You must hurry translate Turkish
159 parallel translation
Ooh, you must hurry, dear.
Acele etmelisin, hayatım.
- You must hurry and decide
- Kararını hemen vermelisin.
But, you must hurry up!
Ama acele et!
You must hurry.
- Acele etmelisiniz.
You must hurry, David.
Acele etmelisin, David.
- Ellas, you must hurry.
Ellas, acele etmelisin.
But then you must hurry.
Ama sonra acele etmelisin.
You must hurry!
Acele etmelisin!
You must hurry.
Çabuk olmalısın.
There is someone. You must hurry!
Çabuk gelin!
You must hurry!
Acele etmelisiniz!
You must hurry if you want to kill him.
Onu öldürmek isterseniz, acele etmelisiniz.
But you must hurry and close the deal with the bank because they hold the paper on the wine.
Ama acele edip, bankayla işi bitirmelisin. Satmak için çok çalışıyorlar.
And you must hurry, Atreyu.
Ve acele et Atreyu.
If you want to save our world you must hurry.
Eğer dünyamızı kurtarmak istiyorsan acele etmelisin.
Now please, you must hurry.
Şimdi lütfen. Acele etmelisiniz.
But you must hurry.
Ama acele etmelisin.
But you must hurry
Ama acele etmelisin.
You must hurry.
Acele etmelisiniz.
And Billy, you must hurry.
Acele etmelisin, Billy.
You must hurry.
Acele etmelisin.
- On our way. You must hurry.
Acele etmelisiniz.
You must hurry.
Acele et.
You... you must hurry, Xena!
Acele... acele etmelisin, Zeyna!
You must hurry, Jane.
Acele etmelisin, Jane.
He is on his way to see you. Oh, I must hurry.
Sizi görmeye geliyor.
Thank you mother, I must hurry.
Teşekkürler Rahibe. Acele etmeliyim.
We must hurry. They're coming to take you to the temple.
Seni tapınağa götürmeye geliyorlar.
- Hurry, you must save them.
- Acele edin onları korumalıyız.
- No, but you must hurry.
- Hayır, ama acele et.
You must be in a hurry for trouble, wop.
Anlaşılan bela arıyorsun pis İtalyan.
Now, if you'll excuse me, I must hurry off to a little social affair.
Şimdi, izin verirseniz, küçük bir sosyal işe yetişmem lazım.
You said I must hurry.
Acele etmeliyim demiştin.
Oh, must be a very important mission that sends you off in such a hurry.
Bu kadar acele ettiğine göre önemli olmalı.
You better hire him back before he gets away. And fix that roof of yours. I must hurry.
Onu kaybetmeden işe geri alsan iyi olur.Ve çatını tamir ettir..
It must have been a mortal sin you've committed to be in such a hurry to church this fine Sunday morning.
İşlediğin suç oldukça kötü olmalı bu güzel pazar sabahı kiliseye yetişmek için acele ediyorsun.
You must be in a hurry.
Acelen olmalı.
Hurry up, you must also go to the store.
Acele bitirip daha sonradan mağzaya gitmemiz gerekiyor.
We must hurry or you'll miss it. We're hurrying.
Hadi çabuk olun, yoksa kaçıracaksınız.
- You must be in a hell of a hurry, Sheriff?
Sanırım çok acelen var şerif?
You must save Elinore. Hurry, old fool.
Elinore'u kurtarmalısın.
Now that my father has decided to revolt,... we must try to save you. Hurry.
Şimdi babam fikrini değiştirdi... seni kurtarmalıyız, hadi
You're right, I must hurry now.
Haklısınız, şimdi acele etmeliyim.
Indy, you must hurry!
Acele etmelisin!
You must not hurry to your deaths. You should stay.
Ecelinize doğru koşmayın.Kalmalısınız.
You must hurry.
Acele etmelisiniz, Binbaşı.
- Hurry! - Hey, you must be the girls, the missing girls from Brooklyn!
- Hey, sizler Brooklyn'li kayıp kızlar olmalısınız!
You must hurry, Alpha.
Vaktimiz yok.
You must trust him. Hurry, hurry.
Çadırlarınıza girin.
If you're not in a hurry to die, you must have somethin'to prove.
Eğer ölmek için acele etmiyorsanız, kanıtlayacağınız bir şeyler olmalı.
- You must be in a hurry.
- Acelen var herhalde.
you mustn't 153
you must be tired 132
you mustn't worry 18
you must be joking 157
you must be careful 40
you must be proud 26
you must be busy 17
you must have 63
you must be kidding 67
you must understand 119
you must be tired 132
you mustn't worry 18
you must be joking 157
you must be careful 40
you must be proud 26
you must be busy 17
you must have 63
you must be kidding 67
you must understand 119