Bir tane daha translate English
10,258 parallel translation
- Bir tane daha bastırırız.
Well, we can just print out another one.
Kendine gelmen için şu enerji haplarından bir tane daha alsan iyi olacak.
So you'll be needing your peppy pills to keep you very fucking motivated.
Bir tane daha?
Another one?
Dijital bir seyahat gibi olacak, o varlıklıklardan bir tane daha yaratmak için sana gerekli zamanı verecek.
It'll be like a digital vacation, giving you all the time you need to cook up another one of those beings in the tank.
Ve bir tane daha.
And another one.
Utopyumlu tedariklerimiz acayip azalmış olabilir... -... ama bir tane daha deneyecek kadar var.
Our supply of tainted Utopium might be severely limited, but there's enough for another attempt.
Başka bir tane daha mı var?
- There's another one?
Herkesin iyiliği için bir tane daha ceset torbasından ne olur ki?
Well, what's one more body bag for the greater good?
Köşede bir tane daha su şişesi var.
There's another water bottle in the corner.
Şey, bir tane daha oyun randevusu falan ayarlamak ister misin?
Well, do you want to... maybe... schedule another playdate?
- Bir tane daha mı?
There's one more tank?
Ona iki kimyasal madde verdim bir tane daha almaya hazırlanıyordum böylece milyonlarca hayatı kurtarabilecekti.
Now, I-I got her two chemicals, I was gonna get her one more, so that she could save millions.
Bir tane daha.
Again.
Başka bir tane daha var.
Got another one.
bir tane daha var.
We got another one.
- Bir tane daha?
Another merlot?
- Ayrıca anlaşılan benden bir tane daha var.
And it seems there's another me.
Ve bir tane daha hover-van!
And there's another hover-van!
Bir tane daha.
One more.
Son iki dalga arasında 45 dakika kadar bir zaman var. Ama bu demek değil ki çok yakında bir tane daha olmaz.
There were about 45 minutes between the last two, but that doesn't mean that another one won't happen sooner.
# Umarım bana bir tane daha sağlam bir tokat geçirir #
♪ Hoping she can sock it to me one more time ♪
Nolan'ın dediğine göre bir tane daha varmış. - Bir erkek.
According to Nolan, there's another one.
Tamam, bir tane daha.
Hold on, one more.
- Bir tane daha.
- Just one more.
ya da "bir tane daha alabilir miyim?" olmalı.
"How high?" or "Can I have another?"
Bir tane daha... Ne?
You'll take... what?
Sonra da bir tane daha öğle yemeği söylerim herhalde.
Then I guess I'll order another lunch.
Ben, ah... bir tane daha söyleyeceğim.
I, uh... have another.
Hâlâ bir tane daha olması lazım.
There's still a third out there.
Bir tane daha olacak.
There's going to be one more.
Bayım bir tane daha.
Master another shot.
Neden bir tane daha buluyoruz ki?
Why do we have to find another one?
Eğer bir tane daha olursa Dünya sallanarak şangırtı ve gürlemeyle varoluşu son bulacak.
Earth's gonna shake, rattle and roll out of existence if another one hits.
Bir tane daha seve seve söyleyebilirim.
I'm happy to do another song.
Bir ekip oluşturmak için bir tane daha ineğe ihtiyacın yok mu?
Don't you need more than one nerd to make a posse?
Justice League gibi bir grubuz aslında. Tabi bizde bir tane daha cep koruyucusu var.
We're kind of like the Justice League, except with more pocket protectors.
Bir tane daha bira getirdim, şekerim.
Oh! Brought you another beer, sugar.
Bir Margaret kaybettim ama Tanrı bana başka bir tane daha verdi.
To lose one Margaret only to gain another.
İlginizi çekerse depoda bir tane daha var.
I think I have one more in stock if you're interested.
İki tane ordaydı ama bir tanesi ayrıldı ve diğeri gel... İki tane daha geldi.
Two-two were there, but then one left, and then another one came...
CIA'in hedefin peşine bir araba ve her sokakta üç olmak üzere en az altı tane daha koyduğunu varsayalım.
Let's figure the CIA would have one car behind and a minimum of six more- - three on each street.
Lucy daha iyi bir tane sorayım.
Lucy... here's a better one.
Bir tane mikro arttırıcı daha koysam bir tankı yok edebilirim.
One more micro booster and I could take out a tank.
Sana daha iyi bir tane sunduğumu hatırlamıyorum!
I don't recall you offering a better one!
Ama sizin daha karmaşık bir tane yapmanız gerekiyor.
But you take charge of that complex one.
Bir zamanlar bana, bit tane canın bile yüzlerce kitaptan daha değerli olduğunu söylemiştin.
You once told me A single life is worth more than a thousand books.
Şey, o teçhizattan on tane daha lazım olacak. Üç tane tüp, ekstra kalas. Ve ağır bir branda.
Right, well, you're gonna need ten more... sacks of that gear, for starters ; three more dairy cans, too ; and extra timber ; a... heavy tarpaulin.
Ben daha ziyade insanlarla ilgili endişeleniyorum. Ve neden bir tane bile göremediğimizle.
I'm more concerned about the people, and why we're not seeing any.
- Daha demin başka bir tane- -
- You just said that I could- -
Konuşmam bitmedi, iki tane daha getir bir de.
I'm actually not done talking, and two more.
Yalnızca daha küçük bir tane.
Look, you still have an office. It's just smaller.
bir tane daha var 71
bir tane daha ister misin 28
bir tane daha alabilir miyim 22
bir tane daha ver 30
bir tane daha lütfen 16
bir tane daha geliyor 20
bir tane daha mı 49
bir tanem 228
bir tane sana 21
bir tane 117
bir tane daha ister misin 28
bir tane daha alabilir miyim 22
bir tane daha ver 30
bir tane daha lütfen 16
bir tane daha geliyor 20
bir tane daha mı 49
bir tanem 228
bir tane sana 21
bir tane 117