You should translate Turkish
139,359 parallel translation
Ooh, that reminds me... I thought you should see this.
Demişken bunu görmelisiniz.
If you guys are partners, you should be able to stand up to him.
Partnerseniz ona karşı çıkabilmeniz lazım.
But if you choose to look this misery in the eye, you should be asking one question.
Bu ızdırabı görmek istiyorsanız sormanız gereken tek bir soru var.
Or maybe it's bullshit, but it's bullshit that I thought you should know.
Ya da saçmalık olabilir. Bilmen gerektiğine inandığım bir saçmalık.
You should take a couple hours and go to see her.
Birkaç saat ara verip onu görmeye gitmelisin.
- You should try being a little harder to find.
Kendinizi biraz ağırdan satmalısınız.
You should all go.
Birlikte gitmelisiniz.
- I... - I think you should not call anybody.
- Kimseyi aramaman gerekiyor.
You should ask her to go with you.
Ondan seninle gelmesini istemelisin.
You should know that your son wasn't just Primary.
Oğlunuzun yalnızca Birincil olmadığını bilmelisiniz..
You should have more pride in your simple nurse's apron than they have in their hats and petticoats.
Basit önlüğünün altında onların şapka ve jüponlarından daha fazla gurur duyacağın şeyler var.
So given the choices that I've made in my life, you should understand that your... your lifestyle doesn't interest me.
Yâni hayatımda yaptığım seçimler göz önüne alındığında, Şunu anlamak zorundasın ki... yaşam tarzın beni ilgilendirmiyor.
If you wanted to be free, you should have stayed where the white people come from.
Özgür olmak istiyorsanız soluk benizlilerin geldiği yerde kalmalıydınız.
- Yes, you should.
- Bence de.
You should find someone to keep an eye on you.
Sana göz kulak olacak birini bulmalısın.
You should've stuck with that.
İçinde kalmalıydı.
I just, thought you should hear.
Duyman gerektiğini düşündüm.
You should have caught that.
Onu gözünden kaçırmamalıydın.
That's one way to put it. You should've heard her talk coming from the station.
Tren istasyonundan gelirken nasıl konuştuğunu görecektin.
You should've left them on the tree in the first place.
Onları ağaçta bırakman gerekirdi.
Regardless of the outcome here, you should have something to wear besides that flimsy bit of business.
Burada kalsan da kalmasan da bu ince ve eski elbise dışında giyecek bir şeyin olmalı.
I'm not the one you should be worrying about.
Hakkında endişelenmen gereken ben değilim.
You should have told us, bram.
Bize anlatmalıydın Bram.
Maybe you should take a seat.
Otursan iyi olur.
You should eat the daughter.
Sen kızı yemelisin.
I think you should wait to see if clive has any luck tracing it.
Bence Clive izini sürmek için bir şans bulabilecek mi diye beklemelisin.
You should maybe try it some time.
Belki bir ara denemelisin.
I think you should give yourself a little more credit.
Bence kendine biraz daha kredi vermelisin.
I think you should leave, Clarke.
- Bence gitmelisin, Clarke.
Then you should go there.
Sen git o zaman.
You should put it on.
Giymen gerek.
He's right. You should get some rest.
Haklı, biraz dinlenmelisin.
I should've listened to you when you wanted to go.
Gitmek istediğinde seni dinlemeliydim.
She should have brought you to me.
Seni bana getirmesi gerekirdi.
Should be for you too, buddy.
Senin için de öyle olmalı dostum.
Our next mission... should you choose to accept it.
Kabul ederseniz sıradaki görevimiz.
And should you falter again, I will thank you for your sacrifice. Do you understand?
Yine bocalarsan fedakârlığın için teşekkür ederim.
But the clocks might stop and history is rewritten before I should decide what to do with you.
Sizinle ne yapacağımı düşünmeden önce zaman durup tarih yeniden yazılabilir.
It is I who should thank you and your wonderful team, Jack.
Asıl ben sana ve müthiş ekibine teşekkür ederim Jack.
Should you return to Taipei, would it be possible to bring one of those delightful chicken Parmesan sandwiches from that little Italian deli by the back gate to Quantico?
Taipei'ye yeniden gelirseniz Quantico'da arka kapının oradaki İtalyan restoranından bir adet leziz parmesanlı tavuk sandviç getirebilir misiniz?
I should thank you.
Ben teşekkür ederim.
I should've talked to you about it.
Seninle bu konuda konuşmalıydım.
I told you we should Uber, baby. [Monique] Why?
- Sana Uber çağırmalıyız, demiştim bebeğim.
You should never have brought her home.
Onu evimize getirmemen gerekirdi.
We should've come to you ourselves, and not left an important message to be handed along by word of mouth.
Size kendimiz gelmeliydik böyle bir mesajı başkasıyla göndermemeliydik.
But it isn't decided yet and perhaps we'll conclude that Mrs. Blewett should take you after all.
Henüz karar verilmedi. Belki sonunda seni Bayan Blewett'a vermeye karar veririz.
And I wanted to start proving to you that I should stay.
Neden kalmalıyım göstermek istiyordum.
Do you think I should text that number?
O numarayı bir yere yazmam gerektiğini düşünüyor musun?
Do you think that's a risk we should take?
Riskini almamız gerektiğini düşünüyor musun?
I'm not a leader. It should be you or Clarke or...
Ben lider değilim, sen yada Clarke...
You really should try Ginny's cheeseburger chowder.
Ginny'nin cheeseburger yahnisini mutlaka denemelisin.
you shouldn't smoke 23
you shouldn't have done that 152
you shouldn't 299
you should come 233
you should see a doctor 24
you shouldn't have 355
you should know better 74
you shouldn't have said that 26
you shouldn't say that 24
you shouldn't have bothered 22
you shouldn't have done that 152
you shouldn't 299
you should come 233
you should see a doctor 24
you shouldn't have 355
you should know better 74
you shouldn't have said that 26
you shouldn't say that 24
you shouldn't have bothered 22