Benim için bir zevk translate English
618 parallel translation
Seninle işimizin bittiğini söylemek benim için bir zevk.
It's a pleasure to tell you that you're through.
- Benim için bir zevk delikanlı.
- It's a pleasure, my boy.
Sevgili Marsen, bu benim için bir zevk.
My dear Marsen, it's my privilege.
Benim için bir zevk.
It'll be a pleasure.
Benim için bir zevk, efendim.
It'll be a pleasure, Sir.
Benim için bir zevk.
It's a pleasure.
Sizi tekrar görmek benim için bir zevk olacak.
I'll be glad to see you again.
Benim için bir zevk, sizi temin ederim.
A pleasure I assure you now.
- Benim için bir zevk.
- A pleasure.
- Benim için bir zevk, Jim.
It's a pleasure, Jim.
Benim için bir zevk, Bayan Sloper.
It would be a pleasure, Miss Sloper.
- Benim için bir zevk.
A pleasure, my dear.
- Benim için bir zevk.
- It's a pleasure.
Benim için bir zevk.
A pleasure
Benim için bir zevk.
I'm happy to do it.
- Benim için bir zevk ve onurdur.
- It will be a pleasure and an honor.
Sizizn fedakarlığınız benim için bir zevk oldu.
It's no sacrifice. It is a pleasure.
Defterlerinizi düzeltmek benim için bir zevk.
Doing your books will be a real treat for me.
- Benim için bir zevk olacak.
- It'll be a pleasure.
- Benim için bir zevk.
- Oh, it's my pleasure.
Benim için bir zevk olurdu ama söylediğim bu değil. Neden sürekli beni izlediğini soruyorum.
I feel too good to fight with you, but that isn't what I said.
Benim için bir zevk, sizi temin ederim.
It's a pleasure, I assure you.
Benim için bir zevk.
My pleasure.
Benim için bir zevk, Bay Bliss.
It will be a pleasure, Mr. Bliss.
Benim için bir zevk.
It would be my pleasure.
- Benim için bir zevk.
Not at all. It would be a pleasure.
Bu benim için bir zevk.
It's a pleasure.
Benim için bir zevk Komiser Gordon.
It'll be a pleasure, Commissioner Gordon.
Sizinle çalışmak benim için bir zevk olacak.
Eh, to meet with you is my pleasure.
Size yardım etmek benim için bir zevk.
I'd be only too happy to help out.
Benim için bir zevk olacak, efendim.
It'll be a pleasure, sir.
Benim için bir zevk.
- I couldn't!
- Benim için büyük bir zevk.
- lt ´ ss a great pleasure.
Ve şimdi de, sınıfımızın en seçkin öğrencisini, üniversitemizin şerefli ödülüyle onurlandırmak benim için büyük bir zevk olacak.
And now... It is my great pleasure to confer our academic degree with honor... on the most distinguished student of this class.
Bayanlar ve baylar... yolculuğumuzun son gecesinde sizi ağırlamak benim için büyük bir zevk.
Ladies and gentlemen... it's with great pleasure I welcome you all on this, the final night of the voyage.
- Beyler, bu benim için büyük bir zevk...
- Gentlemen, it gives me great pleasure to...
Sevgili dostlar, bu güzel şehrin belediye başkanı olarak... bize başarılarını anlatmak üzere seçkin konuklarımızı... buraya davet etmek benim için büyük bir zevk.
So, my friends, as mayor of this great city... I take pleasure in inviting our distinguished visitors... to tell us something about their achievement.
Sizi temin ederim ki gerçekten önemli insanların olduğu topluma geri dönmek... benim için büyük bir zevk olacak.
I assure you it will be a pleasure for me... to go back to a society of really important people.
Eğer benimle birlikte ülke dışına çıkmayı kabul edersen Watson, bu benim için büyük bir zevk olurdu.
It would give me great pleasure Watson if you would come onto the continent with me.
Benim için dünyada sana zevk vermekten daha büyük... bir zevk olamaz.
For me, there can be no more pleasure in the world... than to please you.
Görüyorsunuz ya sizinle tanışmak benim için büyük bir zevk.
So you can see, meeting you is a real thrill for me.
Sana iyi geceler dilemek benim için büyük bir zevk.
I'm takin'great pleasure in bidding'you good night.
Daha da önemlisi, oğlunuza bir şeyler öğretmek benim için çok büyük bir zevk.
It's an absolute pleasure coming here to teach your son.
Bay Forrester, benim için bir şeref ve zevk.
It's an honor and a pleasure, Mr. Forrester.
Benim için de bu sözü tutmak bir zevk olacak.
And look to have it yielded with all willingness.
Yeniden hevesle yapmak benim için büyük bir zevk olur.
Well... It's such a pleasure to be able to cook with enthusiasm again.
- Benim için büyük bir zevk.
- It's a great pleasure.
Benim için bundan daha büyük bir zevk olamaz.
I can think of nothing that would give me greater pleasure.
Benim için bir zevk.
Yeah, the full treatment. Oh, I appreciate it very much, Nick.
- Bu, benim için büyük bir zevk.
But it would be a great pleasure for me. Well, then...
Burada benim veya başkası için zevk alınacak bir şey yok.
There's no pleasure in it for me or for anyone else.
benim için bir zevkti 58
benim için fark etmez 98
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim için farketmez 29
benim için öyle 32
benim için önemli 63
benim için 458
benim için fark etmez 98
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim için farketmez 29
benim için öyle 32
benim için önemli 63
benim için 458