English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You smell it

You smell it translate Turkish

1,050 parallel translation
You go straight on until you smell it, then you turn left till you step in it.
Kokusunu alana kadar dümdüz git, sonra içeri girene kadar sola dön.
Can't you smell it?
Kokuyu almıyor musunuz?
Can't you smell it?
Kokuyu almıyor musun?
Do you smell it?
Kokuyu alıyor musun?
Do you smell it?
Kokuyu duydun mu?
You smell it?
Kokuyu aldınız mı?
- Can you smell it?
- Kokuyu alabiliyor musun?
Don't you smell it?
Kokuyu almıyor musun?
Can't you smell it?
Kokusunu alamıyor musun?
- Do you smell it? - Yes!
- Onun kokusunu alıyormusunuz?
Can you smell it? The oxygen.
Kokuyu alabiliyor musun?
Can't you smell it, guys?
Kokuyu almıyor musunuz?
You smell it?
Kokuyu duyuyor musun?
- You smell it. - Yeah, I smell...
- Doğru koku almışsın.
I smell it. Do you smell it?
Duyuyor musunuz?
Can't you smell it?
Koku almıyor musun?
Honus, if I'm gonna look different, you might as well smell different... now take the soap maybe it's got a false bottom...
Honus, eğer biraz farklı görünmek, farklı kokmak istiyorsan, al şu sabunu.. Belki farklı bie şey vardır.
Can you smell gas, or is it me?
- Gaz kokusu alıyor musunuz?
It is almost finished, and you can still smell the greenness of the wood.
- Büyük sünger de. Şunları kullan. - Kanama var.
Fondness... is it my imagination, or do you always smell to chops of ram?
Tatlım? Bana mı öyle geliyor yoksa pirzola mı kokuyorsun?
It's her job to smell nice for you.
Güzel kokmak onun işi.
Then it won't be long until he'll want you to build a fortress for him out of your tits and your cunt and your hair and your smile and the way you smell.
Öyleyse onun senden göğüslerinden, amcığından saçlarından, gülümseyişinden ve kokundan ırak bir hisar istemesi uzun sürmez.
- Smell. Do you like it?
- Koklasana, beğendin mi?
I mean, you can smell it all over the cuffs here.
Yani, şurada bulunan kabuklardan kokusunu alabiliyorum.
What it boils down to, if someone didn't get lucky... and smell garlic on the shirtsleeves of a diabetic, we never would have known you two were here.
Kısacası, eğer şans gülmese idi ve bir şeker hastasının gömlek kollarında sarımsak kokusu almasaydık ikinizin burada bulunduğunu asla bilmeyecektik.
( man # 3 ) lf you can imagine the eftect of nearly 6,000 dead men on an island this small, and considering it's one degree from the equator, the amount of heat you have there, you can imagine the smell you get within a day or two from all this rotting flesh.
Eğer ki 6.000 ölü bedenin, ekvatorun hemen bir derece kuzeyinde bulunan yani havanın sıcaklığını hesaba katıp bu denli küçük bir adada yarattığı etkiyi hayâl edebilirseniz bir ya da iki gün içerisinde burnunuza gelen çürümüş et kokusunu tahmin edebilirsiniz.
And it's on your left just by glass eyes. It doesn't say toupees to avoid embarrassing people But you can smell them.
İnsanlar utanmasın diye peruk yazmıyor ama kokusunu alabilirsiniz.
- You can't smell it from there.
- Oradan alamazsın.
Come here where you can smell it.
Buraya gel, buradan alırsın kokuyu.
If you really want to smell it, you have to stand right here.
Kokuyu almak için tam burada durmak gerekiyormuş.
You can smell it.
- Irklar kokusundan anlaşılır.
It doesn't matter what you do, you're always going to smell like fish.
Ne yaparsan yap her zaman balık gibi kokacaksın.
Geez, Ed, it ain't the smell, you know?
Kokusundan değil de gözlerim yanıyor ya!
You can smell it in the air, and you can see it, too...
Bunu koklayabilirsin görebilirsin de...
You know I don't like it when you smell like this stuff, don't you?
İçki kokmandan hoşlanmadığımı biliyorsun, değil mi?
You'll smell it, see them die, hear their cries... cries for deliverance.
Kokusunu alıyorsun, ölmelerini görüyorsun ve çığlıklarını duyuyorsun... kurtuluş için atılan çığlıkları.
You have been drinking, I can smell it.
- Her tarafına sinmiş, kokusunu alabiliyorum.
Would you like to smell it?
Koklamak ister miydiniz?
You can't smell wine, can't taste it!
Şarabın kokusunu alamazsın, tadamazsın!
It's all in the smell, and you smell wonderful.
Her şey kokuda başlıyor ve sen muhteşem kokuyorsun.
Even the smell you get when you first smell trains in a yard, it's like... it's a good smell to, like, a dedicated graffiti writer, I guess.
Sen ilk trenin kokusunu aldığında bile onlar senin kokunu hissederler açıklıkta, bunun gibi... o güzel bir koku, böyle kendini adamış bir graffitici, Sanırım.
You know it. - I smell marijuana.
- Sence arabada var mıdır?
- Oh, it is? - You're probably so used to it... ... you don't even smell it anymore.
Siz o kadar çok soluyorsunuz ki artık hissetmiyorsunuz.
Did you smell my new perfume? It's from France.
Yeni parfümümü kokladın mı?
Come on, Uwe, you know oxygen doesn't smell, it's the rot, the decay.
Hadi ama Uwe, oksijen kokladığımız filan yok. Çürümüş ve parçalanmış fareler.
- Miles! - You could smell it all around... - [Repeats Phrase]
Sadece kampta değil, her yerde mi kokuyu alıyordunuz?
Didn't you smell it?
Leş gibi koktu.
Oh what the strangest air you can smell it.
Oh, koklayabileceğim en tuhaf hava.
You can smell the shop before you see it.
Dükkânı görmeden kokusunu alabiliyorsun.
Do you smell my perfume? It's good, right?
Parfümümü koklar mısın?
When you stop and smell the flowers are they afraid? Well, think about it.
Düşünsenize.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]