English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ B ] / Bir kere bile

Bir kere bile translate English

1,415 parallel translation
Onu bir kere bile görmedim.
I didn't see him once.
Bir kere bile.
Not once.
Ve yaşarken bir kere bile torunlarını ziyaret etmedin.
And the whole time you were alive, you never once visited your grandchildren.
Newport'ta doğup büyümesine rağmen bir kere bile sörf yapmamış birisin.
Born and raised in Newport and never surfed a wave.
Dediğin yere bir kere bile gitmedim adamım.
Man, we ain't been to that spot for a minute.
Jumper'ın tek bir kere bile vurulmaması gerektiğini söylebilir miyim?
Can I just say there's no way the Jumper can take even one direct hit?
Beni bugün bir kere bile aramadın.
You didn't check in with me once today.
Odadaki yatağa bir kere bile sırt üstü yatarsan görürsün.
If you sprawl back on the bed even once... you'll be able to see.
- Bir kere bile yeterince ürkünç.
- One time is - it's creepy. - L
16 yıl boyunca size bir kere bile odanızı temizletememiştim ben.
Sixteen years, not once have you tried to clean up your room.
Ben ayda bir kere bile skor yapamayan biri değilim.
I'm not the one who hasn't scored for a month.
Bir kere bile kazanmama izin vermedin.
You never let me win one time.
Bir kere bile mi?
Not even once?
Bir kere bile Kit ile ilişkimin nasıl gittiğini merak edip sordun mu?
Do you realize that not once have you asked me about my relationship with Kit?
Yaz bitmek üzere ve sen daha bir kere bile denize girmedin.
Summer's almost over and you haven't gone in the water once.
İki yıldır onun için çalışıyorum ve bir kere bile aramadı.
Two years I work for him and not even a call!
Benimle en azından bir kere bile dans etmeyecek misin?
Won't you at least dance with me once?
Bir kere bile sürmedim R.L. İçkili olduğumda bile.
Not one time, R.L. Not even when I was drinking.
Biliyorsun, Clifford, 19 yıldan beri, Bay Hughes için çeşitli görevlerde çalıştım, ve bir kere bile olsun ona ismiyle hitap etmedim.
You know, Clifford, I have worked in various capacities for Mr. Hughes for 19 years now, and never once have I referred to him by his first name.
Hayatında bir kere bile hastalanmadı o çocuk.
That boy has never been sick a day in his life.
California ya gittiğinden beri bir kere bile konuşmadık.
Hasn't even talked to me once since he went to California.
- Seni bir kere bile aramadım.
- I haven't called you once.
Bilirsin, bir kere bile kahretsin bir kere bile yardım istemedi ya da yardıma ihtiyacı olduğunun sinyalini vermedi.
You know, not once, not fucking once did she ask for help or indicate in any way that she was going to top herself.
Bir kere, bir kere bile seni aldatmadım.
Not once - not once did I ever step out on you.
Buraya geldiğimden beri beni bir kere bile dinlemediniz.
Since I got here, you have not listened to me once. Yeah.
O zaman bir kere bile harekete geçmedin.
You didn't step up once then.
Karından hiç bahsetmedin Freddie. Bir kere bile.
You haven't spoken about her, Freddie, not once.
Galiba söylediğim şeylerden bazılarını anlayamadın. Bugün beni bir kere bile aramadın.
Maybe some of the stuff I talked to you about didn't really get through because I have not received one phone call from you today.
- Bir kere bile mi?
- Not even once?
Bir kere bile konuşmadın benle.
You didn't talk to me at all.
Bir kere bile mi?
Never, not once?
Bizi bir kere bile öldürmeye çalışmadı.
He didn't try to kill us even once.
Bir kere bile onları durdurmadın!
You didn't stop them. Not once.
Parker'a sürekli bağırırdım ve o bir kere bile koşarak sana gelmedi.
I used to yell at Parker all the time, and he never once came running to you.
Sen harikasın bir kere bile dişlerini fırçalasaydın, şu an seni öperdim
You are amazing. If you ever brushed your teeth, I would kiss you.
Aranızda kaç kişi bir kere bile olsa Toby'ye bir iş arkadaşını şikayet etmek için gitti?
How many of you have, at one time, gone to Toby to complain about another employee?
Onu bir kere bile görmeden, uzaklaşmak mı istiyorsun?
But do you really wanna walk away without ever even seeing him?
Bir haftadan beri burdasın ve bir kere bile uyumadığını mı söylüyorsun?
You're telling us you haven't slept, not even once?
10 gündür uyumadı, bir kere bile.
But he says he hasn't slept in ten days.
Kyle, bir haftadan beri burdasın ve bir kere bile uyumadığını mı söylüyorsun?
Kyle, you've been with us for over a week. You haven't slept? Not even once?
Ne güzel yermiş. Bir kere bile beni getirmediler. Niye?
I lived to tell the tale but I guess my brain got knocked about a bit.
Bir kere bile şikâyet etmedin.
And you didn't complain. Not once.
Söylemene bile gerek yok, evet için gözünü bir kere kırpsan yeter.
- Just blink once if you did.
Bu bir yarışma değil.Hem öyle olsaydı bile kimin kazanacağını karar vermek için bunu önce..... bir kere yapmamız gerekmeyecek miydi?
And even it was, shouldn't we do it first before you decide who wins? You are unbelievable.
Böyle bir durumda en cesur aslanlar bile onlara saldırmadan önce iki kere düşünür. Fakat Legadema yenilgiyi kabullenmeye hazır değil.
Even a pride of lions will think twice about mounting a counter attack against frenzied hyenas, but Legadema wasn't ready to accept defeat.
Bugünleri bir kere, bir saat bile görebilseydi.
If we could offer him just one day, one hour... imagine...
Bir kere onun adı Onsekizinci Chapel değil, Sistine Chapel, ve bahse girerim Michelangelo 12 fırça istediğinde, 3 tane bile götürmemişlerdir.
It's the Sistine Chapel, not the Sixteenth, and I bet when Michelangelo asked for 12 brushes, they didn't bring him three.
Bir kere bile ziyaret etme.
Once!
Bir kaç kere, bu işin olmayacağını bile düşünmüştüm.
A couple of times back there I didn't think this transaction was gonna happen.
Öğretmen bir kere olsun bakmamıştı bile bana.
The teacher didn't look at me once.
Bir kere bile.
Not even once.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]