English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You talk

You talk translate Turkish

96,133 parallel translation
You talk to him?
Onunla konuştun mu?
Oh, did you talk to James?
James ile mi konuştun?
- Something you wanna talk about?
- Konuşmak istediğin bir şey mi var?
I'm just looking for a way to talk to you about college.
Üniversiteyle ilgili konuşmanın yolunu arıyorum.
Look, Anton thinks you're government, let me talk to him.
Bak, Anton hükûmetten olduğunu sanıyor, bırak onunla ben konuşayım.
Can I talk to you for a minute?
Bir dakika konuşabilir miyiz?
On the way home, I came up with this whole speech to try to talk you into it.
Eve gelirken seni ikna etmek için bir konuşma hazırladım.
I want to talk to you for a minute.
- Seninle biraz konuşmak istiyorum.
Rachel, can I talk to you a second?
- Rachel konuşabilir miyiz?
And you're not qualified to talk about the deal that he made.
Ayrıca senin yaptığı anlaşma hakkında konuşma yetkin yok.
Gretchen said you wanted to talk to me about the patent. What are you guys doing here?
Gretchen patent hakkında konuşmak istediğinizi söyledi.
If you're telling me that I need to talk to Tara...
- Tara'yla konuşmamı söyleyeceksen...
So what'd you want to talk about?
Ne hakkında konuşmak istiyorsun?
- Harvey, can you at least - talk to Mike?
- Harvey, en azından Mike ile konuşamaz mısın?
You wanted to talk to me?
Benimle mi konuşmak istedin?
Harvey, you can talk to me about it.
Harvey, bana anlatabilirsin.
Can you just let us have a minute to talk?
Konuşmamıza bir dakika izin verir misin?
You really shouldn't talk about that stuff, Ofwarren.
Bu konudan bahsetmemelisin Ofwarren.
You can talk about the issues, and then we have the reception afterwards.
Bu konulari konustuktan sonra, karsilamaya gecebiliriz.
I've barely had a chance to talk to you.
Seninle fazla konusamadim.
You need meds and rest. Then we can talk.
Zorlayıp biraz dinlenmelisin.
You're gonna talk to me?
Benimle konuşacak mısın?
We'll talk when you get back.
Geri geldiğinde tekrar konuşuruz.
Can I talk to you for a second?
Seninle biraz konuşabilir miyim?
I don't wanna talk about this with you anymore.
Bunu artık seninle konuşmak istemiyorum.
Now all you bitches quiet down so my Muslim friend here can talk a little bit.
Susun da Müslüman arkadaşım konuşsun biraz.
Listen, pal, we're gonna let you sleep it off, and then we can talk about all the bad stuff you say you did... tomorrow.
Bak evlat, şimdi git, biraz uyu. Yaptığını söylediğin bütün kötü şeyleri yarın konuşuruz.
You don't talk about that? Or you won't?
Konuşmaz mısınız yoksa konuşamaz mısınız?
But I don't talk about that, and you won't hear about that.
Ama o konuyu konuşmam, siz de o konu hakkında tek kelime duyamazsınız.
Dr. Morgan, I'm afraid this is gonna come as a shock to you, but there's somebody here who's been waiting to talk to you.
Dr. Morgan, korkarım bu sizi şok edecek ama... orada birisi sizinle... konuşmak için bekliyor.
Let's talk about when I get out of this pathetic prison and these silly little cuffs. When I fry Supergirl from the inside out. You think she'll scream as she cooks?
Bu zavallı hapishaneden ve bu küçük aptal kelepçelerden kurtulduğumda Supergirl'ü içinden dışına kızarttığımda sence pişerken çığlık atar mı?
I was going to call you later to talk about something, but... Um...
Bir şey hakkında konuşmak için seni sonra arayacaktım, fakat...
Hey, you, uh... You said you wanted to talk about something?
Bir şey hakkında konuşmak istediğini söyledin.
I think it would be better if you waited outside while I talk with Ms. Luthor.
Ben Bayan Luthor ile konuşurken, dışarda beklemen daha iyi olacak.
No, all he did was talk about you the entire date.
Hayır, yaptığı tek şey randevu boyunca senin hakkında konuşmasıydı.
You know, just talk some more.
Biraz daha konuşuruz işte.
Hey, Kara, can I talk to you for a second?
Kara, bir saniyeliğine konuşabilir miyiz?
What's so top secret that you can't talk to me at the DEO?
DEO'da konuşamayacağın kadar çok gizli olan şey ne?
Can we talk? I don't have anything to say to you.
Konuşabilir miyiz?
Like I said to the other guy that came in to talk to me, I got nothing to say to you people.
Benimle konuşmaya gelen diğer elemana söylediğim gibi, size söyleyecek hiçbir şeyim yok.
With how you feel about Daxamites, if you had known that I was the crown prince, would you even talk to me?
Daxamlılar hakkında hissettiklerin düşünülünce eğer benim taç takmış bir prens olduğumu bilseydin, benimle konuşur muydun?
- You. - She wants to talk to you.
- Seninle konuşmak istiyor.
You'll never get me to talk.
Beni asla konuşturamazsınız.
I wanted to talk to you.
Seninle konuşmak istedim.
You just have to talk to her.
Sadece onunla konuşman gerek.
Well, I wanted to go talk to her after seeing how upset you were at the restaurant.
Restoranda ne kadar üzgün olduğunu görünce gidip konuşmak istedim.
- You don't like to talk about you. - I know.
- Kendin hakkında konuşulmasını sevmiyorsun.
And I'm sorry I forced you to talk to your mom.
Ve özür dilerim seni annenle konuşmaya zorladığım için.
She called. And she was hoping that you would talk her out of it.
Aradı ve senin onu caydırmanı umuyordu.
I actually came here to talk to you about Jack.
Aslında buraya seninle Jack hakkında konuşmaya geldim.
I won't ask you to bury it, but please let me go talk to him before it gets out.
Senden saklamanı istemeyeceğim fakat ortaya çıkmadan önce lütfen gidip onunla konuşmama izin ver.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]