Evet sen translate English
11,255 parallel translation
Oradaki. Evet sen.
You there.
İspiyoncuyu öldürmek için beni şoför yaptınız, ve sen, evet sen, yanlış adam olduğunu anladında bombayı fırlattın?
You make me drive you to kill a snitch, and when it's the wrong guy, you, you throw a grenade?
Evet, her şeyi açıklamak istedim ama sen deliriyordun.
We were arguing in your bedroom. Yeah, I wanted to explain everything,
Evet ve sen de "Sen de kimsin?" olmalısın.
I... Yes, actually, and I suppose that makes you- - Who the hell are you?
Evet ama sen beceremedin.
Yeah, but you sucked at it.
- Sen mi? - Evet.
Yes.
KC ya da evet, sen ya da birisi.
KC or... yeah, you or which.
Evet, ama sen internetten daha hızlısın.
Yeah, but you're faster than the internet.
Evet atıyorum çünkü bundan önce iyiydik sen ve ben.
Yes, I am, because we had a good thing going out there, you and me.
Sen kimsin? Evet!
- Who are you?
Sen düşündüğüm gibi biriysen, evet.
This is a good plan if you are who I think you are.
Evet, evet. Sen kulüpte misin?
Yeah, yeah, we got...
- Evet, sen?
- Sure, you? - Yes.
- Evet, sen ilgilenebilir misin?
Yeah, can you handle that?
- Evet, sen ne sanıyordun?
Yeah, what did you think?
Evet, sen mutlu olduğun sürece.
Yeah, I mean, as-as long as you're happy.
Evet, güzel bir duş alırız. Şehir nerede olursa olsun, Sizler falan buluruz. Ben, Lana, sen ve televizyonun Michael Gray'i, çifte randevu.
So yeah, we shower it up, and then wherever the town is, we go find a sizzler or whatever- - me, Lana, you and TV's Michael Gray, double-date- - and the flrrp- - get shitty on rib eyes and scotch.
Evet, sen yokken biraz kasvet katayım dedim.
Uh, yeah, well, I kind of gloomed it up a little while you were gone.
Evet, çünkü sen ve ailen her türlü sorunu çözmüş durumdasınız.
Oh, right, because you and your family- - you've got it all figured out. Right.
Evet. sen işinin erbabısın.
Ahhh! You're a businessman.
Evet, sen medeni bir adama karşı mücadele verdiğini sanıyorsun.
Yes, you assumed you were fighting a civilized man.
Evet, sen tabi ki!
Yes, you do!
- Evet ve babanla sen de davetlisin.
It is, and you and your father are invited.
Arkadaşlarda aranan bir şey değildir tabi ama onca yolu, güvenliklerimi vurmak ve sevgili kaybımızı konuşmak için gelmediğinden eminim. Yapılacak kişinin sen olduğuna ikna olduğum anda bir anlaşma yapmaya geldim. Evet.
Certainly not what one looks for in a friend, but I'm sure you didn't come all the way here and shoot my security people just to talk about the dearly departed.
- Evet, sen bir dâhisin.
Yeah, you're a genius.
Evet, ama sen bir kahraman değilsin.
Yeah, well, you're no hero.
Evet aksanın, elbisen, çekiciliğin var ama sonunda sen bir yaratıksın.
So, yeah, you have the accent and the suit and the snark... but at the end of it, you are a monster.
Evet ben de bazı sonuçları olacağını biliyorum ama ne sen ne de Dean kimse bana bunların ne olacağını söylemiyor.
And, yes, I know there will be consequences. But not you, not Dean, not anybody, can tell me what those consequences are.
Evet Dean sen beri geri çektin.
Yeah, and, Dean, you pulled me back.
Evet çünkü sen Scott McCall'sun!
Yeah, because you're Scott McCall!
- Halleder misin Richard? - Evet, sen git.
- Richard, can you?
- Evet ama sen nasılsın?
- Yes, but how are you?
- Evet, sen de öyle.
- Yes, and you are.
- Evet. - Sen...
Yeah.
Ri Ohn, sen al. – Evet, Ri Ohn.
Yeah Ri On, try taking it.
Evet, sen Anna'nın bir arkadaşı mısın?
Yeah. So you're a friend of Anna?
- Sen iyi misin? - Evet.
Are you ok?
Evet, bana ihtiyacınız olduğu zaman. Çünkü sen ve Nathan'ın sürekli bana ihtiyacı oluyor.
- Yeah, when you needed me,'cause you and Nathan always need me.
Evet. Komutan sen misin?
You the captain?
- Evet, biz sen değiliz anne.
Yeah, so we're not all like you, Mum.
Evet, sen... kesinlikle vermişsin.
Yeah, you... you definitely have.
Evet, Lica. Sen gidebilirsin.
Yes, Lica, you can go.
Evet, sen?
Sure. You?
Evet, ama ben de tam çıkıyordum. Sen iyi misin?
Yeah, well, I'm just heading'out.
Evet, buradayım, buradayım. Sen ve ben küçük bir konuşma yapacağız.
Time you and I had a little conversation.
Evet, sen de aynı olacaksın.
Yes, and you'll be the same.
Evet, şey, sen söylemesen dikkate alınacak bir şey olabilirdi, Jasper.
Yes, well, that might be worth something if it weren't coming from you, Jasper.
Evet, çünkü sen söylediğinde yalan olmaz.
Yes, because it won't be a lie when you tell it.
Sen osun. - Evet.
Yep.
Evet ama ne de sen, neler yaşadığımı kabul etmeye istekli değilsiniz.
Yeah, but neither of you are willing to accept what I'm going through.
Evet, sen de bunu istemedin çünkü adam çok kaslı ve çok paralı.
Right, and you were not into that, because he's so muscular and in command of his finances?
señor 97
senor 39
señorita 20
senorita 19
señora 23
seni çok seviyorum 321
senatör 298
senator 30
seni seviyorum 4697
sense 26
senor 39
señorita 20
senorita 19
señora 23
seni çok seviyorum 321
senatör 298
senator 30
seni seviyorum 4697
sense 26
seni çok özledim 187
seni 1182
senpai 28
sensei 83
seni görmek istiyorum 81
sen nasılsın 397
sentinel 21
senin adın nedir 33
seni istiyorum 270
senden çok hoşlanıyorum 54
seni 1182
senpai 28
sensei 83
seni görmek istiyorum 81
sen nasılsın 397
sentinel 21
senin adın nedir 33
seni istiyorum 270
senden çok hoşlanıyorum 54
senin adın ne 311
senden hoşlanıyorum 151
seni anlamıyorum 181
senin 814
sence 570
seni seviyorum baba 42
seninle 184
seni gördüğüme sevindim 550
sen benimsin 132
seninle olmak istiyorum 35
senden hoşlanıyorum 151
seni anlamıyorum 181
senin 814
sence 570
seni seviyorum baba 42
seninle 184
seni gördüğüme sevindim 550
sen benimsin 132
seninle olmak istiyorum 35