You must be strong translate Turkish
132 parallel translation
You must be strong, Marshal.
Güçlü olmalısın, şerif.
You must be strong
Güçlü olmalısın.
You must be strong and use your pain to strengthen your soul.
Güçlü olmalı ve acınızı ruhunuzu kuvvetlendirmek için kullanmalısınız.
And for that, you must be strong now and overcome yourself!
Bir görevin var!
You must be strong and swift.
Güçlü ve hızlı olmalısınız.
You must be strong.
Güçlü olmalısınız.
You must be strong.
Güçlü olmalısın.
You must be strong, my love.
Cesur ol, aşkım.
Sir, you must be strong against... the tricks of that vixen.
Efendim, o cadalozun numaralarına karşı... dayanıklı olmalısınız.
You must be strong Rosa.
Güçlü olmalısın Rosa.
You must be strong, okay?
Güçlü olmalısın, tamam mı?
When my Mom got sick, she said, son, you must be strong, it doesn't matter how you are born, but how you live and if you know how to dream.
Annem hastalandığında dedi ki oğlum, güçlü olmak zorundasın nasıl doğduğun önemli değil nasıl yaşadığın ve hayal kurmayı bilmen önemli.
You're pregnant and you must be strong.
Hamilesin ve bu yüzden güçlü olmalısın
- You must be strong.
Güçlü olmak zorundasın.
Fei-hung, you must be strong now.
Fei-hung, güçlü olmalısın.
You must be strong!
Güçlü olmalısın!
And you must be strong.
Ve güçlü olmalısın.
When you go into battle, you must be strong.
Savaşa giriyorsan güçlü olmalısın.
When destiny calls you you must be strong
# Yazgın seni çağırdığında güçlü olmalısın #
But you must be strong.
Ama güçlü olmalısın.
You must be strong.
Gücünü toplamalısın.
And Hye-jin... from now on you must be strong, okay?
Hye-jin... çok güçlü olmalısın, Tamam mı?
You must be strong now, children.
Şimdi güçlü olmalısınız, çocuklar.
Anyway, you must be strong.
Zaten çok güçlüsün!
You must be strong.
Çünkü aslında şimdi güçlü olmak lazım, değil mi?
You must be strong. Love turns into hatred when it's broken.
Güçlü olmalısın.Aşk sona erdiği zaman kine dönüşür.
You must be strong to carry on the struggle.
Mücadeleye devam etmek için güçlü olmalısın.
As heir to the name of Steam, you must be strong and upright.
Steam adının varisi olarak sen güçlü ve dürüst olmalısın.
You must be strong for you and for the baby.
Kendin ve bebeğin için güçIü olmalısın.
Now you must be strong.
Güçlü olman gerek.
You must be strong, my son.
Güçlü olmalısın oğlum.
I know it's hard, but you must be strong.
Bunun zor olduğunu biliyorum ama güçlü olmalısın.
Zoe, you must be strong in spirit to support your husband.
Zoe, kocana destek olmak için ruhta güçlü olmalısın.
And you must, for that reason, be both peace-loving... You must be both peace-loving and strong.
ve sizler bu yüzden... barışsever ve aynı zamanda güçlü de olmalısınız.
Must be strong. If you continue, be crazy.
Bununla birlikte yaşama, at onu kafandan.
We must be strong, you understand?
Güçlü olmalıyız, anladın mı?
You must be very strong.
Çok güçlü olmalısın.
A man must be strong for you to respect him, but weak for you to love him.
Bir erkek saygı duyman için güçlü olmalıdır ama sevmen için zayıf.
You must! But you have to be very strong.
Bunu yapmak zorundasın, ama güçlü olman gerekiyor.
( De Guingand ) In war, one must remember that you can't be strong everywhere.
Savaştayken unutulmaması gereken şey, her yerde güçlü olamayacağınızdır.
I know you must be feeling incredibly strong emotions now... but I would like it very much if the friendship we had... could phase... into a father / daughter arrangement.
Şu an ki hislerinin aşırı derecede olduğunun farkındayım. Ancak aramızdaki arkadaşlığın giderek bir nevi baba-kız ilişkisine dönmesini isterim.
- You must be Bert Simpson. Looks like you've got a strong young back. Do you want something to eat?
- sen Bart Simpson olmalısın görünüşe göre güçlü ve gençsin yiyecek bir şeyler ister misin?
You must be a very strong person.
Çok güçlü bir kişiliğin olmalı.
- You must both be strong!
- ikiniz de güçlü olmalisiniz!
- You must be a strong lady.
- Azimli biri olmalısın.
You must be strong.
- Güçlü olmalısın.
I suppose since you must be both mother and father to son, tendency to overprotect is strong.
Sanıyorum ki, oğluna hem anne hem baba olduğundan beri aşırı korumacılık eğilimin güçlenmiş.
So you must be strong and resist.
Bu yüzden güçIü olup karşı koymalısınız.
Must be strong wine, Bonacieux, to give you so much courage.
Sana cesaret vermesi için, çok güçlü bir şarap olmalı Bonacieux.
You must be very strong.
Çok güçlü olmalısınız.
You must be a very strong person... working here all alone, surrounded by death.
Çok güçlü biri olmalısınız burada yalnız çalışmak, ölülerle çevriliyken.
you must be tired 132
you mustn't 153
you mustn't worry 18
you must be joking 157
you must be careful 40
you must be proud 26
you must be busy 17
you must have 63
you must be kidding 67
you must understand 119
you mustn't 153
you mustn't worry 18
you must be joking 157
you must be careful 40
you must be proud 26
you must be busy 17
you must have 63
you must be kidding 67
you must understand 119