English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You know that already

You know that already translate Turkish

1,222 parallel translation
But you know that already.
Ama sen bunu zaten biliyorsun.
You know that already.
Bunu zaten biliyorsun.
Don't you know that already?
Bunu bilmiyor musun?
Mrs. Miller, I know that you've already talked to the police.
Bayan Miller polisle zaten konuştuğunuzu biliyorum. Raporlarını okudum.
Now, should something like this develop when you already bear the burden of three secrets, then you must trade one of the older ones in in order to keep the new one. That way, I will know that you are hiding something from me that I don't want to know. [laughs]
Şimdi, üç sırrın yüküyle başa çıkmaya çalışırken herhangi bir gelişme olursa yeni sırrı tutabilmek için eskilerden biriyle değiştirmelisin Bu yolla, bilmek istemediğim bir şeyi benden sakladığını anlayacağım Belli ki bana söyleyeceğin sır - haydi buna "birinci sır" diyelim çünkü listedeki ilk sır olmalı - bu sır duymak istemeyeceğim bir sır olmayabilir Ama en azından eskir ve zamanla daha önemsiz olur.
If I say Why is it that you don't know... ... that you already have my love?
Eğer sana... tüm bunları aşkımdan yaptığımı söylesem.
the affair that thunder receive, read the news person whom I say, not the thun der receive have already known the address of that person is add the nun Luo.Did you know?
Remo'ya olanları duydum. Eeee... Size söylemeye çalıştığım adam o değildi.
Before we begin, I want you to know that - you're already a winner : - [Giggling]
Başlamadan önce, bugünün sadece seçme günü olduğunu bilmeni isterim, sen çoktan kazandın.
But you already know that.
Ama sen bunu çoktandır bekliyordun.
I just want you all to know that I look forward to contributing to this news station's already sterling reputation.
Hepinizin bilmesini isterim ki... bu istasyonun yüksek ününe... katkıda bulunmak için sabırsızlanıyorum.
Yes, I know that already, thank you very much.
Evet, bunu zaten biliyorum, teşekkürler.
You know, lying's not gonna help you. Everybody already knows that you didn't go.
Yalan söylemen faydasız, herkes gitmediğinizi biliyor.
"I'd like you to know your daddy... " and to know that only I'm to blame for the fact that he doesn't already know you.
Babanı tanımanı isterdim ve şimdiye kadar onun seni tanımamış olmasında tek suçlunun ben olduğumu bilmeni de.
I would've thought a smart young man like you would know that already.
Senin gibi zeki bir delikanlının bunu anlayacağını sanırdım.
Now, chances are pretty good that the people you know already have it so I'm gonna need the names of anyone you've had sex with, okay?
Şimdi, birlikte olduğun kişilerin hastalığı kapmış olma ihtimalleri çok fazla yani beraber olduğun kişilerin isimlerine ihtiyacım var, tamam mı?
As you all know already, these peppers are known to be very hot. Will that be okay?
Hepinizin de bildiği gibi bu biberler, acılıklarıyla tanınır.
The worst thing in the world is to know that the moment you are experiencing... has already been defined, that this is the second... or third time through, or whatever. And do you everfeel like....
Dünyadaki en kötü şey, yaşamakta olduğun anın tanımlanmış olması ve bunun ikinci ya da üçüncü sefer olması, ya da her neyse.
Did you know that at my age... Fulvio Fontes was already a street vendor?
Benim yaşımdayken Fulvio Fontes'in bir işportacı olduğunu biliyor muydun?
I already know that you do.
Tanıdığınızı biliyorum zaten.
- But you already know that, don't you?
- Ama bunu zaten biliyorsun öyle değil mi?
No, unfortunately we don't know anything new that you that you haven't already read in the papers.
Hayır. Maalesef gazetelerde okuduğunuzdan fazlasını bilmiyoruz..
I just meant all the reasons that you already know.
- Zaten bildiğin nedenleri kastettim.
That was cruel. I've already died once, you know.
Bu hiç iyi değildi... ben zaten öldüm..
You must already know that it alone has considerable power.
Bitmemiş olmasına rağmen bildiğin gibi çok büyük bir gücü var.
Although you already know that.
Buna rağmen zaten biliyorsun.
You already know the answer to that.
Bunun cevabını zaten biliyorsun.
You know I'd tell you two to get a room, but then you've already done that.
Kendinize bir oda tutun diyecektim ama bunu çoktan yapmışsınız bile.
You know, Jean Baudrillard once said every possible art form has already been explored and all that's left is to deconstruct and play with the pieces.
Jean Baudrillard şöyle demiş : Her sanat biçimi zaten keşfedilmiştir. Yapılacak kalan tek şey, bunları çözümleyip parçalarla oynamaktır.
Yeah, well you should know that a lot of her already has been eaten by sharks and fish and shrimp...
Evet. Vücudunun büyük kısmını köpekbalıklarının ve karideslerin yediğini biliyor olmalısınız.
Yeah, I know he already said that Barb has no right to custody, but I just saw this article on the net... you're the father, Barb's the aunt,
Barb'ın velayet hakkı olmadığını söylediğini biliyorum. Ama İnternette bir yazı gördüm. Babasısın.
Look, I already told you, I don't know nothing about that.
Size söyledim o konu hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
If you already know, that speeds things up. How about it?
Eğer haberin varsa, daha da iyi.
- You already know the answer to that.
- Bunun cevabını zaten biliyorsun.
It might interest you to know that Neville's already got someone.
Neville'in çoktan birini bulduğu belki sizi ilgilendirebilir.
But you know, I think it's only fair to mention that the Chinese- - they were already experimenting with printing way back in the 15th Century.
Ama aslında bu konuyla ilgili Çinlilerden bahsetmek daha doğru olur ne de olsa onlar 15. yüzyılda matbaa konusunda denemeler yapıyorlardı.
So, if you know that he knows... you can save him the embarrassment o'tellin'you what you already know.
O yüzden, onun bildiğini bilirsen adamı sana zaten bildiğin bir şeyi anlatma utancından kurtarırsın.
But when you already know who gives you jewellery, smile, just for trying to please him, he can beat every imbecil who crosses your way. You should understand that all of it is as cold as a machine gun on your neck.
Ama bu çiçekleri, hediyeleri veren adamın yoldan geçen ilk zavallıyı sırf eğlence olsun diye öldürebileceğini bilince tüm o takılar, güller ensene dayalı bir tüfek kadar soğuk geliyor.
These last few years of my life been real fucked up... but you probably already know that by now.
Hayatımın son birkaç yılı gerçekten boktan geçti. Ama sen bunu zaten biliyorsundur.
" But you probably already know that by now.
Ama sen bunu zaten biliyorsundur.
You already know that you cannot reveal it to anyone.
Kimseye birşey açıklamaman gerektiğini zaten biliyorsun.
I'm sure you know all this stuff already, but it's important that you hear it from me.
Bütün bunları zaten bilidiğine eminim. Ama önemli olan bunları benden duyman.
You probably already know that.
Bunu biliyorsunuzdur.
You should know already that Ma is one vicious guy.
Ama biliyor olmalısınız. Ma çok kötü bir adamdır.
I found out some stuff That you need to know because, let me tell you I really hope that you don't know already
Bilmen gereken bazı şeyler buldum çünkü henüz bilmediğini umuyorum.
But you already know that about me.
Ama bu özelliğimi biliyorsun zaten.
You've already lied to me once, so how do I know that you're not one of the bad guys?
Bana bir kez yalan söyledin. Senin de kötü adamlardan olmadığını nereden bileyim?
We already know that you have access to dry ice, and as a materials science grad student, you are familiar with the chemical properties.
ve biz de biliyor ki fen fakültesinde master öğrencisi olarak kuru buza ve diğer eşyalara ulaşma yetkin var. ayrıca o şeylerin kimyasal özelliklerini de biliyorsundur.
Well, did you already know that they all worked together?
İyi, Peki bu ikisinin hep beraber çalıştıklarınıda biliyor muydunuz?
If you weren't so busy flirting, maybe you would know about that already.
Eğer flört etmekle meşgul olmasaydın, belki bunu çoktan bilebilirdin.
But i told her that this is what it meant to be my girlfriend and that she couldn't go back now because she'd already agreed to it, and you know, she couldn't.
... ama ona sevgilim olmanın ne demek olduğunu söylemiştim ve artık bundan vaz geçemezdi çünkü zaten bunu kabul etmişti ve biliyorsun, vaz geçemezdi.
You know, um, I needed money real bad so... she was already like that.
Bilirsin işte... Paraya ihtiyacım vardı. ... o zaten o haldeydi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]