Bu doğru değil translate English
11,635 parallel translation
İşte bu doğru değil!
! That is not true!
Sen, cehennem uzağa gitmişti ben isteyen biliyorum Ama aklım, bu doğru değil.
You know I was wishing that the hell had gone away, but my mind, it's not right.
Peter, bunu kabul et işte. Quagmire yokken neşemiz yok. - Bırak şimdi, bu doğru değil.
Peter, face it... without Quagmire, we're boring.
Bu doğru değil.
Oh, that's not true.
- Bu doğru değil.
- That's not true.
Bu doğru değil.
- This isn't right.
- Bu doğru değil.
- That is not true.
Gönderdiğim videolardan da görebileceğiniz gibi bu doğru değil.
But as you can see, from these videos I posted, that that is not true.
Bu doğru değil.
That's not right.
Bu doğru değil...
That's not true.
Bu doğru değil.
That's not true.
Ama bu doğru değil.
But it is not true.
Bu doğru değil.
It's not right.
Bu doğru değil.
This.. this isn't right.
- Hayır, bu doğru değil.
No, that's not true.
Hayır, bu doğru değil.
No, that's not true.
Jake'in uyku sorunu vardı biliyorum, bu doğru değil mi?
I know Jake had trouble sleeping, isn't that right?
Bu doğru değil gibi.
Wait, wait, that doesn't sound right.
Bu doğru değil.
That is not true.
Hayır, çünkü bu doğru değil.
No, because it's not true.
Bu doğru değil, adil de değil.
It isn't right, and it isn't fair.
Hayır, bu doğru değil.
Yeah, that's not true.
Bu doğru değil ama siz yapabileceğiniz her şeyi yaptınız.
It's not true, but you guys did everything you could.
Bu doğru değil.
Killian, please, it's not true.
Bu doğru değil.
That is not true!
Ama bu doğru değil.
That's just wrong.
Bu doğru değil.
That is untrue.
Fakat açıkça görülüyor ki bu doğru değil çünkü bir gemimiz ortadan yok oldu o yüzden bilirsiniz, burada kesin bir şeyler olmalı.
But obviously, that's not true since the ship went missing, so, you know, there must be something out here.
- Bu doğru değil Matan.
- That is not true, Matan.
Bu doğru değil!
It's wrong.
Bu delice hiç bir deliliniz yok. Aslında, bu doğru değil.
This is crazy.
Bu doğru değil.
Uh, th... that's not true.
Hayır, bebeğim, doğru değil bu.
No, baby, that's not true.
Rachel, bu bahaneyle alâkalı değil bu, insanların gözünün içine bakıp bunun doğru olduğunu ikna edebilmemle alâkalı ve ben bunu yapamam.
Rachel, it's not about the excuse, it's about me being able to look these people in the eye and convince them that it's true, and I can't do that.
Bu, aslında doğru değil- -
No, that's not actually true...
ÇEVİRMEN Bu, geriye doğru büyük bir adım, sadece bir kuşak geriye de değil ta SSCB'deki dedelerimin dönemine döndük.
It's a big step backwards, not just a step of one generation, but all the way back to my grandparents in the USSR.
Bu doğru, değil mi kızım?
Ain't that right, girl?
Ve o bana senin bu isi sonuca daha hizli ulastiracak en dogru kisi oldugunu soyledi - Hayir bu dogru degil...
And he tells me you're the best person to handle this for faster results
Bu doğru. Hedefimize ulaşmak için % 110 emin olmalıyız değil mi?
That's right, and in order to achieve that, we need to give 110 %, right?
Bunu yapmanın doğru yolu bu değil.
It's not the way it's done.
Doğru, ve tabi tek örnek bu değil.
Right, and this isn't the only example.
Bu doğru. Evet. Ama bu güçlü bir arkadaşlığın niteliklerinden biri, değil mi?
if that's what you call them, yeah, but that's the hallmark of, like, a strong friendship, you know?
Bu doğru olsaydı, bu bir suç değil.
And if that were true, it's not a crime.
Devasa bir uçak, bu üsse doğru yönelmiş durumda ve pilot koltuğunda oturan kişi ne yaptığının farkında değil.
A large-body aircraft is headed straight for this base and the guy who's flying it- - he doesn't know what the hell he's doing.
Doğru değil bu.
That's not true.
Eminim ki bu düşüncen de doğru değil.
I'm sure that's not true either.
Bu doğru değil.
The FBI winds him up.
Los Segadores'i, daha radikal olmak istediği için bıraktığını sanmıştım ama doğru bu değil, değil mi, Susan?
I assumed he left los segadores because he wanted to be even more radical. But that's not true, is it, Susan?
Doğru, yeni frank. Mesele, miktar ya da yeni frank değil. Bu bir makbuz problemi.
It's not the amount or whether it's old or new francs, it's about the receipt.
Bu olanların hiç biri doğru değil.
Nothing about this has been right.
- Bu doğru değil.
That's not true.
bu doğru değil mi 82
bu doğru 2940
bu doğru mu 716
bu doğru olamaz 126
bu doğru olabilir 25
bu doğru olabilir mi 20
bu doğruysa 39
bu doğru olmaz 35
doğru değil 421
doğru değil mi 315
bu doğru 2940
bu doğru mu 716
bu doğru olamaz 126
bu doğru olabilir 25
bu doğru olabilir mi 20
bu doğruysa 39
bu doğru olmaz 35
doğru değil 421
doğru değil mi 315
doğru değildi 23
doğru değil bu 69
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
doğru değil bu 69
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56