Bir şeyler translate English
108,547 parallel translation
Belki de omzumdan tutman, kulağıma şöyle harbiden seksi bir şeyler fısıldaman gerekiyordu.
Maybe you should have, like, grabbed me by the shoulders, and whispered something real sexy in my ear.
Biz dışarıda bir şeyler yiyeceğiz.
We're gonna go eat outside.
Müthiş bir şeyler yaparız.
Something brilliant.
Ohio'da bir şeyler yetiştiriyor musunuz?
Do they grow anything in Ohio?
Bu, bir şeyler ifade ediyor olmalı.
That's got to mean something.
İyiyim, bir şeyler düşünüyordum.
I'm okay, just thinking.
Diğer herhangi bir yeni mezun gibi, ben de sadece potansiyel işverenlere bir şeyler söylemenizi diliyorum.
Like any other recent graduate, I am only asking that you put in a word with potential employers.
Josh, bu hafta sonu olan evlenme teklifiyle ilgili bir şeyler söyleyebilir misin?
Josh, buddy, uh, can you leak anything about the proposal this weekend?
- Bir şeyler söyle işte.
Just tell us a little something.
Belki ufacık bir şeyler açıklayabilirim.
Maybe... maybe I could just, you know, divulge a wee bit of info.
- Keşke yapabilseydim ama bir şeyler yanıyor.
- Oh, I wish I could, but... something's burning.
Ona bir şeyler söyleyebilirim.
I could say something to him.
Bir şeyler yapmalıyız.
We should do something.
Bugün bir şeyler yedi, bu da iyi bir şey.
He actually ate something today, which is good.
Aslında bir şeyler hissettiğin birini kazara öldürmek.
Accidentally killing the person that you actually had feelings for.
Bir şeyler daha var.
And there's something else.
Lütfen elinde bir şeyler olduğunu söyle.
Please tell me you've got something.
Burada bir şeyler dönüyor.
Something's going on here.
Öyleyse bir şeyler bulmalıyım.
Then I must be on to something.
Bir şeyler dönüyor.
There is something going on.
Ama tanıdık olan bir şeyler vardı.
But there was something familiar.
Gözden kaçırdığımız bir şeyler olmalı.
There may have been something we missed.
Blaine ve senin bir şeyler yaptığınız yetişkin içerikli filmler.
Adult movies of Blaine and you doing stuff.
Onun kim olduğunu öğrendikten sonra, "bir şeyler" yaptıktan sonra kendimi yeterince suçladım.
After I found out who he was, after we did "stuff"... I've beaten myself up enough on my own.
Bu sırada size içecek bir şeyler ikram edebilir miyim?
In the meantime, can I offer you a drink, or...
Bir şeyler bulduğumu sanmıştım.
Shoot. I thought I was on to something.
Hiç gerçek bir şeyler yedin mi?
Hey. You ever have the real deal?
Vay, bu manyaklık bize bir şeyler kazandırıyor mu?
Shit. All this craziness is actually getting us somewhere?
Kıçına bir şeyler sokup diğerlerinin yanına koyardık.
Just poked some shit up his ass, and then we would've stuck him in the bubble with the rest of them.
Ne bileyim... Poussey için bir şeyler yapabiliriz.
I mean, um... we could do somethin'for Poussey.
Gardiyanlarla hapis olup muhtemelen kıçına bir şeyler sokulan?
The one who's in the guard bubble, probably being sodomized right about now?
- Bir şeyler sokuyorlar mıdır sahiden?
You don't think they're really doing sodomy, do you? What do you care?
Bir şeyler yazıyor.
There are words on it.
Bazılarımız bu pisliğin içinde iyi bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.
Some of us have actually been trying to do good during all this shit.
Belki oradaki biri bir şeyler yapabilir.
Maybe somebody there can do something for you.
Bir şeyler yesene.
Come have some food.
Bir şeyler hissediyorum kızım.
I'm having feelings, girl.
Hepimiz bir şeyler denemeliyiz!
Hey, we all gotta experiment!
Uydur bir şeyler!
Make something up!
Onun için bir şeyler yapmalıyız.
We have to do something for her.
Biraz sorumluluk al ki bu iş bittiğinde dimdik durup bir şeyler yaptım, diyebilesin.
Take some fucking responsibility, so when all this is over, you can say that you stood up and did something.
En azından bir şeyler yapıyordu.
You know, at least she was doing something, huh?
En azından bir şeyler yapıyordum.
At least I was doing something.
- Bir şeyler bulmaya çalışayım.
- I'll see what I can find.
Unvanı "satın alma" olduğuna göre, işi bize bir şeyler satın almak, değil mi?
Now, "purchasing" being her job title, would lead you to believe that her job is to buy us things, right?
Benim için bir şeyler halletmeni istiyorum Büyükelçi Rafel'i ele alış şekliniz.
I need you to handle something for me the way you handled Ambassador Rafel.
Bu yüzden bir şeyler yanlış giderse diye arabada bekledim.
So I waited in the car in case anything went wrong.
Bir şeyi bilmeniz gerek. Bunda konuyu tam bilmeyince kafa karıştıracak şeyler var.
You should know... there are things on here that, out of context, might seem confusing.
Bir şeyler olacak Cass.
Something is coming, Cass.
Bir şeyler bulsan iyi edersin.
So you better have something.
Bir yemin ettin, Vinnie'ye bağlı kalmalısın, böyle şeyler mi?
Uh, you made a vow, you need to commit to Vinnie, something like that?
bir şeyler içelim mi 27
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şeyler yanlış 26
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yemek ister misin 35
bir şeyler oluyor 92
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şeyler yanlış 26
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yemek ister misin 35
bir şeyler oluyor 92