Bir şeyler yanlış translate English
1,586 parallel translation
Bir şeyler yanlış olmalı.
There's gotta be something wrong.
Bir şeyler yanlış ama.
Something's just not right.
Bir şeyler yanlış!
There's something wrong.
Bir şeyler yanlış.
Something's not right.
Dur bir saniye, bir şeyler yanlış.
Wait, something's wrong.
Bir şeyler yanlış gidiyor.
Something's going wrong.
Neden bir şeyler yanlışmış gibi hissediyorum?
Why do I get the feeling like something's not right?
Her zaman bir şeyler yanlıştır.
There's always something wrong.
Bir şeyler yanlış mı gitti?
What's wrong?
- Bir şeyler yanlış gidiyor. - Ne dedin?
- Something's wrong.
Bir şeyler yanlış.
Something's not quite right about this.
Bir şeyler yanlış.
Something's wrong.
Burada bir şeyler yanlış.
There's something wrong here.
Bir şeyler yanlış.
But something's wrong.
Bende yanlış giden bir şeyler olmalı.
I try, it's like there's something wrong with me.
O halde... kardeşim yanlış bir şeyler yaptı demektir.
Then my brother did something wrong.
Bir şeyler doğru yada yanlış olması burada bu pek önemli görünmüyor.
Well, whether something's right or not. Doesn't seem to matter much in this place.
- Bak, orada yanlış bir şeyler yaptığımızı düşündüğünü biliyorum, fakat, uh...
Look, I know you think we're doing the wrong thing here, but...
Yanlış yerde de olsa bir şeyler eşeleyip buluyorsun. Şeriften iyi çalıştığın kesin.
Well, you're digging, albeit in the wrong place but that's more than I can say about the sheriff's department.
O zaman bende yanlış bir şeyler vardı!
There was something wrong with me then!
Yanlış bir şeyler döndüğünü anladın.
you knew there was something wrong.
Yine de bir şeyler yanlış giderse... { C : $ B871FF } Benim gözlerim var.
But in case something happens...
Yanlış bir şeyler vardı.
Something just didn't feel right.
Yanlış bir şeyler var.
Something's wrong here.
- Çok yanlış bir şeyler var.
- Something is totally wrong.
Bir şeyler cidden yanlış olabilir beşliği.
Something-might-be-wrong five.
Yanlış bir şeyler var.
This feels all wrong.
Zha, yanlış bir şeyler var.
Brother Zha. something's not right
Yumurta Salatası'nın Tucson'da yanlış bir şeyler yapacağını hiç söylememem gerekirdi. Ayrıca hoşuna gitmediğini biliyorum, bu yüzden artık ondan Yumurta Salatası diye bahsetmeyeceğim.
I should have never said that Egg Salad was gonna do anything wrong in Tucson, and I know you don't like it, so I'm not gonna call him Egg Salad anymore, okay?
Telaşla yanlış bir şeyler yapmayalım, tamam mı?
Let's not do anything hasty. Okay, sweetie?
İnsanların yapmalarını sölediği şeyler.. Ama gençliğin bunun yanlış olduğunu söleyen bir içgüdüsü var aslına bakarsan
That is, people are telling them what to do, but the youth have an instinct telling them this is wrong, you know?
Yanlış bir şeyler var.
Something's not right.
Nasıl bilmiyorum ama yanlış olan bir şeyler var.
I don't know how, but something is wrong.
Eğer kalbim bu kadar çok atarsa... o zaman yanlış bir şeyler olmalı.
If the heart has skipped a beat.. .. then there is something wrong.
Yanlış bir şeyler mi var?
Something wrong?
İmkansız yanlış bir şeyler var!
It's impossible! you are wrong!
Yanlış bir şeyler olduğunu biliyordum...
I knew something is wrong...
Burada bir şeyler yanlış.
Will you just please, stop?
Biliyorum çünkü bir gün "aynlma" yı yanlış hecelemiştim ve doğrusunu öğrenmek bana bir şeyler gösterdi.
I know that because I spelled "schism" wrong one day, and spell check led me to learn something.
Bende yanlış bir şeyler yok, evlat.
There's nothing wrong with me, boy.
Lindsey onda yanlış bir şeyler olduğunu söylüyor.
Lindsey says there's - There's something not right about him.
Yanlış bir şeyler olduğunu biliyordum.
I knew something was wrong.
Yanlış giden bir şeyler olduğunu kanıtlayana dek, onlardan kurtulamayız.
We can't get rid of them till we can prove there's something wrong.
- Her zaman, Jann'de yanlış bir şeyler olduğunu biliyordum.
- I always knew that there was something wrong with Jann.
İki kuşak arasında yanlış giden bir şeyler var.
Something's gone wrong between that generation and this one.
Yanlış giden bir şeyler var.
Something's wrong. Flash should've been back by now.
Sana söylüyorum, yanlış bir şeyler var.
Telling you, there's something wrong.
Will, yanlış bir şeyler var.
Will, something's wrong.
Yanlış bir şeyler var.
- I don't know.
Seninle ilgili yanlış bir şeyler vardı.
There was something wrong with you.
Burada yanlış bir şeyler var
There's something wrong here.
bir şeyler içelim mi 27
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yemek ister misin 35
bir şeyler oluyor 92
bir şeyler yap 245
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yemek ister misin 35
bir şeyler oluyor 92
bir şeyler yap 245
bir şeyler yapalım 16
bir şeyler dönüyor 27
bir şeyler söylesene 16
bir şeyler içmek ister misin 26
bir şeyler iç 32
bir şeyler yemelisin 30
bir şeyler 51
bir şeyler oldu 26
bir şeyler yapsana 20
bir şeyler düşüneceğim 19
bir şeyler dönüyor 27
bir şeyler söylesene 16
bir şeyler içmek ister misin 26
bir şeyler iç 32
bir şeyler yemelisin 30
bir şeyler 51
bir şeyler oldu 26
bir şeyler yapsana 20
bir şeyler düşüneceğim 19
bir şeyler yapmalıyız 131
bir şeyler yapmamız lazım 17
bir şeyler ye 49
bir şeyler yapmalısınız 16
bir şeyler olmalı 28
bir şeyler yapmalıyım 35
bir şeyler yapmalısın 55
yanlış 511
yanlıştı 16
yanlışlıkla oldu 20
bir şeyler yapmamız lazım 17
bir şeyler ye 49
bir şeyler yapmalısınız 16
bir şeyler olmalı 28
bir şeyler yapmalıyım 35
bir şeyler yapmalısın 55
yanlış 511
yanlıştı 16
yanlışlıkla oldu 20
yanlış anladın 80
yanlış anlama 85
yanlış numara 72
yanlış yaptım 18
yanlış oda 23
yanlış yapıyorsun 36
yanlış düşünüyorsun 23
yanlış cevap 43
yanlış anlamışsın 22
yanlış olan ne 69
yanlış anlama 85
yanlış numara 72
yanlış yaptım 18
yanlış oda 23
yanlış yapıyorsun 36
yanlış düşünüyorsun 23
yanlış cevap 43
yanlış anlamışsın 22
yanlış olan ne 69