You surprised me translate Turkish
922 parallel translation
You surprised me
Korkuttun beni.
You surprised me.
Şaşırttın beni.
You surprised me.
Beni şaşırttın.
You surprised me tonight, Colonel Casey.
Bu gece beni şaşırttınız Albay Casey.
I'm not surprised you don't believe me.
Bana inanmadığına şaşırmadım.
Don't give me that surprised look like you don't know what I'm talking about.
Şaşırmış gibi bakma bana öyle. Sanki ne dediğimi bilmiyorum.
- You certainly surprised me. Me too.
- Beni hayal kırıklığına uğrattınız.
You know, I wouldn't be a bit surprised but what he offered me a Cabinet job.
Biliyor musun, Başkan kabineye girmemi teklif ederse hiç şaşırmam.
That's fine, you certainly surprised me.
Vay canına, beni çok şaşırttın.
- Were you surprised to find me married?
- Evlendiğimi görünce şaşırdın mı?
I suppose you're surprised to see me back.
Sanırım beni yeniden gördüğünüze şaşırdınız.
I was sure surprised when he gave you that $ 100 to give me.
Adamın bana iletmen için, sana $ 100 vermesine çok şaşırdım.
- You're surprised to see me again.
- Beni tekrar gördüğüne şaşırdın mı?
Tell me, honey, were you surprised?
Söylesene sevgilim, beni gördüğüne şaşırdın mı?
You'd be surprised what it's cost me.
Bana neye malolduğunu duysanız, şaşardınız.
You are not the sort of man I like to hurt. But if you don't see me around for a while, don't be surprised.
Bunu söylemek istemezdim ama eğer beni buralarda bir daha göremezsen, hiç şaşırma tamam mı?
Well, aren't you surprised to see me here tonight?
Beni bu gece burada gördüğüne şaşırmadın mı?
Dear Marta, I'm sure you're surprised to hearfrom me after three months.
Sevgili Marta, eminim 3 ay aradan sonra benden gelen bu mektup seni şaşırtmıştır.
Knowing me as you do, brother John... I'm surprised you took it so seriously.
Beni tanıdığın düşünülecek olursa sevgili kardeşim John, bunu bu kadar ciddiye almana çok şaşırdım.
Aren't you surprised to see me?
Beni gördüğüne şaşırmadın mı?
You know, I'm surprised you even talk to me.
Bilirsin, benimle konuşman sürpriz oldu bana.
Yes, but I'm rather surprised you didn't come to me first.
Evet, ama önce bana gelmemiş olmanıza şaşırdım doğrusu.
Kenyon's going to be the most surprised man in the county, if you bring me in.
Beni ona götürmeyi başarırsan, Kenyon'un çok şaşırdığını göreceksin.
You are surprised to see me? I believe last night both of us knew... that gold belongs to Mexico. Why?
Beni burada gördüğünüze şaşırdınız mı?
You surprised that she speaks to a person like me?
Onun benim gibi bir kişi ile görüştüğüne şaşırdın mı?
I'm really not surprised that you do not recognize me.
- Beni tanımadığınıza şaşırmadım.
You sure surprised me, boss.
Çok şaşırttın patron.
I'm surprised you noticed me.
Beni fark etmene şaşırdım.
Believe me, I was as much surprised... by Julian's return last night as you were.
İnan bana, dün gece Julian'ın dönüşüne ben de sizin kadar şaşırdım.
I was so surprised, I didn't think you meant me.
Başkasını kastettiniz sandım.
I'll bet you're surprised to see me.
Bahse girerim beni görrdüğünüze şaşırdınız.
You don't seem surprised to see me.
Beni gördüğüne şaşırmamış görünüyorsun.
Are you surprised to see me?
Beni gördüğüne şaşırdın mı?
No doubt you're very surprised to find yourself visiting me here in my poultry farm in New Zealand.
Mutlaka beni burada ziyaret ederken kendinizi Yeni Zelanda'da tavuk çiftliğimde bulduğunuz için çok şaşırmışsınızdır.
You expect me to be surprised?
Şaşıracağımı mı bekliyorsun?
You must be surprised to see me.
Beni gördüğünüz için şaşırmış olmalısınız.
- Surprised to find me waiting for you?
- Seni beklediğime şaşırdın mı?
You don't seem surprised to see me.
Beni gördüğüne şaşırmışa benzemiyorsun.
As a matter of fact you have completely surprised me, tennyson.
Aslına bakarsan, beni tam anlamıyla şaşırttın, Tennyson.
Weren't you surprised when Sister Opportune called me Françoise?
Rahibe Opportune bana Françoise dediğinde şaşırmadın mı?
Nothing surprised me about you then.
O zamanlar hakkında hiçbir şey beni şaşırtmıyordu.
( chuckles ) Jenny, you, uh, surprised me.
Jenny, beni şaşırttın.
Tell me, Mr. Wills. Weren't you a little surprised when I agreed to see you?
Söyleyin Bay Wills sizinle görüşmeyi kabul ettiğimde şaşırdınız mı?
You're surprised to see me alive, aren't you, Massimo?
Beni yaşıyor gördüğüne şaşırmışsındır, değilmi, Massimo?
Yes, and I'm surprised my cousin didn't let me know you were coming.
Evet, kuzenimin geleceğinizi bana haber vermemesine şaşırdım.
Were you surprised to hear what your father did to me?
- Babanın bana yaptığını duyunca şaşırdın mı?
[German Accent] I'm not surprised... that you found me.
Beni bulmanıza hiç şaşırmadım.
Moreover surprised't me you're away.
Ayrıca ben şaşkınlık sen uzaktasın.
You don't seem too surprised to see me.
Beni gördüğüne sevinmemiş gibisin.
I taught you how to feed on men... but your excellent skills surprised me.
Erkekler beslenirler sana öğrettim... ama mükemmel yeteneklerinizi beni şaşırttı.
With such beautiful eyes as yours... I'm surprised you don't recognize me
Senin gibi güzel gözlü birinin beni tanıyamaması ne garip!