English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ B ] / Bilmek zorundayım

Bilmek zorundayım translate English

289 parallel translation
Eğer onu korumamı istiyorsan, yenilmezliğinin yara alabileceği tam noktayı bilmek zorundayım!
If you want me to protect him, I have to know the exact spot where the invicible could be hurt!
Bunu bilmek zorundayım.
I must know.
Bilmek zorundayım.
I might have known.
Ne olursa olsun, bilmek zorundayım.
No matter what it is, I've got to know.
Ama bilmek zorundayım.
But I must know.
Hepinizin anlamadığı şey şu ki, onun oralarda bir yerlerde olduğunu bilmek zorundayım.
What all of you don't understand is I've got to know it's around.
Bilmek zorundayım.
I have to know.
- Bunu bilmek zorundayım.
I'VE GOT TO KNOW THIS.
- George, bir şeyi bilmek zorundayım.
- Oh, George, I've got to know something.
- Yaptıysa bilmek zorundayım.
You must tell me everything.
Bilmek zorundayım, Paul.
I gotta know, Paul.
-... bilmek zorundayım!
- because I must know!
Bilmek zorundayım.
I've got to know.
Bilmek zorundayım.
I must know.
Ve şimdi bilmek zorundayım.
And now I've gotta know.
Bir karar vermeliyim Profesör. Bilmek zorundayım!
I have to make a decision, Professor.
Bilmek zorundayım...
Yes, but I must know this.
Lolita, bilmek zorundayım.
Lolita, I have to know.
Beni neden hor gördüğünü bilmek zorundayım.
I have to know why you despise me.
Hiç kimseye şifreyi söylediniz mi bilmek zorundayım.
Yes or no? I have to know.
Fakat iyi olduğunu bilmek zorundayım.
But I've got to know if she's all right.
Ama bilmek zorundayım.
But I have to know.
Benim için ne yapabileceğini bilmek zorundayım.
I gotta know just how far you'll go for me.
Bilmek zorundayım, Lordum
I'd have to know I'd have to know, my Lord
Gerçeği bilmek zorundayım.
I have to know the truth.
Tüm detayları bilmek zorundayım bayan Mo.
I need to know the details. Ms Mo
Kiminle uğraştığımı bilmek zorundayım :
I have to know who I'm dealing with :
Bilmek zorundayım.
I just have to know.
Her yaptığını bilmek zorundayım!
I have to know all he does!
Fakat, lütfen, gerçekten bilmek zorundayım. Aynanın öteki tarafına nasıl geçebilirim?
But, please, I really must know how to get back through the mirror.
Ne ile çalışcağımı hemen bilmek zorundayım.
I must know right away what I've got to work with.
Hangi kesici aleti kullandığını bilmek zorundayım.
I need Firearms and Tool Marks section out here on a severed branch. I need to know what kind of cutting tool he used.
Bu her neyse, dürüst ve bana özel olduğunu bilmek zorundayım.
I have to know whatever this is is something honest and just for me.
Kitapta anlatılan senatörün kongre üyelerini hedef almadığını anlatmak için mahkemeye gidersem... o zaman gerçeği bilmek zorundayım.
If I go to court to prove this senator's not based upon this congressman... then I have to know the truth.
Bilmek zorundayım!
I've gotta know!
Anlıyorum, ama bilmek zorundayım.
Yes, of course, I understand, but I must know.
Sanırım, ama niye bilmek zorundayım ki?
I guess so, but why do I have to know?
Ölecekse, bunu bilmek zorundayım.
Please tell me : Is he going to die? I have to know
Bilmek zorundayım.
But I've got to know You've got to know it, too
Tam olarak bilmek zorundayım.
I must know exactly. You can see him.
Lütfen, bilmek zorundayım.
Please, Emmett. Please, I have to know.
Beelarious belgeleri hakkındaki son tavrını bilmek zorundayım.
But I have to know whether you've come to a decision regarding the Bellasarious memorandum.
- Bunu neden bilmek zorundayım?
- Why do you want me to know this?
- Bilmek zorundayım.
- I have to know.
Bilmek zorundayım. 25.
I gotta know. 25.
Haberler benden sorulur bu yüzden bilmek zorundayım.
I have to know.
Apollo, söylemek zorundayım, senin insan taklidi yapma tarzın çok çarpıcı, ama burada bilmek zorunda olduğum başka şeyler var.
I must say, Apollo, the way you ape human behaviour is remarkable. But there are some other things I must know.
Ama bilmek zorundayım.
But i must know.
Yüzbaşı, kaç tane ana gemiyle uğraştığımızı bilmek zorundayız. - Ana gemi yok.
Captain, we have to know how many base ships we're dealing with.
Kaptan, kaç ana gemiyle uğraştığımızı bilmek zorundayız.
Captain, we have to know how many base ships we're dealing with.
Bilmek zorundayım ve siz de...
But I've got to know You've got to know it, too

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]