English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ B ] / Bir kez bile

Bir kez bile translate English

1,301 parallel translation
Çünkü ben bir kez bile duymadım.
Because I never heard them, not once.
Bir toplantıyı kaçırırsan, bir kavgaya girersen, Said'i bir kez bile kızdırırsan ebediyen tecride gidersin.
You miss one meeting, you get in one fight, you piss Said off one time, it's back to solitary permanently.
Onu görmeye bir kez bile gitmedi.
HE HASN'T BEEN TO SEE HIM ONCE.
Tüm olaya bir kez bile göz atmadınız.
YOU DIDN'T LOOK UP THROUGH THE WHOLE THING.
Artı, bir kez bile burada durursan satır aralarını okumayı öğrenmelisin.
Once you've been here a while, you learn to read between the lines.
Bir kez bile daha bu kadar yaklaşırsan İşini bitiririm.
If you ever get this close again, I will end you.
Yaralanmasından beri Bay Sopranoyla bir kez bile anlamlı diyebileceğimiz... -... bir konuşma yapamadım.
Since his injury, I have not had a single conversation with Mr. Soprano... in which we've related on any meaningful level.
Neden bir kez bile onu işin dışında tutmuyorsun?
Why don't you leave him out of this for once?
Bir kez bile istemediniz ve yemeğimizi çaldığınızı düşününce...
Guesses to which you dared to fly puffs out it?
Bunu bir kez bile yapmadın.
- Now? You've never jogged a day in your life.
Bu öğrenciler sınıfa bir kez bile gelmeye tenezzül etmediler.
These students have never attended a single class. Do they exist or are they spooks?
Bir kez bile.
Not once.
Fakat o, bana bir kez bile bakmadı.
But he never once looked at me
Bir rüya görmekten çok zevk alacağım bir kez bile olsa.
I'd love to see a dream at least one time.
- Bir kez bile bunu inkâr etmedin. - Pirzolamız çok güzel.
We've got great choices on the prime rib.
Siz daha bir kez bile çıkmadınız.
You guys haven't even like gone out on a date yet.
Senden hiç bahsetmedi, adamım - - onca sene bir kez bile.
He's never mentioned you, man- - not once in all these years.
Biraz çılgınca gelebilir Stella, ama bir kez bile olsa seninle bunu yapabilmek isterim.
This may sound crazy, Stella, but I want to do that with you, just once.
Hiç bir işim istediğim gibi gitmedi, bir kez bile olsun.
Nothing ever went my way, not one single time.
Epeydir görüşüyoruz. Bir kez bile öpüşmedik.
It's just that we've been seeing each other for a while, and not even a kiss.
Bir kez bile.
Never once.
Bir kez bile korktuğunu görmedim. Daha önce.
I never even once saw her scared... before.
Eric diplomasını alırken bir kez bile ağlamadım.
You know, I didn't cry once when Eric got his diploma.
Steven, ailem parçalanıyor benim ve sen bir kez bile neler olup bittiğini sormadın.
Steven, my family is falling apart, and you've never, ever even asked about it.
Doğru söyle Sykesie, sefil hayatın boyunca bir kez bile hesabı ödedin mi?
Honest to God, Sykesie, have you ever picked up a bar tab... in your whole miserable life?
Beni hayatımda bir kez bile hasta gördün mü?
You ever known me to be sick for a day in my life?
Bir kez bile.
NOT ONCE.
Benim için ne kadar değerli olduğunu bir kez söylemeye bile korktum.
I was too scared to even tell you just once how much you mean to me.
Tamamen apayrı bir konuda ikinci kez uzlaşmaya varmayı deniyorum ama o karşı teklif bile yapmıyor. Saygısı nerede?
When I try, for the second time... on a separate issue entirely, to reach an accommodation... and he don't even make a counteroffer, where's his respect?
Bir kez ziyaret etmedi, bir telefon bile etmedi.
Not one visit. Not even a fucking phone call.
- ki bildiğimiz üçü bunun gibidir - hem de bizim göremediğimiz ve bir atomdan bile milyarlarca kez daha küçük ve kıvrımlı boyutlardan oluşan bir yapıda olabileceğini önerdiler.
curled up so tiny - - billions of times smaller than even a single atom - - that we just can't see them.
Kaya balıkları çoğu kez bir evi karidesle paylaşır. Yuvadan uzaklaşmayı göze aldığında karides, en az bir antenini kaya balığına doğru tutar. Kaya balığı yüzgecini bile oynatmadan tıka basa dolu olmayan bir yuva edinirken, miyop karides ise bir koruma görevlisi elde eder.
gobies often share a home with shrimp whenever he ventures out of the burrow the shrimp keeps at least one antenna on the goby the goby get a unpackable burrow to live in without lifting a fin and the very near sited shrimp gets a bodyguard
Ve çan 15 kez çalmasa bile artık biliyordu ki kasabalılar için bir anlamı ve değeri vardı.
And should the strokes of the bell did not reach 15, she knew now that she meant something to the town and that her stay had been of significance.
Yani bir tabağı on kez yıkasam bile yine pis olur.
If I had to wash a dish 10 times, it'd still be dirty.
Hayatımda ilk kez, bir erkekle geçmişimiz bile olmadan geleceğimizin olma ihtimalini öldürdüm.
This is the first time I've eliminated having a future with a man before we've had the chance to have had a past.
Davranışlarını bir çok kez tekrarlasalar bile hala bir yerlere gitmeye yetecek kadar para var.
Even if they have to repeat the treatment several times, there would be enough money for us to go somewhere.
"Bozuk bir saat bile günde iki kez doğru saati gösterir."
That even a clock that's broken Is right twice a day.
Meat Loaf bile bir kez seks yapmıştır.
Meat Loaf definitely got laid at least once.
Yerel okullar ilk kez bir araya geldi. St Basil bile...
It's the first time all the local schools have joined together, even St. Basil's...
1924 yazı böyle başlamıştı... Yazmak için Andover'dan bir yıllık iznini aldı... Yazacağı büyük bir Amerikan romanı değilse bile, dünyanın durup bir kez bakacağı bir şey olacaktı.
And so it was that in the summer of 1924... he took a sabbatical from Andover to write, if not the great American novel... then certainly one that would make the world sit up and take notice.
Farkına bile varmadan, orta yaşIı koca göbekli bir adam olacaksın. 20 kez boşanacaksın ve kaymayı isteyeceksin.
Before you know it, you'll be a fat, middle-aged male with a nice beer gut divorced about 20 times, wishing you were skating again.
Aşağı kadar sarkan uzun saçlar. O çocuğun ömründe bir kez olsun kenar mahallelere gittiğini bile sanmıyorum.
Invited him down, invited the two of them down when we next played Los
Şaşırtmaz bir nehir, deniz görmüş birini. Etkilemez en zarif manzaralar bile, Bir kez görmüşsen yeşil ormanı.
One who has seen the ocean is not surprised by the river, and is not impressed by pretty sights once he has seen the green forest.
Bir kez görmüşsem hoş bir hanımı Bir başkası giremez kalbime bile.
Having seen a lady, no other can enter my heart.
Yaşlı ve masum bir adamı benzettiğin haberi yayılırsa, gerçekten kötüler bile İntikam Ateşiyle Tutuşan Angel'ın karşısına çıkarken iki kez düşünecekler. Davaya senin baktığını duyan moruklar topluluğu altına yapacak. Evet.
And once the word spreads that you beat up an innocent old man, well, the truly terrible... will think twice before goin toe-to-toe with our Avenging Angel.
Benimle bir kez bile...
You've never even...
Bu anı kafamda 1 00 kez tekrarladım... ... ve bir kere bile hayır demedim.
I have gone over this moment in my head 100 times and not once did I ever say no.
O sikik herifle doğru düzgün konuşmazdım bile, bir iki kez provada sadece.
I barely even spoke to the fucking guy, a couple of times at rehearsal.
Kaç kez ölümle yüz yüze geldim ve bir çizik bile almadan, kurtuldum?
How many times have I come face to face with death... and walked away without a scratch? I've practically lost count.
Yaşlı bir dişi fil orada 25 yıl önce sadece bir kez bulunmuş olsa bile en kurak mevsimde suyu nerede bulacağını hatırlayabilir.
An old matriarch elephant can remember a place to find water in the driest of seasons even if she's only been there once, half a century earlier.
"Buna boyun eğebilirdim, sana bu kadar uzakken bile..." "... yeter ki, bana bakışını bir kez olsun yine görebileyim. "
I would conform to that, even with you so far... just to see your gaze upon me once more.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]