English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You should be

You should be translate Turkish

22,403 parallel translation
A young child like her should be okay... But you should be careful.
Daha küçük olduğundan ona bir şey olmayacak olsa da sen dikkatli olmalısın.
You should be careful not to overstep.
Attığın adımlara dikkat etmelisin.
You should be proud.
Kendinle gurur duymalısın.
And right now, you should be thanking God that I'm here to clean up your mess.
Şu anda da pisliğini temizlediğim için Tanrı'ya teşekkür edebilirsin.
As chairman, you should be happy.
Başkan olarak buna memnun olmalısın.
This isn't part of your job, which I what I believe you should be doing right now.
Bu işinin bir parçası değil ve şu anda işini yapıyor olman gerekiyor.
- Ahh. - Well, I think you should be proud that you got the duck healthy enough to go home.
Ördeği sağlığına kavuşturup eve dönmesini sağladığın için kendinle gurur duymalısın.
Yeah, well, you should be so lucky
Benim sosum kadar iyi birini bulsaydın çok şanlı olurdun.
You should be a comedian.
Sen komedyen olmalısın.
I think you should be able to handle this.
Bence bununla başa çıkabilirsin.
You should be on the lake, fishing.
Göle, balığa falan gitmelisin.
You should be proud of your contribution here.
Katkılarından dolayı gurur duymalısın.
If I'm gonna have dinner with your dad, you should be there, too.
Babanla yemeğe gideceksem senin de orada olman gerekir.
- You should be!
Öyle olman gerekiyor.
I'm used to it, I'm good at it, but you should be prepared that they'll hate you, too, for bringing me on.
Ben alışkınım. Bununla bir sorunum yok ama sen kendini hazırlamalısın. Beni getirdiğin için senden nefret edecekler.
- Well, you should be.
- İyi, ama kızmalısın.
You should be pissed off.
Çok kızmış olman lazım.
Right now you should be grateful.
Daha çok minnettar olmalısın.
You should be talking to Hannah right now, not me. Try to figure out why I'm in love with her.
Ona neden aşık olduğumu anlayabilmen için şu an benim yerime Hannah'la konuşmalısın.
You should be cheering her off.
Daha çok gazını alman lazım.
We think this is exactly where you should be.
Bizce kesinlikle evde kalmalısın.
That's not the man you should be with, I'm sorry.
O adamla olmamalısın, üzgünüm.
And you should be.
Korkmalısınız da.
You should be glad I pay you at all, you fucking parasite!
Sana ödeme yaptığım için memnun olmalısın pis asalak!
You should be doing a jig.
Dans ediyor olman gerek.
Of course you should be the ones to bring the offer over to SwapMeet.
SwapMeet'e teklif yapanın sizler olması gerek.
Of course, but... you know, my real dad should be recognized as a king in this stupid country.
Biliyorsunuz, gerçek babam bu aptal ülkenin kralı olacak adamdı.
when I should be waking him, making him breakfast and taking him to school because that's my job, because that's the rule because that's what happens because wh-when you get paged, you wake me.
Onu uyandırırım, kahvaltısını hazırlarım ve okula götürürüm. Çünkü bu benim işimdir. Çünkü kuralımız böyle.
Mnh-mnh. No, no, no, no. You probably should not be telling me any of this, right?
Hayır, benimle olanlar hakkında konuşmamalısın.
Tell them all there shall be such a reward for whoever finds him... and such pain for you should they fail.
Her kim onu bulursa, müthiş bir ödüle kavuşacağını, kim bulamazsa da korkunç acılara gark olacağını herkese haber verin.
He should be here to look after you.
Ona göz kulak olman için burada olmalı.
Well, you know, I figure a divorce should be as much fun as the wedding.
Boşanmanın da en az evlilik kadar eğlenceli olması gerektiğini fark ettim.
Well, maybe I should be handling it for you because you're too stupid not to piss someone off - on the first day. - Okay, Harvey.
Belki de halletmeliyim çünkü sen daha ilk gününde birilerini kızdıracak kadar aptalsın.
I should be the one to get you out.
Çıkaran da ben olmalıyım.
Yeah, should be pretty lopsided, don't you think?
Farklı bir galibiyet olabilir, sence de öyle değil mi?
You said I would be okay, so I thought I should just do it and get it over with.
İyi olacağımı söylediniz. Ben de bir an önce yapıp kurtulmak istedim.
This should be an open-floor concept, you Jack holes!
Düz zemin konsepti olması gerekiyordu, ahmaklar.
Um, Ben, I'm actually gonna go check on the party, which is just about over, so you should probably go. - Evie, we're meant to be. Or...
Birbirimiz için olmak ya da olmamak.
You should be boning on the regs.
Sik üstünde fındık kırman gerek senin.
You guys should totally be making out with me.
Benimle yiyişin bence.
You know, all movies should be filmed in newspaper offices. I know.
Bence tüm filmler bu şekilde haber ajanslarında çekilmeli.
I think I should just let you guys be together.
Sanırım ikinizi baş başa bırakmalıyım.
They should be able to get you to your base from here.
Buradan seni merkezine götürebilirler.
Should I be worried that you guys know how to build an electric chair?
Elektrikli sandalye kurduğunuz için endişelenmeli miyim?
- Given Mr. Gold's willingness to cooperate, his daughter Marissa should be of no further interest to you.
Bay Gold'un bu gönüllü işbirliği yapması nedeniyle kızı Marissa ile ilginizin kesilmesi gerekiyor.
Maybe I should be asking if he's gonna keep you out of it.
Belki de seni bunun dışında tutacak mı onu sormalıyım.
We should be asking you that.
* - Biz de sana soracaktık Grumio.
Just if anyone gets to kill you, it should be me.
Seni öldürecek biri varsa, o ben olmalıyım.
Teddy should be there at the meeting, don't you think?
Sence, buluşmada Teddy'de olmalı, değil mi?
You know, we really should be doing intervals.
Biliyorsun, aralıklı koşuyu yapmak zorundayız.
So I'll be standing right here should you hesitate.
Sen tereddüt edersin diye tam burada duracağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]