Bir keresinde translate English
8,999 parallel translation
Bir keresinde evde yok iken bir nefes çektim.
Once there was no one at home so I took a drag.
Ama bir keresinde Thad ile bir tane sürmüştük.
But Thad and I, we drove one one time.
Bir keresinde onu görmüştüm.
I saw him once in here.
- Bir keresinde kiliseyi karşımıza almıştık.
We have defied the Church before.
Bir keresinde kafam o kadar iyiydi ki, yanlışlıkla 50 kağıt kaptırdım.
This one time, I got so stoned, I accidentally put on like 50 pounds.
Dinle, bir keresinde beni "arkadaş" olarak görmüştün.
Listen, you called me "friend" once.
Hiç denemedim ama bir keresinde küçük bir havuzu ısıtmıştım.
I have never tried, but I did warm up a small pool once.
Bir keresinde koruyucu aile evlerinden birinde kristal bir sürahi kırmıştım. - Şimdi ise bardaklar... - Bu yüzden mi geri gönderildin?
I broke a crystal decanter once at a foster family's house, and now the glass, and... they sent you back for that?
Bir keresinde doğum günümden haberdar olmuştum ki büyük maskaralıktı. Çünkü doğduğum tarihi bile bilmiyorum.
I got the news on my birthday once, which is a complete farce, because I don't even know when I was born.
Bir keresinde bana işin hakkında en sevdiğin şeyin bir şeyi keşfedince ya da icat edince miras bırakarak bütün dünyaya yayılması olduğunu söylemiştin.
You once told me the thing you loved most about your job, after you'd discovered something or invented something, was passing it on and letting it go out into the big wide world.
Hunter bir keresinde kendisiyle birlikte ayrılmamı istedi.
Hunter asked me to leave once, to be with him.
Evet ve bu da bir keresinde 1967 model üstü açılır GTO'mu ateşe veren kadın.
Yeah, and that's the woman that once set my 1967 Convertible GTO on fire.
Tabii, buradayım çükü sen çarpık psikopatın tekisin ve bir keresinde...
Sure, I'm here because you're a twisted psychopath, and once...
Bir keresinde neredeyse ölüyordunuz, Bay Jarvis.
You've nearly been killed once, Mr. Jarvis.
Bir keresinde Paspas kullanmak zorunda kalmıştık.
That's not an expression. We've had to use a mop.
Alice Shaw kız kardeşiyle geldi bir keresinde ama aslında korse giymiş bir erkek olduğunu hemen anladım.
Alice shaw once showed up with her sister, Whom I immediately recognized as a man in a girdle.
Ciddi misin? Carol bir keresinde koskoca tavuğu süveterine sokmayı başarmıştı.
Carol once fit a whole chicken down her sweater.
Bir keresinde, ben çocukken, evlatlık olarak kaldığım evlerden birine bir adam geldi ve bize bir konuşma yaptı. Adam çok zekiydi, gözlüğü falan her şeyi tamamdı.
You know, one time, when I was growing up, I was in one of my many foster homes and they had a guy come speak to us, and he was super smart, he was wearing glasses and everything.
Bir keresinde 30 tane yedim.
It's really doing well.
Bir keresinde az daha iş olacaktı ki birden sağlık ekibi geldi çünkü birileri biranın içindeki arpaya alerjisi olduğunu farketmiş.
We almost hooked up at a party, but then the paramedics came because someone discovered he had an allergic reaction to the wheat in beer.
Bir keresinde fotoğrafını görmüştüm.
Saw a picture of that once.
Bir keresinde Megan annesinin oturmasının her yerine kusmuştu.
One time, Megan puked all over her mum's living room.
Wells bir keresinde daha da hızlı olmamı istediğini söylemişti.
Wells once said that he needed more speed from me.
Bir keresinde Flash'ı ben de görmüştüm.
You know, I saw The Flash once. - Oh, yeah?
Ben de bir keresinde oradan şutlanmıştım.
I got carted out of there once.
Lisa bir keresinde bakıcılıktan dönerken Ricky'nin ona yürüdüğünü söyledi.
Lisa told me Ricky made a move on her driving her home after baby-sitting.
Bir keresinde sarışın bir kız bunu içti ve dedi ki...
Once a blonde girl drank this and she said,
Bir keresinde... tüm eşyalar okuldan gelidğimde sokakta idi.
One time... all the furniture was out on the street when I came home from school.
Bir keresinde Del Mar fuarı yarışmasında en güçlü aday bendim.
I was once a shoo-in to win the giant produce contest at the fair in Del Mar.
Bir keresinde bir maymunla ilişkiye girmiştim.
I once made out with a monkey.
Tamam, öncelikle üvey annene bir şey yaptırmadım ben bir keresinde zorla fıstıklı bonibon yedirmemi istemişti, o ayrı.
Okay, first of all, I never made your stepmom do anything, except for the time she made me make her eat a peanut MM.
Bir keresinde hayatını kurtarmıştım.
I saved your life once.
Bir keresinde adamın birine "git kendini becer" demiştim.
I once told a man to go screw himself.
- Bir keresinde beni almak istemişlerdi.
- One tried to recruit me once.
Wolsey bir keresinde bana, senin din hayatı süren insanlardan tiksindiğini söylemişti.
Wolsey told me once that you had a loathing of those in religious life.
Evet, bir keresinde vardı.
He had some once.
Pekâlâ evet James'i hiç suça teşebbüs ederken görmedim belki ama bir keresinde elinde silahla görmüştüm.
Okay... Maybe i never saw james commit a crime, But i did see him with a gun once.
Bak, iyi gelecekse bir keresinde açıklamasız terk edilmiştim.
Listen, if it's any consolation, I, uh, I once had a girl leave me with no explanation.
Lisedeyken bir keresinde Kanlı Mary'yi görmüştüm.
Ugh, you know, I saw Bloody Mary once in high school.
Bana bir keresinde kazanmanın her şeyi çözdüğünü söylemiştin.
You once told me that winning solves everything.
Bir keresinde tükürmeden verdim ve bana tat alamadığını söyledi.
I gave it to him once without, and he said it didn't taste right.
Yasalarla ilgili bir durum yine. Bir keresinde bir adam atına binmiş ve pazara gitmiş.
A guy once... he took his horse through a farmers market, and there was... "raaaaaah!"
Bir keresinde 15 yaşında kedim vardı ve öldü.
I had a cat once who was 15, and she died!
"... bir keresinde kaybolmuştum... "
♪ I once was lost ♪
Bir keresinde canavarın arkasındaki adamı görmüştüm.
Once I-I saw the man behind the beast.
Bir keresinde çok kavga ettiklerinden bahsetmişti.
She did mention once that they'd been fighting a lot.
Bir keresinde bir polis robot çizim sanatçısından ders almıştım.
Yeah, I took a class from a police sketch artist once.
Bir keresinde, Edgar yokken Jimmy bir kase gevrek döktü yere ben temizleyene kadar, iki saat boyunca yatağının altında saklandı.
One time, Jimmy spilled a bowl of cereal when Edgar wasn't home, so he hid under his bed for two hours, until I finally cleaned it up.
Bir keresinde gördüm onu.
I saw him. Once.
Ve bir keresinde de, tanrının lütfu ile- -
And one time, by the grace of God...
Bir keresinde adamın birini tam bir hafta ayakta tutmuştum.
I'm pretty good at it.
bir keresinde bana 17
bir kız 192
bir kızım var 22
bir kere daha 137
bir kahve 26
bir kez 117
bir kez olsun 43
bir kız mı 24
bir kere 190
bir katil 56
bir kız 192
bir kızım var 22
bir kere daha 137
bir kahve 26
bir kez 117
bir kez olsun 43
bir kız mı 24
bir kere 190
bir katil 56
bir kitap 34
bir kız var 17
bir karar verdim 25
bir karar ver 16
bir kez daha 333
bir kadın 232
bir kuş 32
bir kadın mı 37
bir kız vardı 25
bir kaza 50
bir kız var 17
bir karar verdim 25
bir karar ver 16
bir kez daha 333
bir kadın 232
bir kuş 32
bir kadın mı 37
bir kız vardı 25
bir kaza 50