onu, düşündüğün kadar iyi tanımıyor olabilirsin, en azından... bundan sonra.
Well, you know, Eric worked with him too.
Eric de onunla beraber çalıştı.
How well did you really know him?
Onu gerçekte ne kadar tanıyordunuz?
Well, I remember he used to come into my yard and, uh... and, uh, you know, I'd throw a bucket at him or... spray him with a hose.
Bahçeme geldiğini hatırlıyorum. Ona ya kova atardım. Ya da ona hortumla su sıkardım.
Well, you know, that's the research I did for him.
Biliyormusun, bu onun için yaptığım araştırma.
Well, you gotta talk to him, Matt. I don't know.
Frank " la konuşmalısın, Matt.
Well, I'm sure you know him better than I do.
Şey, eminim sen onu benden daha iyi tanıyorsun.
How well do you know him?
Onu ne kadar iyi tanıyorsunuz?
Maybe you didn't know him well?
Belki de onu iyi tanıyamamışsın.
And you're trying to say I didn't know him well?
Ve sen bana onu iyi tanımadığımı söylemeye çalışıyorsun?
Well, you know, then maybe I should give him a call, huh?
Yaralanması onu aramamı mı gerektiriyor?
Maybe you don't know him as well as you think.
Hay Allah. Belki de onu sandığın kadar iyi tanımıyorsundur.
Well, why don't you just, I don't know, freeze him, or blow him up or something?
Pekala, neden sadece, bilmiyorum, onu dondurmuyorsun, ya da patlatmıyorsun ya da onun gibi bir şey işte.
Well, how do you know him?
Onu nereden tanıyorsun?
I'm sorry, Susan. It's just Steve and i went out for 5 1 / 2 years. When you get to know him as well as i do, you might- - excuse me- - when i what?
- Steve ile 5,5 yıl çıktık ve onu benim kadar tanıyınca...
He said that he was tired of you yanking his chain or, you know, well, not yanking it as the case may be and that he was an idiot to have wasted his time visiting when there are a zillion girls at USC who'd kill to go out with him.
Onu sıkboğaz etmenden, aslında sizin durumunuzda sıkboğaz etmemenden bıktığını, USC'de onunla çıkacak milyonlarca güzel kız olduğu halde seni görmeye geldiği için bir salak olduğunu söyledi.
Well, all right, but you know, if you let him sit on the furniture, he's gonna think he's equal to you.
Eğer mobilyayı kullanmasına izin verirsen kendini seninle eşit sanır.
- I know him so well, you have no idea.
- Biliyorum. Onu çok iyi tanıyorum. Hiç bilemezsin.
You know, I think, I think I was falling in love with him, but, oh, well...
Galiba ona aşık oluyordum.
Well, I warned Jen that I had seen him walking on the campus with another girl, but, you know...
Onu başka kızla gördüğüme dair Jen'i uyardım.
If you did not know him well say that that new doctor was Hungarian
Onun iyi olduğunu söyleyemem yeni doktor macarmış.
You know Goergen wasn't well-liked, John, but that doesn't excuse you from pushing him down an elevator shaft.
Goergen'ın iyi birisi olmadığını biliyorsun John, ama bu onu asansör boşluğuna atmanı affettirmiyor.
YOU SURE KNOW A LOT ABOUT BEING ONE. WELL, I JUST... IMAGINED WHAT I'D WANT HIM TO ACT LIKE, IF I DID.
Ben sadece onun yerinde olsam ne isterdim diye düşündüm.
- Well, you guys are going to get to know Ricky, I think, , cause you know you guys want to follow him around as well which is cool.
Pekala, sanırım siz Ricky'yi tanımaya başlayacaksınız çünkü bilirsiniz, siz çocuklar onu etrafta takip etmeyi pekala istersiniz ki bu da harika.
- All right. Well maybe, you know, if you could get word around the park and tell everybody I'm throwing him out tonight
Pekala, belki onu bu gece atacağımı herkese söyleyip bunu parkta yayabilirsin belki.
How well did you really know him?
Onu ne kadar iyi tanıyordun?
George... your concerns are mine, as well as you know but we're no where nea the point you suggest, and many here agree there's a good chance that Ho Chi Minh will quit if we start makin him pay.
GEORGE SENİN SORULARIN BENDE DE VAR AMA, TAVSİYE NOKTASINDA
Well, your daddy asked me to run some errands for him, so I thought I'd just kinda stop by and see if you was ovulating'. Well, I don't know if I am or not.
Ben de uğrayıp yumurtlayıp yumurtlamadığına bir bakayım dedim.
That guy on the street, you know him well?
O adamları tanıyor musun?
Well, it being that, you know, me and him, we did a lot of business together, right?
Beni bilirsin. Onunla uzun zamandır iş yapıyorduk.
Security. - So, how well do you know him?
- Onu ne kadar tanıyorsun?
I think you know him pretty well.
Bence onu iyi tanıyorsun.
And for those of you who knew him well and know our family, well, I don't have to tell you.
Onu ve ailemizi çok yakından tanıyan sizlere, onun nasıl biri olduğunu söylememe gerek yok.
Well, you know, I'm not surprised he was in my dream, really, because I think of him a lot,
Rüyamda olmasına şaşırmadım... gerçekten, çünkü sanırım onu çok düşünüyorum.
Well, if you see him, you know, uh, just... would you tell him to call me?
Eğer görürseniz.. lütfen.. ee.. mümkünse.. beni aramasını söyler misiniz?
I invited him to come for a while and to introduce you and for you to know, well, that I work with him...
İş yerinden bir arkadaşım, Armando. Onu seninle tanıştırmak istiyordum. Yiyecek bir şeyler hazırladın mı?
You have to know him well to tell he's in a state.
Ne durumda olduğunu anlamak için tanıman gerekiyor.
Well, you know, Delko's dad works downtown... and his sister doesn't want him to go to work.
Delko'nun babası şehir merkezinde çalışıyor. Kardeşi, işe gitmesini istemiyor.
I sent this on so that you might know he was thinking of you all and that he appre - He appreciated knowing you would remember him well. "
Sizleri düşündüğünü ve onu iyi hatırlayacağınız için size minnettar olduğunu söylemek için size bunu yolluyorum. "
Well, you know, if I am yelling, it's just probably'cause I've asked him already to turn the thing off like 10 times.
Bağırıyorsam, en az 10 kez bilgisayarı kapatmasını söylediğim içindir.
you know 156049
you know what 23733
you know that 5741
you know what i'm saying 653
you know the drill 277
you know what i mean 2419
you know me too well 26
you know it 920
you know who i am 419
you know what they say 484
you know what 23733
you know that 5741
you know what i'm saying 653
you know the drill 277
you know what i mean 2419
you know me too well 26
you know it 920
you know who i am 419
you know what they say 484
you know i love you 234
you know that i love you 32
you know what you did 62
you know me 1258
you know where to find me 273
you know what i'm thinking 71
you know what to do 433
you know something 619
you know what time it is 65
you know what this means 169
you know that i love you 32
you know what you did 62
you know me 1258
you know where to find me 273
you know what i'm thinking 71
you know what to do 433
you know something 619
you know what time it is 65
you know what this means 169